Uyandığım da telefonu elime alarak saatin kaç oluğuna baktım. Saat 8:39 du. Yeni okuluma bugün başlayacaktım. Içim de fazla heyecan yoktu aslında. Aleyna kadar heyecanlı değildim. Aleyna'nın durumları da çok iyiydi ama Aleyna sırf ben devlet okulun da okuyorum diye yani benim için, benimle birlikte devlet okulun da okuyordu. Zaten bu bursluluk sınavına beraber girmiştik. Ikimiz yine aynı yerde olalım diye.
Böyle düşünürken yatağımdan kalktım ve banyoya doğru yöneldim. Ilk önce güzel bir duş aldım. Duştan çıktıktan sonra dişlerimi fırçaladın ve odama geçip gardırobumun karşısına geçtim. Daha yeni okul kıyafetlerimi almadığım içim serbest giyinecektim.
Kısa siyah şortumu ve hardal sarısı gömleğimi giydikten sonra gömleğimin önündeki bağları da bağlayıp spor ayakkabılarımı aldım ve aşağı indim. Aşağı indiğim de annemler kahvaltıda oturmuş yemeklerini yiyiyorlardı. Bende "günaydın" diyerek sandalyeye oturdum. Onlar da bana aynı şekilde karşılık vererek kahvaltı yapmalarına devam ettiler.Annem bana "hadi kızım kalk ilk gününden okula geç kalma." dedikten sonra, "tamam annem. Fazla endişelenme, zaten okulda derse başlamamışlardır. Şimdi kalkarım." dedikten sonra telefonum çaldı. Arayan Aleyna'ydı. Telefonu açtım ve anında Aleyna "ya sen neredesin. Ilk günden geçmi kalalım bunumu istiyosun?" diye sordugunda "tamam biraz daha bekle şimdi yanına gelirim" dedim ve kahvaltıdan kalktım. Ceketimi giydim ve sırt çantamı alıp çıktım. Iyice yürüdükten sonra Aleyna'nın yanına vardım. "bundan sonra erken gelmeyi öğreneceksin." hadi ya. Hanım efendiye de bakın hele "Peki, siz nasıl isterseniz Sultanım." diye şakalaştıktan sonra okulun yolunu tuttuk.
Okula vardığımızda ilk önce etrafımıza bakındık. Okul çok büyüktü ve kusursuzdu. Okula girdiğimizde ise içi dışından daha büyüktü. Ya da öyle gözüküyordu gözümde. Okulun içindeki görevli bize doğru geldi, "buyrun kızlar. Nasıl yardımcı olabilirim?" belli ki içeri girmek için özel öğrenci kart gerekliydi. Ama biz yeni olduğumuz için biz de yoktu. Aleyna hemen, "biz yeni öğrencileriz. Müdürün odası nerede acaba bizi oraya götürürmüsünüz?" diye sorunca görevli anlamıştı yeni olduğumuzu.
Görevli bizi müdürün odasına bırakıp kendi yerine gitti. Biz de müdürün odasının kapısını çaldıktan sonra "gir" sesini duyunca içeri girdik. Içerisi çok büyüktü duvarlarda ki tablolar paha biçilmezdi zaten.
Müdür bize "buyrun kızlar" dediğinde ben de " biz bu okula yeni geldik. Burslu öğrenciyiz." müdür masasında ki dosyaları eline alarak " hımm demek o burslu öğrenciler sizsiniz. Bu kadar iyi ve güzel bir okula gelmeniz şans eseri. Bence bu okula geldiğiniz için mutlu olmalısınız. Sevincinizi biliyorum. Bende bu okula atandığım da çok mutlu olmuştum. Tabi bu okul güzel olduğu kadar da biraz serserileri de vardır. Ama işte ne yapmak gerek mecburen birşey yapamıyoruz. O yüzden size tek söyleyeceğim şey şu, sakın fazla kimselerle muhattap olmayın." Neydi bu şimdi. 'Zaten herkesle muhattap olacağım diye bir şey de demedim. Herkes değil hiç kimseyle muhattap olmayı düşünmüyorum. Okumaya geldim ben buraya.' Diye düşünürken müdür elindeki telefonu kulağına götürerek birşeyler konuşuyordu.
5 dakika bekledikten sonra odaya iki kadın girmişti. Sonra müdür "buyrun gelin hocam. İşte Yeni gelen kızlarımız. Buse Günay ve Aleyna Temur. " bizde ne yapacağımızı bilemeden " merhaba " dedik. Müdür tekrardan "evet şimdi Buse Günay sen 11\B sınıfındasın ve Aleyna Temur kızım sen de 11\C sınıfındasın. Şimdi hocalarınız sizi sınıflarınıza götürecekler. Derslerinize iyi çalışın. Yeni okulunuzda başarılar dilerim" diye sözünü bitirdi. Bitirdi bitirmesine de ama biz Aleyna ile ayrı sınıflardamıydık şimdi? Hayır ya bu olamaz. Aleyna'sız nasıl yapardım ben?
Diye düşünürken hocaların peşine düşmüş sınıflarımıza gidiyorduk bile. Açıkcası Aleyna ve benim moralimiz bozuldu. Bu hiç olmamıştı. Biz aynı sınıflara düşmeyi hayal ediyorduk. Şimdi bu ayrılıkta nerden çıkmıştı böyle?
Aleyna kendi hocasının arkasından gidip sınıfına girmişti. Bende hocamla sınıfın önündeydik. Hoca bana "sen burada bekle ben seni çağırdığım da içeri gel" dedi. Ben de "tamam" dediğimde hoca sınıfa girdi. Bu neydi şimdi ya. Burada beklemekte neyin nesiydi? Neden bekleyeyim ki yani? GGözlerimi devirirken Kapı açıktı ve kapının hemen önündeydim. Hoca " arkadaşlar beni dinleyin. Sınıfınıza Yeni bir arkadaş geldi. Gel bakalım Buse!" Diye seslendi. 'Yeni öğrencimi? Kimki? Acaba güzelim?' Diye mırıltılar duyuyordum. Hoca beni çağırır çağırmaz ben de içeri girdim ve biraz gülümseyerek sınıfa "merhaba arkadaşlar " diye seslendim. Kimse merhabama karşılık vermemişti. Nereye düştüm ben böyle?
Hoca "Geç bakalım Buse herhangi bir boş yere" dedikten sonra kendime yer ararken zilin çaldığını duydum. Ben de sınıfa göz gezdirerek iki boş yer gördüm. Ama her ikisinin de yanı doluydu. Ben de ilk önce ön taraftakine çantamı yerleştirilen "hey ne yaptığını sanıyorsun sen? Burası benim yerim kimse buraya oturamaz." AA! Ama yanı boştu benimle sırasını paylaşabilirdi. "Ama şuan yanın boş ve.." diye tam konuşacakken arkadan bir ses sözümü kesti " bakarmısın?" Arkamı döndüm ve bir iki adım atarak " bana mı dedin? ", "evet sana dedim. Benim yanım boş yanım da oturtabilirsin. Sen onun da kusuruna bakma. O öyledir, tek oturmayı sever. Sırasında gözü olanın gözünü çıkarır." Şaşkınlıkla Gözlerimi açmıştım. "Hadi gel otur yanıma. Bu arada benim adım Öykü.", "benim de Buse tanıştığıma memnun oldum Öykü." Diye yanıtlarken o da "bende " diye cevap verdi. Tam yerime otururken bi hışımla koluma bir şey deydi. Bu canımı acıtmıştı. Döndüm baktım ve etrafımı dört beş tane erkek sarmıştı. Orta da duran kişi " ooo bakın patlak Mafya bizim okulumuza gelmiş. ". Aman Allah'ım! Bunlar geçen gün karşılaştığım çocuklar. Of ya böyle tesadüfün ben taa.. NeyseKonuşan çocuk beni kendine çekip sonrada bıçağını çekip gözlerime kilitlenen patlaktı. " evet arkadaşlar herkes Yeni arkadaşımıza hoş geldin desin bakalım", sınıftakiler kır kır gülüyorlardı ve ben hala susuyordum. Ayağa kalktım ve Tam konuşacakken, " bak güzelim bizim burada işler ters. Burası özel okuldur ama balanın da daniskasıdır.." Konuşmasını bitirdikten sonra "bittimi!" Diye yanıtladım. Kaşlarım çatık halde önümdeki serserilere baktım ve susmayı tercih ettim. Tam yerime otururken kolumu biri sıkıyordu hissediyordum. Hemen arkamı dönüp sızlanarak "bırak kolumu, canımı yakıyosun." Gerçekten de canım yanıyordu. " ben sana otur demeden oturtamazsın!", " Hadi ya kim demiş." Sınıf pür dikkat bana acıyarak bakıyordu ve arkadan gelen fısıldayan bir ses duydum, " Yazık okula Yeni gelmişti. Yeni hedefinin bu olması kötü oldu." Neler duyuyordum ben ya. Çocuk kulağıma eğilerek, " ben diyorum. Anladın mı? Bak güzelim burada benim sözüm geçer. Seni uyarıyorum sakın bir daha bana karşı çıkma!!" Ve yine fısıldayarak "Anladınmı?" Ben de hiç aldırış etmeden kolumu çekiştirerek, kolumu onun elinden kurtarmıştım. Hemen yerime geçtim ve neler olduğunu anlamaya çalıştım. Neydi bu şimdi.
"İyimisin. Canın çok yanmadı dimi?" Diye bir ses duyduğumda irkildim. Kafamı yana çevirdiğimde Öykü şaşkın şekilde nasıl olduğumu soruyordu. Of ya nasıl iyi olabilirdim ki? Ama Öykü'ye yumuşak sesle "iyiyim" diye yanıtladım. Epey sıkılmıştım bu durumdan bu sınıfa bu okula nasıl alışacaktım hiç bilmiyorum. Ama annem ve Aleyna için alışmak zorundaydım. Çünkü onları seviyordum. Artık onlar için de olsa alışmak zorundaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Adres
Teen FictionAteşe körükle gitmekti seni sevmek. Hayatım da belki de hiç bu kadar düşmemiştim. Dizim bile canım kadar çok kanamamıştı, seni sevmek bir nevi intihardı. Seni severken öldüm ben. Sayende Ölümün sadece biyolojik olmadığını da öğrendim.