Neden herşey üst üste geliyordu? Neden hep benim başıma geliyordu? Neden hep üzülen taraf ben oluyordum?
Ve neden sürekli bu soruları yine soruyordum?
Artık herşeyden sıkılmaya başladım. Bir okul değiştirdim başıma gelmeyen kalmadı.
Herşeyden güvensizlik duyuyorum artık. Güven eksikliği var içimde. Canım yanıyor.Kolumdan tutup dışarıya çıkarmıştı beni. Daha da sinirlenmiştim. "Arın, gitmemi istemeyeceksin dimi?" Diye sordum. Arın ise, "Buse şu an çok ciddi bir işle uğraşıyorum. Ve evet gitmeni isteyeceğim. Şu an saçmaladığının farkında değilsin." Dedi ve elinde ki telefonu kulağına götürüp telefonla konuşmaya başladı.
Konuşmasını bitirdikten sonra, yanımıza bir siyah araba geldi.
"Şimdi arabaya bin ve git. Sonra konuşuruz." Dedi. Ama ben konuşuruz kısmına hiç inanmadım.
"Sen istediğin kadar saçmaladığımı söyle Arın, ama şunu bilki ben belki de şuana kadar hiç ciddi olmadığım kadar ciddiyim. Ve "konuşuruz" dediğin kelimeye pek inancım yok." Dedim ciddi ciddi. Arın kafasını eliyle karıştırıp, "iyi madem ciddisin, git o zaman. Beni ve işimi de meşgul etme!" Dedikten sonra başımdan kaynar sular döküldü sandım. Bu nasıl bir laftır hâlâ anlamış değilim.
Gözlerimin dolmasıyla yanımıza gelen siyah arabaya binmeyip uzaklaştım yanından.Şuan ise odamda yorganıma sarılmış ağlıyorum.
Daha dün 'sen benim geleceğimsin" diyen adam bugün beni kovdu. Ve bu adam bir mafya. Demek ki boşuna Patlak Mafya dememişim. Adam harbi mafya çıktı.
Artık kimseye inanmıyor güvenmiyorum. Bundan sonra kanunum böyle. Ben bir erkek için ağlamayan insandım. Şimdi ise salya sümükle birlikte feryat figan ediyorum.
Neye ağlayacağımı şaşırdım. Arın'ın mafya olmasına mı yoksa beni sevdi sanıp git demesine mi, ağlayayım?
Saat şu an 21.48 ve ben geldiğim saatten beri ağlıyorum. Ne iğrenç hayatım oldu benim öyle. Resmen ters tepildim.Yorganıma iyice sarıldım. Şu zamanlarda zaten en çok ihtiyacım olan şeylerden ikisi. Yorgan ve yastık.
Uyumaya ihtiyacım vardı benim. Hemde çok. Ve şuan gerçekten de uykum vardı. Ağladığımdan mıdır nedir. Aşırı uykum geliyordu.
Artık yorgun düşerek gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun ellerine attım.Yağmurun sesiyle uyandım bugün. Hava da ruh halim gibiydi. Öyle soğuk, öyle halsiz ve geberik. Hayattan bıkmış durumdayım. Nefret ediyorum herkesten herşeyden.
Bu durumdayken okula gitmek hiç gelmiyordu içimden.
Zor da olsa kalktım yatağımdan. Banyoya gidip bir duş aldım ve odama dönüp güçlükle okul kıyafetimi giyindim. Saçımı tepeden toplayıp topuz haline getirdim.
Çantamı elime alıp aşağı indiğimde annemler kahvaltı yapıyordu. Onlara çıktığımı söyleyip evden çıktım.Okula doğru biraz yürüdükten sonra okula gitmekten vazgeçip Aleyna'nın yanına gittim.
Zillerini çaldığım da yardımcıları açmıştı kapıyı. Beni görünce hemen yanıma gelen Aleyna, onlara her gittiğim zaman hiç hal hayır sormadan yaptığını yaptı yani boynuma sarıldı. Bende ona aynı karşılıkla sarıldım.
"Biraz konuşabilir miyiz?" Diye konuştum.
Aleyna ile birlikte odasına çıktıktan sonra ben çalışma masasının önünde ki sandalyeye oturdum o da yatağının önünde ki pufa oturdu ve "ne o Buse, morelin bozuk gibi?" Diye sordu. Morelim bozuk değil canım, param parça.
Bende "aynen biraz öyle." Dedim.
"Anlat bakalım n'oldu o zaman?"...
Aleyna'ya herşeyi anlattıktan sonra, ağzını eliyle kapatmış şokunu yaşıyordu.
"Bence yanlış biliyorsundur Buse. Belki de yanlış anlamışsıdır." Dedi.
Kafamı iki yana sallayarak emin olduğumu söyledim.
"Çok boğuk geliyor hayat bana. Çok itildim kakıldım. Ben çok yoruldum Aleyna. Hayat hep bana tersten geliyor. Bu lanet olası Özel okula geldiğimden beri başıma gelmeyen bela kalmadı. O okuldan çıktım başka bir okula yerleştim, yine bela peşimi bırakmadı.
Keşke hiç söylemeseydim gideceğimi. Keşke gelmeseydi peşimden. Belki daha güzel olurdu herşey. Kendine aşık ettirdi sonra beni umursamamaya başladı." Dedim ve yine ağlamaya başladım.
Aleyna pufun üzerinden kalkıp bana sarıldı. Bende ona.
Aleyna'nın üzerinde ki okul kıyafetini görünce onun okula gitmesi gerektiğini hatırladım.
"Neyse ben seni daha fazla tutmayayım canım. Beni dinlediğin içi..." diyecektimki sözümü kesti, "hiç bir yere gitmiyorsun Buse. Bugün ikimizde hiç bir yere gitmiyoruz. Biraz kafa dağıtmalıyız. Seni böyle yalnız bırakamam. " dedi ve bir şey söylememi beklemeden, "ben şimdi Juju'ya söylerim bize güzel bir cips kola çikolata hazırlar. Bizde güzel bir film izleriz. Böylece kafa dağıtmış olursun." Dedi ve gülümseyip göz kırparak odadan çıktı.
Juju dediği kişi Aleyna'nın küçüklüğünden beri bakıcısıydı. Aleyna çok sever onu. Juju, Aleyna 15 yaşını bitirdikten sonra çalışma süresi bitip başka bir yere gidecekti. Ama Aleyna ağlayıp kendini paralayana kadar Juju'nun gitmesini engellemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Adres
Teen FictionAteşe körükle gitmekti seni sevmek. Hayatım da belki de hiç bu kadar düşmemiştim. Dizim bile canım kadar çok kanamamıştı, seni sevmek bir nevi intihardı. Seni severken öldüm ben. Sayende Ölümün sadece biyolojik olmadığını da öğrendim.