33.Bölüm

3.7K 184 10
                                    

Oturduğum yataktan kalkarak pencereye doğru  yavaşça yürüdüm.  Perdenin kenarlarından sızan cılız ışık demekleri odaya süzülüyordu. Güneş batmak üzereydi. Odanın havası çok mu kasvetliydi yoksa benim ruh halim mi kasvetliydi bilmiyordum. Nefes alıp verirken bunaldıĝımı hissediyordum. Perdeyi bir tarafa sıyırarak odanın aydınlanmasını sağladım. Ellerimi göğsümde birleştirerek batan güneşi izledim.

Yusuf yaklaşık beş altı saat önce çiftlikten ayrılmıştı.  Henüz aramamıştı. Veya aradıysa da beni rahatsız etmemek için odaya gelmemişlerdi.Acaba şuan ne yapıyordu?

İnsanoğlu meraklı bir varlıktı.İlk fırsatta bana soracakları soruları az çok tahmin edebiliyordum.

Sen kimsin?
Neden Yusuf ile kaçtınız?
Karnında ki çocuğun babası Yusuf mu?
Ne zaman tanıştınız?
Nasıl tanıştınız?

Gibi nice bir sürü soru...
Yalnız kalmak ve bu sorulardan kaçmak işime geliyordu. Tam anlamıyla güvenmediğim insanlara mahremimi anlatmak istemiyordum.Yusuf gittikten hemen sonra yorgun olduğumu söyleyerek kendimi bu odaya atmıştım.  Bir süre kafamda ki tilkileri kovalayıp uyumaya çalışmıştım fakat uyuma çabalarım boşunaydı.Aklım fikrim Yusuftaydı.

Kendimi çok yorgun ve mutsuz hissediyordum.  Her ne kadar diğer insanların düşüncelerini çok fazla umursayan biri olmasamda ne bileyim işte kötü hissettiriyordu içinde bulunduğum durum. Az çok benim hakkımda ne düşündüklerini kestirebiliyordum. Çünkü insanlar karşısında ki kişiyi tanımadan, neler yaşadığını bilmeden kolayca kötü etiketler yapıştırabiliyorlardı. Benide bir kara kedi olarak gördüklerinden emindim. Öyle görmüyorlarsa bile Serra'nın bu izlenimi dolu dolu vereceğinden emindim. Utanıyormuydum bilmiyordum.Oflayarak perdeyi biraz daha araladım.

Akşam olmuştu.Artık aşağı inmem gerekiyordu.Daha ne kadar bu odada saklanabilirdim ki. Tıklatılan kapı ile derin bir nefes alarak duruşumu düzelttim. Münevver teyze tebessüm ederek odaya girdi ve kapıyı kapattı.

"Rahatsız etmek istemezdim ama akşam oldu kuzum. Yusuf gittiğinden beri kendini bu odaya kapattın. Hem aradı bizi,gideceği yere ulaşmış. İnşaatta aniden patlama gibi bir şey olmuş. Kasıtlı yapılmış olma ihtimali fazlaymış. Üç tane yaralı yoğun bakımdaymış. Diğerleri ufak tefek yara almışlar ama genel olarak iyilermiş.Allah yardımcıları olsun hepsinin de. Yaralıların ve inşaatın durumu netleşene kadar bir kaç gün gelemeyebilirim  dedi."

Gözümden akan yaşları silerek yatağın üzerine oturdum. Hamilelik altüst olmuş psikolojimi daha da hassaslaştırıyordu. Yanıma yavaş bir şekilde Münevver teyzede oturarak ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Ağlama güzel kızım. Bu günlerde geçer elbet. Bizden çekinmene hiç gerek yok. Yusuf seni bize emanet etti. O gelene kadar bizimlesin. Ne olursa olsun üzülmemeni kendine ve bebeğine çok dikkat etmen gerektiğini söyledi. Rahat etmen için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. "

Gözümde ki yaşları silerek bana üzgün gözlerle bakan Münevver teyzeye sarıldım. Şuan tek ihtiyacım olan şey bana destek olan bu kadının varlığıydı belkide.

"Hadi kızım sofrayı hazırlamıştık. Yemekler soğumadan  güzelce  karnımızı doyuralım. Üzerine de ben sana güzel  bir çay demlerim sıcacık içer kendine gelirsin. Hem karnında ki sabiyede yazık kızım. Sen üzüldüğünde o da üzülüyor bunu biliyorsun değil mi?"

Başımı evet anlamında sallayarak gözümden akan yaşları sildim.

"Senin yalnız kalmak istediğini anladığım için gösteremedim kızım ama banyoda temiz havlu, terlik, şampuan gibi gerekli malzemeler var. İstediğin zaman kullanabilirsin. Harici olarak kılık kıyafet istediğin bir şey olursa çekinme benden ne zaman olsa yardım etmeye çalışırım güzel kızım. Hadi ben aşağı iniyorum. Elini yüzünü yıkayıp sende gel yemekler soğumadan."

BELA ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin