Müzik: Barns Courtney- Fire
"Herkes uyansın!" Gardiyanların gür sesi boş koridorda yankılanırken, tek tek hücre parmaklıklarına inen joplar mahkumların yatağından fırlamasına neden oldu.
Sehun hücre kontrolü olduğunu anlamıştı ama Dae onun tam tersine şaşkınca etrafına bakmaya devam ediyordu.
Sıra karşı hücreye gelmişti. Dae anlamak için dikkatle izledi.
Gardiyanlar kapıyı açtı ve tek kelime etmeden Jongin ve kalp dudaklı erkeği dışarı ittirdi. Hızlı hareketlerle hücreyi darmadağın etmeye başladılar.
Dae endişeli bakışlarını Jongin ve öbür erkeğe çevirdi. Tuhaf şekilde rahatlıklarından ödün vermeden izliyorlardı.
"Kyungsoo." Min Seok seslendiğinde kalp dudaklı çocuk ona bir gülümseme hediye etti.
Dae, başta iyi olduğunu düşündüğü 'Kyungsoo'nun' bu gülüşü ve bakışından ürkmemiş değildi.
"Bugün mü?" Dedi Min Seok gergin yüz hatları ile.
"Bugün." Diye karşılık verdi Kyungsoo ve Jongin zaferle boyanmış gözlerini Dae'ye kilitledi.
"Çaylak. Hazır ol."
...
Yeniden tekli sıra oluşturuldu dar koridorda ve bu kez sorun çıkaran bir çaylak olmadığı için kontrol altında geniş odalara doğru yol aldılar.
Hapishanede iki tane etkinlik odası vardı. Mahkumlar , sosyal hizmet görevlilerinin yanına bırakılır hem psikolojik hem de sosyal destek sağlanırdı.
Gidang Hapishanesinde bahçe yoktu. Burası tsş duvarlarla örülü , kuşların çatılarına bile uğramadığı , içinde hayatını sürdüren insanların 'özgürlük' kelimesini açıklayamadığı bir yerdi.
Oh Sehun buraya geleli ,2 kişi kaçma girişiminde bulunmuş hepsinde başarısız olunmuştu.
Bu 2 kişiden birisi şimdi Sehun'un tam önünde gardiyanlardan kurtardığı bıçağını cebine koyan Jongindi, diğeri ise onun önünde duran Kyungsoo.
Sehun etraftaki gergin havayı tüm iliklerine kadar hissediyordu.
Saldırı yapacaklardı ve bunu etkinliğin tam ortasında yapmak en mantıklısıydı. Şok cihazlarının ve silahların en az seviyede olduğu yerdi o büyük iki salon.
Ama masum insanlarında en çok olduğu yer...
"Dae." Dedi Sehun büyük salona girmeden önce, arkasındaki adama "Dikkatli ol."
Büyük kapılar açıldı ve hapishanenin tüm diğer bölümlerine nazaran parlayan bir oda onları karşıladı.
Dae , Kyungsoo ve bir kaç takım salon1'e ; Sehun ve Jongin salon2'ye bırakıldılar.
Sehun'un da olduğu gibi tüm mahkumların gözünü alan bir ışık ve Moon Dah Ria'nın tüm ilgisini bir mıknatıs gibi kendine çeken Sehun.
Genç kadın elindeki dosyalarla , salonun bir ucunda; kapının önünde gözlerini kırpıştıran erkeği gördü.
Arkadaşı gelip açılmış ağzına tepki olarak çenesine vurduğunda yaptığının farkına vardı Dah Ria.
"Salyanı sil Dahlia." Arkadaşı Hyojin şakayla uyardığında gülümsedi ve 2 saatlik danışmanlık yapacağı mahkuma bakmak için sıraya dizildikleri yere yürüdü.
Yüzündeki gülümsemesi tüm dünyanın ama en çok bu hapishanenin sahip olduğu zifiri karanlığa karşın, istikbale doğru ışıldıyordu Dahrianın. Kendisine ve arkadaşlarına atılan bakışların çok farkındaydı. Sonuçta hepsi erkek değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CCTV | Sehun
FanfictionGözlerini az önce gardiyanlardan kaçırdığı anahtar sayesinde açtığı kelepçelerine kaydırdı Oh Sehun. Artık soru sırası Dahlia'daydı. "Sekiz yıldır hapishaneden çıkmadığını duydum. Nasıl onunla yolculuğa çıktın?" Sehun , genç kadına dikkatle baktı...