Bölüm Şarkısı - Manuş Baba/Dönersen Islık ÇalO güz dönemi içimde yeni yaralar açıldı. Hiç beklemediğim anda yaralandım.
"Kahretsin!"
Kendimi ölecekmiş gibi hissettiğim defalarca kez olmuştu. Gözlerimi açamadığım sabahlara yabancı değildim. Ama ilk defa o sabah acı çekerken daha kötüsünü içimde barındırdığımı hissettim. Daha kötü bir his. Beni öldüren bir sancı. Kalbimin hemen üstüne çökmüş gitmiyordu.
"Kahretsin! Kahretsin!"
Jongin o sabah yanımdaydı. Sesi kilometrecelerce uzağımdaymış gibi hissettirse de yanımda olduğunu biliyordum. Sıcaklığı yatağıma gömülmüş bedenime çarpıyordu. Elimi sadece birazcık kaldırsam ona dokunabileceğimi biliyordum. Gözlerimi hafifçe araladığımda yatakta oturduğunu gördüm, sırtını bana dönmüş başını ellerinin arasına almıştı. Omuzları çökmüştü, kıpırdamaya dahi hali yoktu sanki.
"Buna inanamıyorum!"
Sesinde pişmanlık vardı, sesindeki pişmanlığı saklamak için bir saniye bile tereddüt etmiyordu. Beni bir an bile şaşırtmayan o ses tonuyla kendi kendine konuşuyordu. Beni şaşırtmamıştı fakat bu acıtmayacağı anlamında değildi. O sabahın normal, sıradan bir sabah olmasını beklemesem de kendimi incinmekten alıkoyamamıştım. Tavrı beklendik olmasına rağmen incitiyordu.
Ve bu incinmenin nasıl geçeceğini bilmiyordum. Ölmek üzereydim, gerçekten öleceğimi hissediyordum. Alkol dün gece akan gözyaşlarımla bir araya gelmiş ve sonsuza dek sürecek bir baş ağrısıyla birlikte bana geri dönmüştü. Bir kere daha migrenin kollarındaydım. Gözlerimi açamıyordum, yerimden doğrulmak bile büyük bir işkence gibi geliyordu. Yatağıma yığılıp kalmıştım. Ağrı o kadar büyüktü ki doğru dürüst düşünemiyordum bile. Baygın gibiydim, nefes alamıyor kıpırdayamıyordum. Tüm bedenim yorgun düşmüştü. O an tek dileğim bunun geçmesiydi. Çığlık çığlığa bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Çaresizliğin kollarında öylece kalakalmıştım. Tek başımaydım, Jongin hemen yanıbaşımdaydım ama orada öylece uzanırken yalnızdım. Acıdan kurtulamıyordum.
Bu ağrıyı ilk hissettiğimde 16 yaşımın sonlarındaydım, daha önceleri de ağrı çektiğim oluyordu fakat böylesine yataktan çıkamayacak kadar değil. Baekhyun ilk içkimizi birlikte içmemiz gerektiğini söyleyip duruyordu. Ben de onu dinlemiştim, doğrusu bu durum beni de heyecanlandırıyordu çünkü ergenliğin doğasında bu vardı. Böylelikle bir akşam bizimkilere sinemaya gideceğimizi söyleyip içmeye gitmiştik. Ucuz şaraplardan, tadı berbattı ama verdiği his güzeldi. İlk olması olayı daha da keyifli kılıyordu, Baekhyun'la böyle saçma sapan şeyler yapmaya o zamanlar bayılıyorduk. Bu yüzden şişenin hepsini hiç düşünmeden içmiştik. Gecenin sonunda ise Baekhyun odamdaki kanepede sızarken ben ağrıdan duvarları tekmeleyecek hale gelmiştim. Ertesi sabah gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Ağrı kesicilerle, tamamen uyuşmuş bir halde, orada koca bir günümü geçirdim. Annem ve babam o kadar endişelenmişlerdi ki içki içtiğim için kızmaya fırsat bile bulamamışlardı. Baekhyun ise babasının evden çıkmama yasağına karşı gelerek evden kaçıp benim yanıma gelmişti. Tüm gün başımdan bir saniye bile ayrılmadığını hatırlayabiliyordum.
Jongin bir kere daha pişmanlıkla dolu bir ses çıkardı, kıpırdamıyordu. Kalkıp gitmiyor ya da bana dönmüyordu. Bir süre daha öylece oturmaya devam etti, bense nefes almaya çalıştım. Derin derin soludum, ağrının nasıl geçeceğini bilmiyordum. Bir kere daha gözlerimi açmaya çalıştım, odam kalın perdelerimden dolayı sabah olmasına rağmen karanlıktı ama yine de gözlerimi açmak beni öldürüyordu. Birkaç saniye açık tuttuğum gözlerim çok geçmeden tekrar kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
FanfictionDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..