Sabah alarmın çalmasıyla gözlerimi açtım.
Kahretsin ki yine gelmişti şu lanet okul günü.
Taburcu olalı tam 1 hafta oldu. Dinlenmem için tam bir hafta okula gitmedim. Annem iyi olduğumu düşünerek okula gitmemi söyledi. Bir hafta bana ne kadar da güzel geçmişti oysa ki.
Arın günde bir kez de olsa yanima uğruyordu. Aramızda bir şey yoktu ama onu bana sürükleyen bir şey var gibiydi. Bir ara evden öfkeyle ayrılmıştı. Sebebi ise Kıraç'ın beni ziyaret etmesiydi. Neden böyle bir şey yaptı anlamamıştım. Sadece Kıraç bana küçükken geçirdiği komik kazayı anlatıyordu. Harbi ama iyi gülmüştüm başına gelenlere Allah affetsin.
Zavallı Kıraç'a 'hasta ziyareti kısa sürer. Hem bu kadar fazla samimiyet tez ayrılık getirir' diye söyleyince çocuğu zorla göndermişti.Güzel bir duş aldıktan sonra okul kıyafetimi giyindim, spor ayakkabımı da ayaklarıma geçirip salaş bir topuz yaptıktan sonra aşağıya indim.
Annemle güzelce yaptığımız kahvaltıdan sonra okula gitmek için yola koyuldum.
Önümüz kıştı. Ve şuan yağmur yağdığı için montumu ve atkı giyindim.Hafif yağan yağmurun altında yürümek güzeldi ta ki o sesi duyana kadar.
"Bu soğukta üşürsün sulu göz, arabaya bin beraber gidelim. Zaten gideceğimiz yer aynı." Dedi Poyraz. Tabi ki de arabasına binmeyecektim.
Hiç bir şey söylemeden yoluma devam ettim. Ama Poyraz öyle bir şey yapmadı. Yani yoluna devam etmedi.
Arabayı neredeyse adımlarımla bir tutuyordu.
"Aa konuşmayacak mısın sulu göz hanım. Ayıp oluyor ama." Diye yalandan mızmızlandı.
"Asıl büyük ayıp sensin. Ne cürretle yoluma çıkmış arabana binmemi istiyorsun." Diye söyleyince gülmeye başladı Poyraz.
"Şu an ki halimiz eski Türk filmeri anımsatmıyor mu sence sulu göz?" Dedikten sonra iyice sinirlenmiştim. Ne alakası vardı şimdi Türk filmiyle bu anın? Adımlarımı hızlandırdım.
Poyraz'da gülümseyip başını iki yana sallayıp yanımdan uzaklaştı. Gerizekalı. Ne sanıyordu kendini böyle.Sınıfa girdiğim de gözlerim ilk olarak Arın'ı aradı. Ama henüz gelmemişti. Sırama geçerken Öykü'de sinirle yanımdan geçti ve sırasına oturdu. Hemen yanına gidip, "Öykü, ne oldu, ne bu sinir?" Diye sordum telaşla.
Öykü'de yüzüme Tebbesümle bakıp, "yok bir şey canım, ani sinirler işte." Deyince bende "nasıl bir ani sinirse artık, ortalığı yakıp geçtin." Diye şüpheli konuştum. Sonra inanmış gibi konuyu değiştirdim. Daha sonra ne olduğunu soracaktım ne de olsa ondan.Zilin çalması mucizevi gibi bir şeydi. Ders Coğrafyaydı ve ders geçmiyordu.
Arın'ın hâlâ gelmediğini farkederek Öykü'ye döndüm ve "Öykü gel bir dışarı çıkalım. Canım sıkılıyor. " diye Arın'ı görme bahanesiyle yalan söylemiştim Öykü'ye. Ama aslında yalan değildi çünkü canım gerçekten de sıklıyordu.Öykü, "yok ya. Ne işimiz var dışarıda Busecim. Bak ne güzel sınıf. Burada ki hava daha iç açıcı değil mi sence ya?" Diye konuşunca şaşırmıştım. Benden çok o severdi dışarı çıkmayı.
Bende itiraz ederek, "saçmalama Öykü! Hadi çıkalım işte, bir iki gram oksijen alıp gelicez." Dedim ve ayağa kalktım. Sınıftan çıkarken Öykü'de geldi yanıma. Merdivenlerden inerken yanlışlıkla bir kızla omuz omuza çarpıştık.
"Yavaş olsana be! Gözün mü kör anlamadım ki. " dedi kız bende bana terslendiği için sinirlenmiştim.
"Bence de anlamazsın. O beyinle dua etki Üniversiteye gidesin yoksa vay anam vay." Diye söyledim kıza. Kız bir kahkaha tufanı kopararak, "ayy canım merak etme, ben senin gibi çalışarak fakir emeğiyle girmiyorum okullarıma. Iyy şu tipe bak yaa burslu olduğun her yönden belli ediyor. Ezik varoş" diye söylenince benim sinirlerim tavan yapıp kızın saçlarına yapıştım, "sen ne diyorsun ya. Allah'ın zübbesi. Lan sen beni ne sandın, yer cücesi. Git o paranla kendine münasip bir beyin al. Çünkü sende ki bu beyni kuşa taksak uçmayı unutur. Bu arada.." deyip kızı duvara sürükledim, "sen beni daha tanımamışsın. Gel bakalım kim burslu görelim" dedim ve kızı duvara vurmaya başlayacakken Öyku kolumu tutup, "Buse delirdin mi saçmalama. Kendine gel." Diye bağırdı. Ben de elimi kızın saçlarından gevşeterek kızı bıraktım.
Kıza dünüp yüzüne iğrenmişcesine bir bakış attım. Arkamı döndüğümde sert bir bedene çarptım ve o kişinin kim olduğuna bakmak içinde başımı yukarı kaldırdım. Sevgili okul müdürümüzü sevdiğimi size anlatmışmıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Adres
Teen FictionAteşe körükle gitmekti seni sevmek. Hayatım da belki de hiç bu kadar düşmemiştim. Dizim bile canım kadar çok kanamamıştı, seni sevmek bir nevi intihardı. Seni severken öldüm ben. Sayende Ölümün sadece biyolojik olmadığını da öğrendim.