Arabanın durmasıyla başımı açık olan camdan uzatıp nereye geldiğimize baktım.Gökdelen denilenebilecek devasa bir alışveriş merkezinin önünde duruyorduk.
"Hadi aşağı in kızım."
Kapımı açıp dışarıya çıktım.Benim indiğim taraftan Emine teyze de indi.Henüz nasıl hitap etmem gerektiğini bulamadığım adamda arabadan inip yanımızda durdu.Farkettirmeden bu yakışıklı adamı dikizlemeye başladım.
Sonbaharın aksine üzerinde hala yazlık kıyafetler vardı. Ben bu yazlık kıyafetler içinde soğuktan donarken acaba o hiç üşümüyor muydu?
Giydiklerine daha dikkatli bir şekilde baktım.
Siyah,üzerine yapışan sade denebilecek bir tişört ve koyu bir kot pantolon giymiş,ayakkabı olarak da beyaz bir spor ayakkabıyı tercih etmişti.
Elinde arabanın anahtarı,cüzdanı ve sigara paketi duruyordu.Elinde duran sigara paketini görmeseydim gerçekten de sigara kullandığını düşünmezdim.Çünkü oldukça beyaz ve düzgün dişlere sahipti.Acaba diş teli kullanmış mıydı?
Bir an onu bu kıyafetler içinde diş telleriyle hayal ettim.Herhalde çok komik dururdu.Bir kaç gündür traş olmadığı belliydi.Sakalları yeni çıkmaya başlamış bu durum onun daha da yakışıklı görünmesini sağlamıştı.Dalgalı sayılabilecek saçlarının eliyle düzeltilmiş olduğu belliydi.Yüzüne dikkatli bakınca benim yaşlarımda olduğu anlaşılıyordu.Taş çatlasa 28 yaşındaydı.Onu izlediğimi farketmiş olacak ki başını bana doğru çevirip yüzüme baktı.Yüzünde hiç bir ifade yoktu.Yoldan geçen birine bakar gibi yüzüme düz bir şekilde bakıyordu.Daha fazla göz göze gelmemek için başımı çevirip alışveriş merkezine baktım.Yandan görebildiğim kadar o hala bana bakmaya devam ediyordu.Aramızda ki ölüm sessizliğini Emine teyze bozdu.
"Oğlum,senin işlerin vardır.Bizim başımızda durmak zorunda değilsin.Bizim işimiz bitince bir taksiye atlar eve geliriz.Sen git istersen."
"Babaanne sen geleceksin diye bir kaç gün işe gitmemeye karar verip gitmeyeceğimi zaten haber vermiştim.Yani bensiz de idare edebilirler.Bir sakıncası yoksa sizle birlikte her ne kadar alışverişten hoşlanmasamda,gelebilirim."
Emine teyze iyice yanıma yaklaşarak kulağıma fısıldadı.
"Merak etme kızım ben onu birazdan gönderirim bizde rahat rahat alışverişimizi yaparız.Onun yanında rahat olamayacağını biliyorum o yüzden hiç merak etme tamam mı ?"
Deyip bana göz kırptı.Gülümseyerek başımı tamam anlamında salladım.
"Konuşmanız bittiyse artık içeri girelim hanımlar."
Emine teyze neşeli bir ses tonuyla
"Bencede girelim daha alıncak bir sürü şey var."
Alışveriş merkezinin merdivenlerinden çıkıp giriş kapısından içeriye girdik.Gözlerimi bir süre alışveriş merkezinin içerisinde gezdirdim.Her yaştan her türlü insan vardı.Kimisi takı dükkanlarında hangisini alacağına karar veremiyor kimisi ayakkabı dükkanında ayakkabı deniyor kimisi de sadece vitrinlere bakıyordu.Alışveriş merkezinin kalabalık olmasından dolayı kulakları rahatsız eden bir uğultu da baş gösteriyordu.
"Babaanne şimdi mi yemek yiyelim,yoksa birazdan mı?"
"Bilmem ki bende çok acıkmadım,ama Oylumun canı nasıl istiyorsa öyle yapalım."
Bana doğru döndü.
"Biz çok aç değiliz kızım.Sen hastanede uyurken biz bir şeyler atıştırmıştık.Önce alışveriş yapıp öyle mi yiyelim yoksa yemek yedikten sonra mı bir şeyler alalım?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA ÇİÇEĞİ
Ficción GeneralYaşadığı onca acıya rağmen hayatta kalmaya çalışan kimsesiz kalmış,hamile bir kız.Yıllar sonra aşkın ne demek olduğunu unutmuş bir adamla çarpışırsa ne olur? Aşk onların yollarını yıllar sonra tekrar kesiştirdiğinde birbirlerine olan aşklarını hatır...