2.Bölüm

14.2K 685 17
                                    

"Hoop hopp bir dakika,acele acele nereye böyle ?"

Arkamı dönerek adı Yusuf olan adama dikkatli bir şekilde baktım.Gözleri,gülüşü her şeyi bana tanıdık geliyordu.

Ne dediğini anlamaya çalışır gibi kaşlarımı çatıp yüzüne bakmaya devam ettim.

"Hiç bir yere gidemezsin,küçük hırsız benden bu kadar kolay kurtulabileceğini mi sandın?"

Duyduğum sözlerle neye uğradığımı şaşırdım.Elim ayağım çoktan titremeye başlamıştı.Hırsız kelimesinin verdiği ağır yük bedenimi sarmış hareket yeteneğimi sıfıra düşürmüştü.Resmen bulunduğum yerde çakılı kalmıştım.Kolumu elinden kurtarıp başımı sağa sola hayır anlamında salladım.Bana bir kağıt verirse ona her şeyi anlatabilirdim.Ortada apaçık bir yanlış anlaşılma vardı.Fakat bunu ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.Bakışları bir insanı öldürebilecek ciddilik te bedenime odaklanmıştı.Beni dinleyeceğini düşünmüyordum.

Bana acıyabilirdi.Bana küçümseyerek bakabilirdi.Ama,bana bir polisin suçluyu yakaladığı an duyduğu haz dolu bakışlarla bakmamalıydı.Üstelik böylesine bir suçlamayı yakıştıracak hiçbir şey yapmamışken.

"Heyy sana diyorum,beni duymuyor musun?Cevap versene."

Bağırmasıyla birlikte etrafımızda ki insanlar durup bizi izlemeye başladı.50'li yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim bir kadın elinde taşıdığı mavi ufak bavulunu yavaşca yere bıraktı.Bize doğru hızlı bir şekilde yürüdü.Karşımda elleri belinde olucak şekilde durdu ve kaşlarını çattı.

"Oğlum kızdan ne istiyorsun? Bıraksana kızı,baksana tir tir nasıl titriyor ?"

Kadının söylediği sözlerden sonra Yusuf'un sinirlendiği her halinden belli olmaya başlamıştı.
Homurdanarak kadına doğru döndü.

"Sen karışma teyze,bu acıdığın kadın az önce babaannemin çantasını çalmaya kalktı.Geçmiş karşıma sende şu hırsıza acımamı bekliyorsun."

Kadının bir anda omuzları düştü.Bana ters ters bakıp beni mahvedecek o sözleri söyledi.

"Kusura bakma evladım bilemedim.Bunun gibiler yüzünden her an birşey olacak diye elimiz yüreğimizde geziyoruz."

Bana doğru dönüp bilmiş bilmiş kafa sallayarak konuşmasını sürdürdü.

"Elin kolunda tutuyor,yazıklar olsun sana çalışmak varken hırsızlık yapıyorsun.Tüü rezil.Anan baban seni hırsız olsun diye mi doğurdu ?"

Kirpiklerimi kırpıştırarak etrafıma baktım.Yanlış anlaşılmak demek ki bu kadar basitti.

Karşımda ki kadın bilip bilmeden konuştuktan sonra yerde ki çantasını aldı ve omuzlarını kaldırarak arkasını dönüp gitti.

Annem beni 5 yaşında  yetimhaneye bırakıp,döneceğine söz veren bir kadındı.Babamsa bana her zaman çiçek kokulu kızım derdi.Şu halimi görseler kahrolurlardı.Acaba hala hayattalar mıydı?Biricik kızlarının ne acılar çektiğini biliyorlar mıydı ?Hissettiğim iğrenç duyguyla başımı hayır anlamında salladım.Hırsız damgası yemiştim.Ben hırsız değildim. Anneme babama laf edemezlerdi.

Kolumun şiddetli bir şekilde sıkılmasıyla gözlerimde biriken yaşlar akmaya başladı.

"Şimdide ağlama numarası haa? Bu numaralara kanacağımı sanıyorsan çok beklersin.Şimdi düş önüme.Bakalım polislerin önünde de böyle susup bekleyecek misin?"

Artık tahammül edemiyordum.Bu adam neler söylüyordu? Ben hiçbir şey yapmamıştım.Sadece Yaşlı teyzeye yardım edip çantasını ona götürmek istedim.Ama o kıyafetlerime ve bana bakıp neler olduğunu sormadan direkt beni hırsızlıkla suçluyordu.

Böylesine kötü bir yakıştırmayı haketmediğime ağlarken bunun numara olduğunu düşünüyordu.Bencil herif !

Daha fazla durup bu saçmalıkları dinlemeyecektim.Sımsıkı tuttuğu kolumu elinden kurtarıp geri geri gitmeye başladım.Etrafımızda tiyatro seyrediyormuş gibi bizi seyreden insanların yüzlerine tek tek kötü bakışlarımı gönderdim.Rüzgar şiddetini biraz azaltmıştı.Ama şimdi de tek tük yağmur damlaları düşüyordu.Yağmurun yağacağını anlayan insanlar tiyatro filmini yarıda bırakıp bulunduğumuz yerden uzaklaşmaya başladılar.Bende onlar gibi gitmek uzaklaşmak istiyordum.Karşımda duran vicdansız adam ateş saçan gözlerle bana doğru bir adım atıp kollarımı sıkıca tutup ileri geri sarstı.Elinden kurtulmak için onu itmeye çalısıyordum ama boşuna.Yerinden bir cm bile hareket etmiyordu.

"Eehh yeter be..."

Kükremesiyle beni yere doğru itmesi bir oldu.Şiddetli bir şekilde yere düşmemle yağan yağmurda ıslanan saçlarım yüzüme çarptı.Avuçlarım yerdeki çakıl taşlarından dolayı yüzülmüş,yüzülen yerlerden hafif hafif kan damlaları çıkıyordu.Yerden destek alarak yavaşça kalkmaya çalıştığım sırada karnıma şiddetli bir ağrı saplandı.Acıyla yerde iki büklüm kıvrıldım.Refleks olarak ellerim karnımı çoktan sarmıştı.

"Allahım lütfen bebeğime bir şey olmasın."

Ben iki büklüm acı içinde kıvranırken karsımda ki vicdansız adam cebinden telefonu çıkarıp bir ekrana bir bana bakarak bir şeyler yazmaya devam etti.Telefonu yavaş bir şekilde kulağına götürdü.

"Memur Bey bir ihbarda bulunacaktım.Hırsızlık.Yanımda.Babaannemin çantasını çalmaya kalktı.Evet,kaçarken yakaladım.Peki tamam.Bekliyorum.Acele ederseniz sevinirim."

Telefonu kapatıp cebine koydu.İki elini göğsünde birleştirdi.

"Yolun sonu küçük hırsız,birazdan hakettiğin yeri boylayacaksın."

Simsiyah gözlerini vücuduma dikmiş küçümseyen bakışlarla acı çekmemi izliyordu.Yerde iki büklüm olarak doğrulmaya çalıştım.
Şuan iğneleyici lafları  umrumda  değildi.Polislerin gelmesi hatta suçsuz yere hapise girmem bile umrumda değildi.Allah biliyorduya benim suçsuz olduğumu elbet bir gün ortaya çıkardı.Tek düşündügüm şey bebeğimdi.

Bir kadının Yusuf diye bağırmasıyla başımı kaldırıp, sesin geldiği yöne doğru baktım.

Çantasını çalmakla suçlandıĝım Yaşlı teyze koşarak yanıma geldi.Yere diz çöktü.Yüzümü avuçlarının içine aldı.

"Neyin var güzel kızım,söyle bana neren ağrıyor haa?"

Başını kaldırıp Yusuf denen adama baktı.

"Oğlum orada niye dikiliyorsun ?Yardım etsene kıza."

Adamın dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve alayla sırıtmaya başladı.O böyle güldükçe sinirleniyor sinirlendikçe karnımda ki ağrı daha çekilmez bir hal alıyordu.

"Oğlum manyak mısın?Ne sırıtıyorsun?Bana doğruyu söyle yoksa sen mi bir şey yaptın bu kıza ?"

"Ahh babaanne çantanı çalmaya kalkan bir hırsıza nasıl acıyabiliyorsun seni anlayamıyorum."

"Sen ne saçmalıyorsun ?Ne çantası,ne hırsızı ?"

"Babaanne bu kız sana nefes nefese çantanı verip kaçar gibi gitmedi mi?"

"Dogru söylüyorsunda,bunun hırsızlıkla ne alakası var ?"

"Şöyle bir alakası var babaanne.Bu kız ben çarptığımda acele acele elinde çantanla koşturuyordu.Benden hızlıca ayrılıp uzaklaşmaya başladı.Sonra da bizi görünce kaçamayacağını anlayıp çantanı sana getiriyormus gibi yaptı.Şimdi anladın mı babaanne ?"

"Yusuf seni hiç dövmedim ama ilk defa döverim oğlum.Eğer şu kızın karnında ki sabiye de bu kızada ufacık bir şey olsun seni affetmem bilesin."

Ondan sonrada aralarında konuşmaya devam ettiler.Ama bütün kelimeler kulağıma şiddetli bir uğultu gibi geliyordu.Zamanla sesler azaldı.Yağmur damlaları yüzümü ıslatmaya devam ederken ellerimi karnımda birleştirdim.Vücudum uyuşmaya başlıyordu.Sanki bacaklarım yerinde değilmiş gibi hareket ettiremedim.İçimden geçen son sözlerle gözlerimi kapattım.

"Gidersen beni de götür bebeğim."

BELA ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin