Baekhyun o akşam, birlikte soğukta yürürken, "Bu yaptıkları dünyanın en saçma şeyi!" diye bağırıyordu. Kızgınlığı gerçek ve abartıydı. Ben ise bu abartının gerçekliğinden garip bir tedirginlik hissediyordum. "Ne hakla seni kendi kafalarına göre kulüp şemasından çıkartırlar?""O kadar da önemli değil."
Aslında önemliydi. Kalbim kırıktı ve bu kadar basitti işte, daha önce binlerce kez duyduğum, kitaplarda okuduğum bu cümle, kalp kırıklığı, o an gerçekti. Hissediyordum. Kalbim kırıktı ve aslına bakılırsa söylendiği kadar da basit değildi. Kalbimi nasıl tekrar birleştirebilecektim ki?
"Önemli Sehun." dedi Baekhyun bana dönerek. "Seni yok sayamazlar."
"Öyle yapmıyorlar, sadece kızgınlar."
"Ehh artık daha fazla kızgın kalamazlar, bir yerde bunu kesmeleri lazım çünkü çocukça olmaya başlayacak."
Ellerimi ceplerime yerleştirip yola odaklandım. Baekhyun adımlarını benimle uyumlu bir şekilde atıyordu, ikimiz de üşüyorduk. İçimdeki karanlık o günlerde nefes almamı bile zorlaştırıyordu. Bir daha hiç gün yüzü göremeyecekmiş gibi hissediyordum. Baekhyun tekrar bana dönüp dikkatlice yüzüme baktı.
"Üzülme bu kadar." Dedi kırık bir ses tonuyla. "Çok kızdım, Jongin de kızdı, onlar da yaptıklarının çocukça olduğunu fark edecekler zaten."
Yanlış duyduğumu düşündüm, başım dönüyordu, üşüyordum ve ona dönecek halim bile yoktu bu yüzden yanlış duyuyorum belki de dedim.
"Jongin mi?" Dedim kendime engel olamayarak, Baekhyun dalgın bir şekilde başını salladı.
"Evet, şemayı değiştirdiklerinden bizim haberimiz yoktu. Hatta ben değiştirdiklerini de anlamadım, ilk kızan Jongin'di."
O yapmamıştı. Bu düşünceyle günlerce kendimi yemiştim fakat o yapmamıştı ve içimde dönen garip bir his vardı. Rahatlama değildi, hiçbir şeyin tekrar eskiye dönmeyeceğini biliyordum fakat bir anda bir saniyeliğine de olsa ciğerlerime hava gittiğini hissettim.
"Seni istemiyorlarsa ben de onlardan uzaklaşırım o zaman. Benim de resmimi silmelerini isterim." Gözlerim boş bir şekilde yola bakarken Baekhyun'un ağır ağır kolunu kaldırdığını gördüm, parmak ucuyla dövmelerinin ortasına dokundu. "Hem bak, o aptal şemaya falan ihtiyacımız yok, biz buradayız."
Ilk başta gördüğüm şeye anlam veremedim. Baekhyun parmak ucuyla kolunda bir noktaya dokunuyordu. Kolunda onlarca dövme vardı, hepsinin ne anlama geldiğine dikkat etmemiştim çünkü o kadar çoklardı ki dikkatlice incelemem gerekiyordu. Bense o günlerde hiçbir şeye özenle bakacak kadar hevesli hissetmiyordum kendimi. Ama o an, Baekhyun kolundaki dövmelerinin arasından tek birini gösterirken, gözlerimi kısıp o noktaya baktım. Sokak lambalarının aydınlattığı kadarıyla bana neyi göstermek istediğini çözmek istedim ve sonunda gördüm. Kolunda ikimizin birlikte olduğu bir fotoğrafın gelişi güzel yapılmış bir dövmesi vardı, o fotoğrafı anaokulda çektirmiştik. Fotoğrafta ikimiz de somurtuyorduk, o fotoğrafın farklı kopyaları ikimizin de evindeydi. Şimdiyse Baekhyun'un kolunda, sonsuza dek gitmemek üzere oradaydı ve güzel duruyordu.
"En yakın arkadaşım olarak sonsuza dek buradasın." Dedi Baekhyun ben bakarken, "Buradan asla silinmeyeceksin."
Bazı anlar hayatın tamamen durduğunu ve o ana takılıp kaldığımızı düşünürdüm. Elimde olan bir şey değildi, olup biten her şeyin bir anda ağır çekimde gerçekleşiyor olduğunu düşündüren bir his yapışırdı yakama. Bunu daha önce defalarca kez yaşamıştım fakat o an Baekhyun yüzüme samimi bir ifadeyle bakarken diğer tüm seferlerden daha ağır bir his etrafıma dolandı. O güne dek hep birlikteydik, birlikte bir çocukluğumuzu, ergenliğimizi atlatmıştık. Birlikte yaşamıştık. Fakat sebebi neydi ki? Herkesin istediği o mükemmel en yakın arkadaşlık kalıbını ikimiz de çok mu istiyorduk? Neden bunca zaman yanyana kalmıştık? Belki de haksızdım, belki de hatalıydım fakat o an tüm bunları sorgulamaktan kendimi alamıyordum. O an Baekhyun yüzüme samimi bir ifadeyle bakıyordu, dışardan gören herkes bunun böyle olduğunu söyleyebilirdi ama benim, yani eğer ona sorarsanız onu en iyi tanıyan insanın, gözünde tüm bunlar sahtekarca bir oyunmuş gibi görünüyordu. Belki de Baekhyun'un bile farkına varmadığı bir uzaklık vardı aramızda. Ve bu ikimizin de suçu değildi çünkü biz o günden seneler sonra bile, hadi arkadaş olun denerek sırtından itilen iki farklı çocuktuk. Sırtımızda hala o elleri hissedebiliyorduk. Her şeyi ağır çekimdeymiş gibi izlerken o an, bu zorunluluğun üstümüze bindirdiği yükleri de düşünmeden edemiyordum. Ve o gördüğüm dövmeye verebilecek en ufak bir tepki bile yoktu. Baekhyun bunun farkına vardığında kolumdan gevşek bir şekilde tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
FanfictionDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..