Ceylan Ertem - El Adamı
Saçlarımın boynuna geçti ipek sicim
Gömleğinin bir kolunu darağacı belledim
Bir ucu sen paslı makasın bir ucu bendim
Sığ yüzüne kapattığım saçlarımı kestim29-
Baekhyun eskisi gibi değildi. Bunun elbette ki farkındaydım. Gözleri eskisi gibi bakmıyordu, eskisi kadar enerjik değildi ya da bazen normalde olduğundan bin kat daha fazla enerjik hale gelirdi. Özellikle son zamanlarda gereksiz bir kızgınlığı vardı. Ellerini koyacak yer bulamıyordu, elleri her zaman hareket halindeydi, saklamak ve alın işte neyim var neyim yok hepsi ellerimde demek ister gibi ellerini ortada bırakmak arasında gidip geliyordu. Eskisi gibi olmadığının farkındaydım ve o da yüksek ihtimal benim de normal olmadığımın farkındaydı. Ama birbirimizle konuşmuyorduk, ben ona sormuyordum o ise bana. Sanki ikimizin de içinde kim daha fazla paramparça yarışına girecek olmanın korkusu vardı. Ve kazanan taraf olmanın. Gizliden gizliye eğer böyle bir yarışa girecek olursak kazanmak istemiyorduk. Paramparça olmak yeterince kötüydü."Neden okula geldiğine anlam veremiyorum." diye mırıldandım. Finaller kapıya dayanmıştı ve ne ben ne de Chanyeol bir damla bile çalışmaya başlamamıştık. O gün buluşup fakültenin bahçesinde konuları gözden geçirecektik fakat nereden çıktığını anlamadığım Baekhyun bir anda orada belirmişti.
Sorduğum soruyu hiç duymamış gibi yaptı. "Ondan zerre kadar hoşlanmıyorum."
Her ne kadar fısıltıyla konuşsa da bu fısıltının ses seviyesi gayet yüksekti ve karşımızda oturan Chanyeol'un da kulakları gayet iyi duyuyordu.
"İnan bu beni dertten yataklara düşürür." dedi sınav takvimini temize çekerken, Baekhyun ellerini oturduğumuz masanın altına sakladı.
"Ukala tavırlarını ne zamana dek sürdürmeyi düşünüyorsun?"
Baekhyun'un sorusu üzerine, gözlerimi devirip ona döndüm. "Dersin ya da sınavın yok neden buradasın?"
"Sen kimin tarafındasın Sehun?"
Tırnaklarının köşelerindeki etleri kopardığını gördüğümde elimi uzatıp ellerini birbirinden ayırdım. "Eğer lisede olsaydık senin tarafında olurum ama artık bir taraf seçecek yaşı çoktan geçtik ne dersin?"
Chanyeol söze girdi. "Kendi adına konuş, birileri daha bunu başaramamış."
Bu defa ona kötü bir bakış attım.
"Bak gördün mü ona neden bir şey demiyorsun?"
Bu yüzünü biliyordum, bu bakışları, ikimiz de küçük birer çocukken fazlasıyla tanık olduğum bu bakışlar. Dayanamadığımı biliyordu.
"Tamam." dedim yatıştırıcı olmasını umduğum bir sesle. "Chanyeol da sana karşı ters hiçbir şey söylemeyecek, öyle değil mi Chanyeol?"
Chanyeol omuz silkti, Baekhyun'un daha da delirdiğine şahit oldum. Chanyeol'den gerçekten de nefret ediyordu.
"Alaya alıyor." dedi işaret parmağıyla Chanyeol'u gösterip, gözleri iri iri açılmıştı. "Malum yerine bile takmadı beni?"
"Ne istiyorsun?" Chanyeol masaya yaslandı, "Önünde eğilip şu an ders çalışmamızı sabote ettiğin için şükranlarımı falan sunmamı mı?"
"Sadece ukala tavırlarını bir kenara bırak!"
Bu Chanyeol'u gülümsetti. "Bence hayatında ilk defa birileri senin varlığınla kendinden geçmedi diye deliriyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
أدب الهواةDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..