Eve vardığım da annemin kardeşimi yatırdığını farkederek sessizleşip hemen odama çekildim. Yatağıma uzanarak nasıl bir hayatım olduğunu düşünmeye başladım.
17 yaşındaydım ve hayatım pekte güzel değildi diyebilirim. Çok şükür varlıklıyız herşeye gücümüz yetiyordu. Ve bir devlet okulun da da okuyordum. Evet durumumuz iyi olduğu halde devlet okulunda okuyordum. Ama halimden de memnundum. Bir ay önce Aleyna'nın ve annemin zoruyla girdiğim bursluluk sınavı 2 gün sonra açıklanacaktı. Bilmiyorum ama içimde hiç heyecan da yoktu. Kazanırmıyım kazanmazmıyım artık bilemiyorum. 'Aley de girmişti acaba o nasıl olur. İnşallah iyi olur.' Diye düşünürken "Buse" diye seslenen annemin sesiyle irkildim. Belli ki beni aşağıya çağırıyordu. Hemen ayaklanarak merdivenlerden aşağı indim. Annemin yanına vardığım da "efendim anneciğim" dedikten sonra annem bana doğrulanarak " hadi kızım git pijamalarını bir de bir kat kıyafet al Amcanlara gidiyoruz" amcamlaramı? "Neden gidiyoruz?", " babaannen biraz rahatsız onun yanında olalım istedim." Ne alaka şimdi. "Niye o buraya gelmiyo? O bizim yanımız da dursun", "olmaz kızım babaannen çok rahatsız onun yanında 1 gün de olsa kalalım. Sonra yengen söylenmesin. 'Siz hiç gelmediniz kalmadınız' diye". Acaba annem şimdi bunu iyi niyetlemi yapıyordu yoksa kötü niyetlemi?
"Peki babam?" Dedim sorarcasına. "Baban gelmeyecek tatlım. işi varmış" şaşırmadım doğrusu.
Yavaş adımlarla çıkıyordum. Açıkcası gitmek istemiyordum oraya. Babaannemi seviyordum ama o amcamın arsız çocukları, anlatılmaz yaşanır sadece. Aman Allah'ım bir de şimdi işin yok 1 gün boyunca Emre'nin derdini çek. Nefret ediyordum bu çocuktan. Hayır yani 17 yaşına gelmiş hala çocuk gibi. Salağın teki işte.
Sırt çantamı gardırobunun içinden çıkararak çantamın içime pijamalarımı ve bir de okuma kitabı yerleştirdim. Tekrar aşağı inerek annemin çıkmaya hazırlandığını gördüm. Uff ne bu acele ya. Gitmesek olmuyo sanki?
Arabadan indiğimde o güzel kokulu bahçe ciğerlerime kadar işliyordu. İşte bu evin sadece bu yönünü seviyorum. O güzel bahçesini.
Kapıyı evin yardımcısı Rahime teyze açmıştı. "Hoş geldiniz Nur hanım, hoş geldiniz Buse hanım", "hoşbulduk" diye yanıtladıktan sonra içeri girdik. Amcamların evi epey büyüktü. O duvarların üzerinde duran ebru sanatları, yerlerde el emeğiyle işlenmiş kilimler, daha neler neler. Salona geçip oturduğumuz da annem babaannemin nerede ve nasıl olduğunu yengeme sormuştu. Yengem de " iyi işte idare ediyor". Seni meymenetsiz surat seni. Babaannemi pek sevmediği için ben de onu sevmiyordum. Of ya bir gün nasıl geçer burada?
Ah saçım! Elimle saçımı ovuşturarak kaşlarımı çattım. Saçımı çekmişlerdi ve canım çok acımıştı. Arkama döndüğümde saçımı çeken kişinin Emre olduğunu gördüm. Saçımı çektikten sonra hemen kendini koltuğa atmıştı. Şımarık çocuk. Ben de hiç aldırış etmeden yengeme " şu çocuğunu azıcıkta olsa eğit, hala büyümemiş." Dedim. Yengem de sanki şakalaşıyormuşuz gibi sadece güldü.Saat 22:34 geçiyordu. Annem ve yengem de sohbete dalmışlardı. Babaannem ise akşam yemeğini yedikten sonra uyumuştu. Emre çocuğu ise odasına çekilmişti. Çocukların sesinden epey başımda ağrımıştı. Ayaklanarak, yenge hanıma "ben nerede uyuyacağım? " diye sordum. O da kalkarak "gel tatlım seni odana götüreyim "dedi. Aman ne nazik ne nazik.
Beni odama geçirdiğin de hemen yatağıma uzanarak telefonu elime aldım. Hemen rehberime girerek 'Aleyy' i aradım. Aleyna ile 1 saat falan konuştuk. Bana 2 gün sonra açıklanacak olan bursluluk sınavının sonuçlarını merak ettiğini söyledi. Ne vardı bu kadar merak edilecek anlamıyordum. Ah canım arkadaşım heyecan yapıyor yine.Uyandığımda telefonu elime alarak saatin kaç olduğuna baktım. Saat 10'u gösteriyordu. Epey uyumuşum. Kalkıp üzerimi giyindim, banyoya geçip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı indim. Aşağı indiğimde herkes Yeni kahvaltıya başlıyorlardı. Yengem bana doğru yönelerek "geç bakim Buse. Zamanlaman Harika." Samimiyetine hiç inanmadığım yengem. Bana neden bu kadar itici geliyorsun ki yani.
Ne o da ne? Emre'nin yanındaki sandalye tek boş olan sandalye idi. Ne sıkıcı birşey ama bu. Artık mecburen katlanmak zorundaydım.
Annem bana yönelerek " tatlım kahvaltını biraz çabuk yap malum bugün pazar eve gidip evi temizlemem gerekiyor." Ben de kafamı sallayarak onaylamış işareti yaptım. Yengem anneme aniden "aa canım yorulmuyormusun peki? Bence seninde evine bir yardımcı alma vaktin gelmedi mi? " ay sinirlerimi bozdu yine şu kadına. Annem de hemen "benim ihtiyacım yok. Bu arada yorulmuyorum ben" 'ya anne bu nasıl cevap' diye düşünürken hemen atıldım " annemin o kadar da çok yaşlandığını düşünmüyorum. Çoğunlukla yaşı geçmiş insanlar evlerine yardımcı alırlar" deyiverdim. Ah nasıl kapak ama. Allah'ım çöküşe bak Roma bile bu kadar çökmedi. Pis kadın. " Busecim sen bursluluk sınavına girmiştin dimi? Keşke girmeseydin tatlım ya. Kolayca parasını vererek okuyabilirsin aslında bir kolej de? Mesela Emre'nin okulu süper. Orayı sana tercih ederim." Bozulduğunun anlaşılmaması için belli ki konuyu değiştirmişti. Sorduğu soruya bak ya hey Allah'ım. Ben de hemen elimdeki çatalı tabağımın kenarına yerleştirdim ve iki ellerimi az yukarı kaldırarak birbirine kavuşturdum. Ve " ben hiç bir zaman kolayı sevmem yengeciğim. Ve güdeceğim okula da alın terimle gitmekte ayrı bir Gurur zaten. Allah'ım senin oğluna da nasip etsin inşallah." Diyerek konuyu burada kapattım.
Annem bana "hadi kızım kalk geç oldu gidelim artık " deyince ben de hemen ayaklandım. Çünkü bu lanet olası yerde kalmak bana eziyetti. Sırf babaannem için katlandım o zilli yengeye. Yoksa onun pek katlanacak yanı yok.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Adres
TeenfikceAteşe körükle gitmekti seni sevmek. Hayatım da belki de hiç bu kadar düşmemiştim. Dizim bile canım kadar çok kanamamıştı, seni sevmek bir nevi intihardı. Seni severken öldüm ben. Sayende Ölümün sadece biyolojik olmadığını da öğrendim.