15

468 53 59
                                    

Medya: Oh Sehun
Müzik: Exo- Been Trough

"Gidecek misin?" Dahlia hala Sehun'a dönmeden konuştu, yatakta öylece yatıyordu. Hiçbir hareketi yoktu.

Kadın bile farketmeden üstüne bir hüzün çökmüştü. Farketmese de sebebi belliydi ya.

İçini böyle sıkıştıran , kalbinden tüm vücuduna yayılan korkuydu.

Sehun'un gitmesi korkusu.

O olmadığında ne yapacağını bilmiyordu çünkü. Korkuyordu kendisinin sefalete düşmesinden değil kardeşinin düşmesinden korkuyordu.

Zaten zar zor geçinirken birlikte, şimdi tüm düzenleri bozulmuştu . Peşinde olup olmadığını bile bilmediği insanlar, tanıyıp tanmadığından bile emin olmadığı eski mahkumlar yüzünden Dahlia'yı korkutuyordu.

Ne yapacaktı?

Bu insanların onu bulup bulmayacağı belli değildi, Sehun gittiğinde gelirlerse Dahlia ne yapacaktı?

Bulsalar da ne soracaklardı Dahlia'ya? Tutuklanır mıydı? Öldürülür müydü? Ne olcaksa kabullenebilecek bir fedakarlık besliyordu genç kadın içinde.

Lakin ne olacaksa kendine; geride kalana bunun daha fazlası olacaktı, onu da biliyordu Dahlia. Geride bırakacağı tek insan Mark'tı.

Hep geride bırakılan olmanın acısı ve yalnızlığı onun bir parçası olmuşken şimdi bu acıyı kardeşine yerleştiremezdi.

Bu yüzden tutunuyordu Sehuna. Bir sorun çıktığında ondan korumasını istemeyecek veya beklemeyecekti. Tek isteği birileri Dahlia için geldiğinde ona sormalıydı 'şimdi ne yapmalıyım?'.

İçinde saf bir çocuk gibi beslediği hisler Sehun'un  parıl parıl parlayan yüzünden dolayı değildi, sert ve keskin hatlarından da değildi, güzel gözlerinden ,uyumlu dudaklarından, uzun boyundan da değildi.

Tutunacağını en başında hissetmesindendi.

Ne bencilce değil mi?

Birisine tutunmaya ihtiyacın olduğundan hisler beslemek , ne bencilce ama!

"Nereye gidebilirim ki. Şimdi düşünüyorum da senden gittiğimde de hiçbir yere varamayacağım zaten."

Sehun'un yüzüne hafif hafif değen ışık hüzmeleri vardı. Nerden geldiği kestirilemeyen ışık hüzmeleri gecenin en karanlık anına karşın Sehun'u bulmuş gibiydi. Sanki ışık her an onu arıyormuş gibiydi.

Dahlia bu cümlenin verdiği güvenle Sehun'a döndü. Nasıl gece 3'te bile böylesine aydınlık olabiliyordu?

"Baekhyun vardı."

"Baekhyun... Dönüp dolaşıp gideceğim yerin o olması tuhaf değil mi?" Yutkundu.

Bir an aklına gelen ayrıntı ile tebessüm etti. Güya dilsiz olan çocuk  , bu tuhaf kızla tanıştıktan sonra bülbül kesilmişti.

"Aslında tuhaf değil." Karşılık verme gereği duydu Dahlia. "Bizler sevgiden geldik, sevgiye döneceğiz. Sen de bunu Baekhyun'dan öğrendiğini söyledin, yeniden ona dönmemen daha tuhaf olmaz mıydı?"

"Haklısın..." Şaşırmıştı Sehun. Yaptığı ima o kadar hoşuna gitmişti ki. "Benim Baekhyun'a dönmem çok normal geldi şimdi kulağa ama peki onun bana dönmesi?"

Dahlia birden suskunlaştı. Buna verebilecek bir cevap aradı. Bir süre arasa da mantıklı bir cevap bulamadı.

Baekhyun iyi bir insan olduğundan mı? Hayır. Bu mantıklı değildi. İyi insanların da hakkıydı ailelerini öldürenlerden nefret etmek. İyi insanlar kötü birisine iyi davranmak zorunda değildi ki.

CCTV | SehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin