20

445 51 78
                                    

"Ne olmuş çocuğa?"

"Bu adam ne yapıyor?"

"Birisi polisi arasın. Öldürecek şimdi!"

...

Onlarca insanın dizilip kendisini izlediğini biliyordu. Yine oluyordu aynı şey. Kulakları artık sadece insanları duymaya başlamıştı.

Vücudu aldığı her darbede sızlıyordu. Yere yatmış ve cenin pozisyonunda seslerin kesilmesi için bekliyordu.

Etrafındaki kalabalıktan yükselen seslerin, babasının sesinin kesilmesini bekliyordu.

"Ben bunu senin için yapıyorum Sehun. Gerçek sevgiyi anlaman için."

Haklıydı. Üvey de olsa babaydı değil mi o? Belki de sevgi dediği şey buydu. Bazen her şey beklediğimiz gibi olmuyordu. Sevgi de beklediği gibi yumuşak ve sade değildi demek ki. Karmaşık ve acı vericiydi.

"Bayım! Delirdiniz mi siz! Daha kaç yaşında bu çocuk!" Fısıltıları aşıp tüm mahalleye ulaştı bir ses.

Sonra birden sırtına inen kemer durdu. Ses yaklaştı.

"Neden küçücük bir çocuğa böyle vuruyorsunuz?" Bir elin onu omzularından tutuğunu hissetti. Omzuna inen darbeler yüzünden öyle sızlıyordu ki bu kadın dokunduğunda.

Sonra bir kucağa çekildi. Yerde onun kucağında uzanıyordu ve kadın elleri ile her yerini kontrol ediyordu kendisinin. Gözleri bulanıktı ama kadının güzelliğini seçebilmişti. Dokunuşları yumuşak hissettiriyordu. Şefkat, adını henüz bilmediği bir duygu iken şimdi tüm kalbine yayılmıştı.

Hali yoktu. Bayılacak gibi hissediyordu ama yinede kendisine dokunan elleri ittirdi çelimsizce önce.

Sonra yavaşça ayağa kalktı. Minik dudaklarından bir inleme bile dökülmemişti, bunca rahatsızlığa rağmen. Kulakları çınladı bir an için ama tepki bile vermedi.

Kalktığı gibi eve doğru yürümeye başladı, yavaş yavaş. Herkes susmuş ve sessizce çocuğu izliyordu. İşte beklediği an buydu. Tüm seslerin kesildiği bu an.

Sonra ansızın gelen bir sesle kulaklarında tiz sesler yükseldi yine.

"Küçük! O eve gitmek zorunda değilsin!" birisinin yere düştüğünü gelen sesten anlamıştı. Arkasına döndü hızla.

Babası, kadını itmişti önce. Sonra orada gördüğü bir çocuğu da kolundan tutup kadına doğru itmişti.

"Al çocuğunu da git artık."

İttiği çocuk tuhaftı. Annesine değil uzaktan uzaktan Sehun'a ilişiyordu bakışları.

Göz göze geldiler. Sonra çocuk düştüğü yerden kalktı ve var gücü ile babasına bir tekme savurdu.

O sırada kadının da kalkıp "Baekhyun! N'apıyorsun!" Dediğini duymuştu son olarak.

Birden gözleri kararmış ve tüm karmaşaya uzun bir süre açmamıştı yeniden Sehun.

~~~

"Ne düşünüyorsun?" Dahlia ,Sehun'a biraz yaklaşarak sesini duyurmuştu.

Chanyeol'ün daveti üzerine çalıştığı kafeye gelmişler ve iyi hissettiren, yumuşak bir müziği dinlemeye başlamışlardı. Chanyeol güzel çalıyor ve söylüyordu.

CCTV | SehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin