Düşlerde sevdim seni söyleyemedim
Sessiz öptüm nefesini söyleyemedim
-
Şarkılar yazdım sana okuyamadım
Şiirler yazdım sana okuyamadım
Hep yanımdaydın oysa dokunamadım27-
"Çevre eğitimi notların tam mı?"
Chanyeol'ün benimle konuşması uzun zaman aldı. O dönem herkes için çok büyük bir şoktu. Baekhyun'un bir anda hiçbir açıklama yapmadan geri dönmesi, ikimizin arasındaki arkadaşlık, Jongin'in sonunda büyük aşkına kavuşması, Baekhyun'un yeni imajı, tüm olanlar herkesi büyük bir şoka sokmuş gibiydi. Ben de dahil olmak üzere kulüpteki herkes olan biteni garip bir sersemlikle izliyorduk. Chanyeol ise tüm bunları belki de en çok kendi kabuğunda yaşayan kişiydi. Son günlerde garip bir sessizlik, sakinlik çökmüştü üstüne. Benimle konuşmak için uzun zamandır beklemesi de bu durumda doğaldı.
"Evet." Doğrusu sonunda yanıma gelmesi beni rahatlatmıştı. "Temize çektikten sonra sana veririm olur mu?"
Notları istemediği biliyordum. Tüm notlarının tam olduğunu da biliyordum. Yine de bozuntuya vermedim. Elindeki kahveyi oturduğum masaya bırakıp tam karşıma geçti. Öğle arasındaydık, ben o sabah derstte tuttuğum notları temize çekiyordum çünkü boş kaldığım küçücük bir anda dahi kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum. Sürekli elimin altına beni oyalayacak bir şeylere ihtiyacım vardı. O öğlen de yaptığım buydu, derstte yazdığım her bir cümleyi aynen temiz bir kağıda aktarırken güzel sanatların fakültesinden gelen kahkaha seslerini duymamak için uğraşıyor, kafamı dağıtmak için resmen savaşıyordum. Zordu. Chanyeol de tam bu anda gelmişti.
Masaya oturduktan sonra bir süre sessiz kaldı. Üstüne gitmedim. O kahvesini yudumlayıp etrafa bakarken ben de kafamı tekrar notlara gömdüm, bir yandan da gözlerim onun üzerindeydi. Hepimizde olan sersemlik onda uykudan yeni uyanmış gibi bir hava oluşturuyordu. Havanın soğukluğunu umursamadan kafasına bere takmamıştı, saçları hafiften çıkmaya başlıyordu fakat yine de üşüdüğüne emindim. Ya da üşüdüğünü bile hissetmiyordu o anda. Gözleri güzel sanatların bahçesine kayınca dikkatini kendime çekmeye çalıştım.
"Kızgın mısın?" Dedim hafif çekinerek, uykusundan uyandırmışım gibi irkilip yüzünü bana çevirdi.
"Neden?"
Pişmanlık ve vicdan azabı karışımı bir his midemi sardı. "Baekhyun yüzünden?"
Durdu. Gözlerini birkaç kez kırptı. "Hayır." dedi en sonunda. Başı iki yana doğru hızla sallandı. "Kızgın değilim hiç, sadece hayal kırıklığına uğradım."
"Özür dilemenin bir şeyi değiştireceğini bilsem yapardım. Ama doğrusu bunu yapacak kadar yüzüm yok."
Chanyeol'ün ilk defa yüzüme böyle baktığına şahit oluyordum. Gözlerinin gerilerinde binlerce şey gizliymiş gibi. Bu bana kendimi daha da suçlu hissettiriyordu, amacı bu muydu bilmiyorum. Eğer gerçekten bunu amaçlamışsa oldukça başarılıydı. Midemdeki kramplar giderek artıyordu. Ve bu konuşmayı yapmam gereken yaklaşık on kişi daha vardı. Johnny, Jongdae, Yeri, Kyungsoo, geri kalan herkes, beni sevmişlerdi. Bunu bir şekilde biliyordum. Ben de onları sevmiştim. Bu hissettiğim şeyin sevgi olduğuna kesinlikle emindim. Ama şimdi her şeyi mahvetmiş olmanın, onlarla konuşamıyor olmanın sancısını çekiyordum. En başında, her şey normaldi, onlara yalan söyleyebilirdim çünkü hiçbirini tanımıyor ve diğer insanlarla nasılsam onlarla da öyle olacağımı düşünüyordum. Bu yüzden onlara yalan söylemem ya da söylememem önemli değildi. Ama daha sonra, onlar bana birlikte olmayı öğretmişlerdi. Birlikte yemek yemiştik, birlikte kampa gitmiştik, saçma sapan bir müzik yarışmasına katılmıştık ve ben hiçbir şeyi eskiye çevirememiştim. Ben onlara hiçbirine artık yalan söyleyemeyecek kadar değer vermeye başladığımda iş işten geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
FanficDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..