Birinci dersi Arın ile sohbet ederek geçirmiştik.
Tenefüs zili çaldığın da Arın'a kantine gideceğimi söyleyerek sınıftan çıktım.Eski devlet okulumda ki gibi bu okulun kantini de çok minnak bir yerdi. Bir tek şu sıra bekleme işi canımı sıkmıştı. Sıra beklemenin de bir adabı vardı ama bunlar beklemiyordu ki yahu, resmen kantinin penceresinden içeri saldırıyordu.
Suyumu alıp, sınıfa geldikten sonra Arın'ın yanındakileri görünce şaşırmıştım.
Doruk, Furkan ve Alp'de gelmişti buraya. Yanlarına gidip, "çocuklar. Sizin burada ne işiniz var?" Diye soru sordum.
"Seni böyle bir okulda yalnız bırakamam. Benim olmadığım zamanlar da Furkan Doruk veya Alp olacak. Hatta Öykü ve Zeynep bile gelebilir. " diye söyledi Arın.
Gözlerimi şaşkınlık içerisin de açarak, "Arın, şu an saçmaladığının farkında mısın. En fazla Ne kadar bilebilirsin ki bu okulu? Ve ben kendi başımın çaresine bakabilirim. Başıma bela alacak kadar da düşmedim." Dedim ve Furkan'ın fısıldayarak kendi kendine konuşmasını duydum, "sen öyle san!" Dedi. Gözlerimi ona çevirdim tam bir şey söyleyecekken Doruk,
"Bence de Arın, Öykü'nün bu okula gelmesi saçma olur. Biz yeteriz." Dedi.
Sana n'oluyo Doruk ya. Öykü'den sanane.
Arın oturma şeklini düzelterek, " ben ne dediysem o. Ve Buse, bundan sonra tek başına okulda kantine gitmek oraya gitmek buraya gitmek yok. Öykü'ler geldikten sonra belki. Ben sana şimdiden söylüyorum, sözümü dinle ve sınıftan çıkma. Zaten en başta bilseydim bu okulda okuyacağını babanı engellerdim." Dedi. Bende kaşlarımı çatıp, "ya sizene ya. Iyice sahibim oldunuz. Babam bile bu kadar yasak koymuyor bana. Siz ise başıma bakıcı kesildiniz. Kendinize gelin. Ben başımın çaresine bakarım. Sizin sahiplenmenizi de istemiyorum. Ve en önemlisi sırf benim yüzümden Öykü ve Zeynep'in okul değiştirerek hayatlarını mahfetmelerini de istemiyorum." diye sinirle konuştum
Arın ayağa kalktı ve kaşlarını çatara, "ben ne dediysem o Buse. Sözümü dinle ve sessiz ol." Dedikten sonra sınıftan çıkmıştı. Doruklar da onun arkasından gitti tabi.
Sinir şey, benden inatçı kimse olmaz diyordum ama belliki yanılmıştım.Derste Arın defterini karalarken bende Arın'ın az önce söylediklerini düşünüyordum.
Öykü ve Zeynep'i de bu okula getirttirecek. Ama tabiki de buna izin vermeyeceğim. Benim yüzümden kızların geleceğinin mahfolmasını istemem.
Hem Arın'a ne ki yani? Anam değil babam değil. Benim babam bile bana böyle davranmamıştı. Ayy Allah'ım ya ben nereden bulaştım bu salağa!
Arkamı dönüp sınıfı incelemeye başladım. Hale bak. Dersle alakaları bile yok. Desen mayhaneye gelmişler.
Gözlerim sınıfı incelerken sağ tarafta öğretmen masasının önünde oturan gözlüklü kız dikkatimi çekmişti. Derse de pek odaklı gibi gözüküyordu. Gözlük takmış ve kılık kıyafeti düzgün bir öğrenci, belliki zeki bir öğrenci. Gerçi az önce gözlük takan geri zekiyi de gördük ama. Neyse demek ki, her gözlük takan zeki olmuyormuş. Ama bu kızı gözüm tutmuştu. Bu kızın yanın da kalarak derslerimin üzerinde daha iyi durabilirim. Hem bir birimize arkadaşlıkta etmiş oluruz.Kızı izlerken kolumda dürtülme hisettim. Dönüp baktığım da Arın'ın olduğunu farkettim.
"Neden kıza yiyecekmiş gibi bakıyorsun?" Dedi ve sırıtmaya başladı.
"Ne alakası var kız çok zeki birine benziyor gibi ve onunla nasıl arkaşlık kurabilirim onu düşünüyordum. " dedim ve elimi çenem yerleştirip hocayı dinliyormuş gibi yaptım. Arın'da benim aynı pozisyonumu alarak bana, " her zeki görünenle arkadaşlık kurma. Başın yanar. Sonra seni kurtaran olmaz."
" ne alakası var. Ben çevremdeki insanları birbirinden ayırt edemeyecek kadar aptal değilim."
"İnşallah öyledir." Dedi Arın ve tekrar defterini karalamaya başladı.
Biraz düşündükten sonra Arın'a, " bak Arın. Ben kimsenin göz altında kalmak zorunda değilim. Ben başımın çaresine bakarım. Hem Burası en fazla ne kadar kötü olabilir ki? Buraya gelerek geleceğini mahfediyorsun. Doruk'larında buraya gelmesi yanlış.
Hele Öykü ile Zeynep! Sakın Arın. Dediğim gibi zaten Ben başımın çaresine bakarım. Hem ben yine devlet okulunda okumuştum ve inan bana çok sevildiğimi biliyorum. Arın bence bırak artık. Yani git. Özel okulda daha rahat olduğuna eminim. Hem Senden önce nasılsam senden sonra da yine aynısı olacağım,bir şey değişmeyecek." Diye konuştuktan ve birazda duygu sömürsünün işe yarayacağını düşünerek hocayı izlemeyi bıraktım. Hoca da zaten burada biri kalkıp halay çekse umrunda olmaz.
Arın elindeki kalemle artık karaladığı simsiyah kağıdı iyice deşmeye çalışıyordu.
"Şimdi sen de bana bak Buse. Bu söyleyeceklerim bu konuda son sözlerim olacak!
Eğer ki sen başının çaresine baksaydın benim gibi biriyle asla karşı karşıya gelmezdin, bu bir. Burası kötü olmasaydı yanına gelmezdim ve benim gelceğim sensin, geleceğimin peşinden geldim yani geleceğim mahfolmadı bu iki. Dorukların buraya gelmesi biraz abartmış olabilirim ama söz konusu benim geleceğim, bu üç. Vazgeçiyorum ve ben olduğum için Zeynep ve Öykü'nün gelmesi konusu olmayacak endişelenme. Ve en önemlisi benden öncesi umrumda değil. Ama senin benden sonra ki halin benden önceki halinle aynı olamaz. Çünkü sen benimsin Buse. Eğer ki benden sonrası öncesi gibi olacaksa o zaman senin benim hafızamdan silinmiş olman lazım. Hiç tanışmamış olmamız lazım. Anlıyor musun Buse? Sen benim aklım da olduğun sürece, senin peşini bırakmam Buse." Diye söyledikten sonra hocadan bile izin almadan dışarı çıkmıştı. O çıktıktan sonra ben ise psikolojisi bozulmuş bir ben olarak düşünüyordum. Ve tabi ayrı bir şok içerisindeydim.
Ukala piç herif. Yine ağzımı açtırıyor. Psikopata bağladı iyice. Bu ne ya? Nelerle uğraşıyorum ben Allah'ım. Ne ara bu hale geldim ben? Kimim ben? Hayır yani o okula ilk gittiğim gün Bu herifle ne diye tartıştım. Ne diye özür dileyip konuyu kapatmadım. Sinirlerimi bozdu. Ne cürretle bana bunları söyler. Ay bide ben bunu seviyorum diye geziniyorum ortalıkta. Gerçi seviyoruz o ayrı bir şey ama. Uff, keşke yakışıklı olmasaydı barin.
Kim bilir ne günah işlemiştim de bu salak çıktı karşıma? Kesin bu ceza annemin sözünü dinlemememmiş. Demek ki napıyormuşuz, annemizin sözünü dinliyormuşuz.
Belki de küçükken Aleyna'ın yemeğini ondan zorla aldığımın cezasıdır. Off Aleyna ne Ahın varmış be. Zaten senin bu ahın bir tek bende işler. Hiç ıskalamıyor ki bedduaları. Tam alnından vuruyor insanı. Bir de şu Ömer'de işlese ahı. Gerçi işlemişte. Başına Ela gelmiş ya. Bundan Başka büyük bela mı (ah) olur. Arın'ı saymazsak tabi.
Ne ara konu Aleyna'ya geldi bilmiyorum ama benim de acil sınıftan hatta okuldan çıkmam lazımdı. Mecburen zilin çalmasını beklemeliydim. Hoş az önceki patlak gibi saygısızca zil çalmadan çıkmayacaktım sınıftan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Adres
Teen FictionAteşe körükle gitmekti seni sevmek. Hayatım da belki de hiç bu kadar düşmemiştim. Dizim bile canım kadar çok kanamamıştı, seni sevmek bir nevi intihardı. Seni severken öldüm ben. Sayende Ölümün sadece biyolojik olmadığını da öğrendim.