11

510 63 121
                                    

Medya: Kim Jong Dae
Müzik: Imagine Dragons - Believer

"Mark! Şu televizyonun sesini kapat artık!" Diye sinirle bağırdığında Dahlia, sesin kesilmesini beklese de olmadı.

Baş ağrısı dayanılmazdı, uykusuzdu fakat hala uyuyamıyordu. Her ağrısı çoğaldığında Marka kafayı takardı. Televizyon sesi olmasa da uyuyamıyacaktı zaten ama kontrol edilemez bir şekilde sinirleniyordu.

Saçma olduğunun kendi de farkındaydı , neden yaptığına kendi de anlam veremiyordu.

Belki de şimdiden anne rolüne bürünmüştü. Ya da hep bu rolü o oynuyordu.

Gözlerine güneş ışığının hücum etmesiyle , baş ağrısı artık şiddetli baş dönmesine dönüşmüştü. Çok geçmeden saniyeler içinde baş dönmesi , miğdesini etkiledi.

İçinde ki asitli sıvının boğazlarına doğru ilerlediğini farkettiğinde , elini ağzına siper ederek küçük dairede ki lavaboya koştu.

Kendi gürültüsünden Mark'ın ayak gürültülerini duymamıştı.

"Dün hiçbir şey yemedin! Hastalancağını biliyorsun neden bir şey yemiyorsun anlamıyorum!" Diyerek adeta kükrediğinde genç erkek, yüzünü yıkamaya koyulmuştu.

"Anlatacağım Mark şimdi üstüme gelme lütfen."

Havlu uzattı çocuk ablasına.

"Şu yüzünün haline bak. Canını ne sıkıyor bu kadar?"

Cevap vermeden yüzünü kurulayıp mutfağa yöneldi; yemek yapmak için.

Ama salonla birleşik küçük , karanlık mutfaklarına girdiğinde çoktan hazırlanıp masaya dizilmiş yemekleri gördü.

Gülümsemeden edememişti.

Yuvarlak masaya karşılıklı yerleştiklerinde , Mark'ın soru soran bakışlarını cevaplamak için nefes aldı.

Nasıl anlatacaktı, ne anlatacaktı ki?

"Dün-" birden kendi sözünü kendi kesti kadın.

"Yangın mı?" Dedi Dahlia, açık televizyondan gelen spikerin sesine karşın.

"Oh! Evet onu söyleyecektim. Sen Gidang hapishanesine gidiyordun değil mi?"

"Evet..." Dedi devamını duymak için içten içe çırpınırken.

"Yangın çıkmış işte orda."

Kardeşinin söyledikleriyle , sanki yer ayaklarının altından kaymaya başlamıştı. Bu berbat hisse rağmen hızla ayaklandı.

Ayaklanırken düşündüğü tek şey Sehun'un zarar görmüş olabileceğiydi. Fakat hızlı bir dönüş yaptı fikirleri ; ya Sehun kaçmak için bir yangın çıkardıysa.

Yeniden sandalyeye oturduğunda söylenmeye başladı.

"Kaçmak için oradaki tüm insanların hayatını tehlikeye mi attı yani?"

Mark anlamsız bakışlarını televizyona çevirdi.

"Abla..." Dedi hala bakışları televizyondayken, "kimsenin hayatı tehlikede değil."

"Hı?" Dedi Dahlia. Az önce yangın olduğunu duymamış mıydı?

"Herkes ölmüş." Dedi genç erkek.

"NE!"

"Herkes ölmüş. Gardiyanlar , mahkumlar... Hapishane kül olmuş. Bakasana." Çenesiyle küçük televizyonu işaret etti.

CCTV | SehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin