Taksi şöförüne aceleyle gitmek istediğim yeri yazıp kağıdı uzattım.Bir yandan da hala Yusuf'un gelip gelmediğini kontrol ediyordum.Biraz şansım varsa buradan kaçabilirdim.Aceleyle uzattığım kağıdı taksi şöförü okudu.Bir baş selamı verdikten sonra arabayı sürmeye başladı.Taksiciye uzattığım kağıdı tekrar ve tekrar okudum.Yazabileceğim en doğru şeyi yazmıştım.İstanbulda ki hiç bir semti hiç bir sokağı daha doğrusu hiç bir yeri bilmiyordum.Ama çocukluğumdan beridir hep görmek istediğim yere gitmeyi tercih ettim.
Taksinin camına başımı yaslayıp gözlerimi kapattım.Keşke hep böyle huzurlu kalabilseydim.Keşke zaman dursaydı ve ben hep burda kalsaydım.
"Kızım geldik.Burada inmek ister misin?Yoksa seni biraz daha dolaştırayım mı?"
Başımı hayır anlamında salladım.Gülümseyerek cebimde ki tükenmeye yüz tutmuş azıcık kalan paramı da çıkarıp borcum kadarını taksiciye uzattım.Kalan parayı ve elimde tuttuğum kağıt kalemi tekrar cebime tıkıştırdım.Taksiden hızlı bir şekilde inip kapıyı kapattım.Tertemiz(!)boğazın havasını iliklerime kadar çekip rüzgarın saçlarımı savurmasına izin verdim.Gerçek huzur bu muydu acaba?Hep görmek istediğim yere birilerinden kaçarak gelmiştim.
Denize doğru iyice yaklaşık gözlerimi kapattım.Dikkat çekeceğimi bilmesem kollarımı da rüzgara karşı açmak isterdim.Biraz daha sessizliğin ve martıların sesini dinledikten sonra ellerimi cebime sokarak ilerlemeye devam ettim.Hava iyiden iyice kararmaya başlıyordu.Soğuk hava insanı titretecek br şekilde esmeye başlamıştı bile.Geçtiğim yerlere dikkatlice bakıp unutmamaya çalışıyordum.Belki geri dönerdim.Hatırlasam iyi olurdu.
Biraz daha ilerledikte sonra balık tutan insanların yanında durdum.Her yaştan insan ellerinde birer olta balık tutmaya çalışıyordu.Kiminin kovası balıkla dolmuş kimininse bomboştu.Kovaları balıkla dolu olan insanlar diğerlerine üsten üsten bakıyor ve havalı bir şekilde balığın nasıl tutulacağını anlatıyorlardı.
Balıkçıların hemen arkasında ki bir banka oturdum ve etrafı seyretmeye başladım.İnsanların ve arabaların sesleri birbirine karışıyor ortaya karışık bir uğultu çıkıyordu.Kiminin elinde poşetler kimisi telefonla ilgilenerek kimisi de sadece ben gibi bakınıp yürüyordu.O sırada yanıma ağlayarak küçük bir kız ve babası olduğunu öğrendiğim bir adam oturdu.Başımı çevirip içli içli ağlayan kıza baktım.
"Baba herkes balık tutuyor ama daha bir tane bile balık tutamadım.Balıklar neden beni sevmiyor.Hem ben onları tuttuktan sonra yemeyip suya tekrar atacaktım.Ama bir tane bile tutamadım."
Adam kızını yüzü bana bakacak şekilde kucağına oturttu ve saçlarını okşamaya başladı.
"Bebeğim,canımın içi ağlama lütfen demek ki balıklar bize gelmek istemiyorlar.Ama çok almak istersen balık tutan amcalardan senin için satın alabilirim.Hala suya onları atmak istersen atarız.Haa istermisin bebeğim?"
"Hayır baba ben onları kendim tutup bırakmak istiyordum. Ama sabah beri hiç tutamadık.Bir daha balık tutmaya gelmeyelim.Keşke parka gitseydik.Hep Selen yüzünden.Okulda her hafta sonu balık tutmaya gittiklerini ve kocaman renk rek balık tuttuğunu söyledi.Bende merak etmiştim.Hem yakalanınca onların canı yanar bir daha balık tutmaya gelmeyelim.Tamam mı?"
"Aferim benim akıllı kızıma.Gel bakiyim sen şöyle.Ağlayıp babanın moralini bozmak haa,görürsün sen şimdi."
Adam kucağında oturan kızını gıdıklamaya başladı.İkisi de benim varlığımı unutmuş kahkalarla gülüyor.Eğleniyorlardı.
"Ba-baabacım yapma no-lur çişimi kaçıracağım."
Küçük kızın sözlerinden sonra adam gıdıklamayı keserek kızının dağılan kıyafetlerini düzeltmeye başladı.Bir yandan da kızıyla tatlı tatlı sohbet ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA ÇİÇEĞİ
Ficción GeneralYaşadığı onca acıya rağmen hayatta kalmaya çalışan kimsesiz kalmış,hamile bir kız.Yıllar sonra aşkın ne demek olduğunu unutmuş bir adamla çarpışırsa ne olur? Aşk onların yollarını yıllar sonra tekrar kesiştirdiğinde birbirlerine olan aşklarını hatır...