24.Bölüm

6.2K 322 28
                                    

"Oylum sakın o sandelyeye çıkma.Senin görevin balon takıp etrafı süslemek değil.Sen bizim çalışanımız da değilsin.Bu gece burada babaannemin manevi kızı olarak bulunacaksın.Lütfen bir yere oturup Pakizeyle dinlenmeye bak."

Yusuf bahçe kapısından seslendiğinde başımı sallayarak elimdeki kırmızı balonu masaya bıraktım.Yusuf bebeğimin bir kız olacağını tahmin ediyor adını Pakize koymamız gerektiğini söylüyordu.Şaka bile olsa bebeğimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu.Bize son günlerde daha iyi davranmaya başlamıştı .Yinede bu evde kendimi bir fazlalık gibi hissediyordum.Hiçbir şey yapmadan başıboş oturmak daha da kötü hissettiriyordu.Ellerimi belime koyarak oturduğum yerde gerildim.Belim de hafif bir ağrı vardı ve ayaklarım şişmişti.Bundan tam olarak bir hafta önce Yusuf eve gelerek Serra'yla nişanlanmak istediğini söylemişti.Emine teyze yerinden kalkıp hışımla bu fikre karşı çıksada Yusuf oldukça kararlı gözüküyordu.O hafta Yusuf'un ailesiyle birlikte kız isteme töreni yapılmıştı.Emine teyze sırf ortamda hır gür çıkarabilmek için her ne kadar gitmek istemesemde zorla beni de yanında götürmüştü.Kalabalıkta bulduğum bir fırsatla Serra'ya geçmiş olsun dileklerimi iletip baştan sona kadar olan biteni bir kağıda yazarak anlatmıştım.Tabi küçük ayrıntılar dışında.Bana inanıp inanmadığını bilmiyordum.Umursamıyordum da açıkçası.Yavaş yavaş büyümeye başlayan karnımı okşadım.Bir fırsatını bulup doktora gidememiştim.Ama en kısa zamanda bebeğimi görmeye gidecektim.Başımı kaldırıp Yusuf'a doğru baktım.Bahçeye taşınan masaların nasıl düzenlenmesi gerektiğini söylüyor anlamadıkları yerde bizzat kendisi yapıyordu.Mutlu gözükmüyordu.Yüzüne baktığımda gözlerinde ki o pırıltıyı,heyecanı yakalayamıyordum.Ya da görmek istemediğim için göremiyordum.Ona her baktığımda kalbim yerinden çıkacak gibi çarpıyor elim ayağım titriyordu.Kabul etmek istemesemde ondan hoşlanıyordum.Aynı evin içinde iki yabancı gibiydik.Köşe bucak kaçıp karşılaşmamaya çalışıyordum.Ona karşı olan hislerim belli olmasın diye nişan hazırlıklarına yardım edip mutlu gözükmeye çalışıyordum.Eren'i kaybetmiştim.Bir mezarı bile yoktu.Ailem.Onların adını anmak bile istemiyordum çünkü onlar aile adını kirletiyordu.Peki ya Batıkan.Onu deli gibi özlüyordum.Bana bakışını,sesini,kokusunu.Acaba neredeydi?Kiminleydi?En basidinden beni bırakıp gittikten sonra mutlu muydu?
İç çekerek oturduğum sandalyeden doğruldum.Daha fazla ayak altında dolaşmasam iyi olacaktı.İçim kan ağlarken insanlara gülümsemek benim için oldukça zordu.

"Aşkım elbisemi hala göndermediler mi?"

Serra Yusuf'un odasında ki balkon demirlerinden sarkmış aşağı sesleniyordu.Üzerinde oldukça açık,saten dantelli bir gecelik ve kuşağı özensizce bağlanmış geceliğin sabahlığı vardı.Duştan yeni çıktığı için hala başında siyah banyo havlusu duruyordu.Havluyu düşürmemek için eliyle tutuyordu.Yusuf Serra'nın seslenmesiyle yaptığı işi yarım bırakarak yukarıya baktı.Elimi arkamda yumruk yaparak yutkundum.

"Bana sormak yerine elbiseni diktirdiğin yeri arayıp sorabilirsin Serra.Benim de işlerim var her fırsatta bana emir vermeye bir son ver artık."

Bütün çalışanların yanında aşağılanan Serra sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekilde odaya geri döndü.Terliklerimi ayağıma geçirerek elbisemin eteklerinden tuttum.Odama çıkıp uyumayı düşünüyordum.Oturma odasından bahçeye açılan büyükçe kapıdan içeri geçtim.Etrafta ki çalışan insanları görmezden gelerek merdivenlere yöneldim.Henüz iki üç adım çıkmıştım ki kapı zilinin sesini duydum.Zilin sesini duymamazlıktan gelerek merdivenleri çıkmaya devam ettim.

"Kapı çalıyor duymuyor musun?"

Serra kollarını göğsünde birleştirmiş kaşlarını çatarak suratıma bakıyordu.Anladığım kadarıyla Yusuf'a olan sinirini benden çıkarmaya kalkıyordu.Başka zaman olsa onu duymamazlıktan gelmeye devam ederdim fakat bugün huzursuzluk çıkaran taraf ben görünmeyecektim.Başımı evet anlamında sallayarak çıktığım merdivenleri tekrardan indim.

BELA ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin