Sen yokken ne gece ne de gündüz, ne ay var ne tek bir yıldız.
Final
Sicheng ile son günümüzdü. O gece otobüse binip gidecekti ve bir daha birbirimizi uzun bir süre boyunca görmeyeceğimizi tahmin etmek o kadar da zor değildi."Her şeyin bir sonu vardır, öyle değil mi?" diyordu o an. Gözleri boşluğa kilitlenmişti. Her şeyin bir sonu varsa Sicheng o sonun içindeydi. Bunu hissediyordu ve hissettiğini hissettiriyordu.
Ben ise öylece duruyordum.
O gün sorguladığım binlerce şey vardı. Jongin ile birlikte uyumamız bir gece öncesiydi. Onun odasında, Baekhyun beni tehdit ettikten sonra ona sarılarak uyumam sadece bir gece öncesiydi. Garip bir şekilde kendimi o kadar da üzgün hissetmiyordum. Çaresiz hissetmiyordum. Hatta öyle ki o an hiçbir şey hissetmiyordum. Sadece gözlerim boşluğa kilitlenmişti ve ben de öylece duruyordum işte. Jongin'in yüzü gözlerimin önünden gitmiyordu. Güldüğünde yanağında oluşan gamzesi, kızdığında kısılan gözleri, onu üzdüğüm her bir an, beni üzdüğü her bir an, hatta kokusu. Kokusunu görebiliyordum. Jongin birkaç ayda o kadar çok sinmişti ki üstüme ona dair her şeyi olabileceğinin üstünde hissediyordum. Kokusunun rengi, sesinin kokusu, dokunuşlarının tadı var gibiydi. Onu olabilecek her şekilde hayatıma dahil etmiştim.
Çitafon Sicheng'in kucağındaydı. Gideceğinin hala farkında değildi ve onun kucağına kıvrılmış, gözlerini kapatmış, Sicheng'in dokunuşlarının tadını çıkartıyordu.
"Onu bırakmak zorunda değilsin." dedim Sicheng'e. Tanıştığımız günden bugüne onu böylesine üzgün gördüğüm belki de ilk andı. Sesimi duyunca dalgın gözlerini Çitafon'dan çekip yüzüme baktı.
"Gideceğim yerde pek rahat etmeyecektir." dedi mırıldanarak. Sesi yorgundu. O an taşıdığı hiçbir yükü bilmediğimi fark ettim. Neden ailesine yalan söylediğini, nasıl bir ailesi olduğunu, nereden geldiğini, hiçbirini bilmiyordum. Oysa ki onun yanındaydım. Oysa ki onunla oturacak kadar ona yakındım. Bir yanım bu normal diyordu. Herkesin içinde binlerce alt dünya vardı ve bazen o dünyalar birbirine dokunmazdı. Bir yanım ise sevdiğim herkesle ilgili her şeyi bilmek için yanıp tutuşuyordu. Ama işte, mümkün değildi. Kolay da değildi.
"Sen rahat edebilecek misin peki?"
Omuz silkti, sanki artık en son umursadığı şey kendisiydi. "Daha fazla bencillik etmemem gerek." dedi.
"Bencillik etmiyorsun, bu senin hayatın." Sicheng gözlerime çaresizce baktı, bu bakışın canımı acıttığını hissettim. "Sen kendini düşünmezsen, sen bencillik etmezsen seni düşünecek başka hiç kimse olmaz."
Buna tutunmak istedim. Kendim için de bunun aynen bu şekilde olmasını istedim. Vazgeçmeliydim. Bir yanım aynen böyle diyordu, vazgeç Sehun. Baekhyun belki de haklıydı. Aralarından çekilmeliydim. Ben olmasam birlikte olacaklardı, ben sadece aralarına girmiştim. Eğer Baekhyun gitmeseydi ikisi birlikte olacaklardı. Bunu düşündüm. Bunu gerçekten düşündüm. Beynim patlayana kadar aynı şeyleri tekrar ettim. Öte yandan Sicheng o gün şöyle bir şey söyledi.
"Peki ya kendi hayatımdan öte sevdiğim hayatlar ne olacak, onlar varken nasıl bencillik yapabilirim?"
Annem evde olmadığım anlarda gün içinde en az üç defa arayıp nerede ve nasıl olduğumu soruyordu, son zamanlarda bunu huy edinmişti. Sanki yolda üstüne bastığım kaldırım bile beni incitebilecekmiş gibi, esen rüzgarla devrilecekmişim gibi. Annem üstüme o kadar çok titriyordu ve bu benim için o kadar yeni bir şeydi ki bazen ne yapacağımı ya da ne diyeceğimi bilmiyordum. Jongin ve Baekhyun ilişkisinden sonra onun için narin bebek hallerime dönmüştüm. Babam, yaşım kaç olursa olsun hasta olduğum her gece sabaha kadar başımda beklerdi. Ne zaman çağırsam her zaman yanımdaydı. Babam normalde hiçbir şeye karışmaz, hiçbir şeye sesini etmez, arada saçma baba şakaları yapar fakat benim için gizli bir kahraman gibi de davranmayı ihmal etmezdi. Çittafon son zamanlarda sürekli etrafımda dolanıp duruyor ve her fırsatta kucağıma kıvrılıyordu. Yuta benim için her zaman vardı, beni sevdiğini beni önemsediğini biliyordum. Sicheng o an bile kendisi üzgün olmasına rağmen benim üzgünlüğümü fark edebilecek kadar bana değer veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
Fiksi PenggemarDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..