v

4.2K 273 204
                                    

Draco'nun kirpikleri, yüzüne ısrarla çarpan güneş ışığına rağmen açılmamak için direndi. Bilinci tam açılmamıştı, bu yüzden uyumaya devam etmesi işten bile olmayacaktı-

Perdeleri gürültüyle aralanırken huzursuz bir homurtu çıkarmadan edemedi, göz kapakları zorlukla aralandı. Gözleri ne olduğunu algılamak istercesine etrafta dolaştı. Perdeleri çeken Pansy'ydi, kolundaki çantaları yatağın yanına bırakırken "Hala uyuyor musun sen?" diye takılmadan edemedi kız. Sonra gerçekten içten bir tebessüm etti. "Uyuduğunu görmek güzel."

"Öyleydi, birileri perdeleri maksimum gürültüyle açana kadar." Doğrulmaya çalıştı. Göğüs kafesinin üstündeki ağırlık yok olmuş gibiydi, ayrıca bütün o yarıklar bir gecede nasıl tamamen iyileşebilirdi anlamamıştı.

Pansy göz devirdi. "Üzgünüm ama gitmem gereken dersler var." dedi iğneleyerek. Çocuğun gözleri ilk kez duvardaki saati buldu, arkadaşı haklıydı. Yaralanmak için yanlış bir saat seçmişti.

"Teşekkürler." dedi pürüzlü bir sesle. "Burada olduğumu nereden duydun?"

"Snape." Kız çocuğun yatağının yanındaki sandalyeye basitçe oturdu. "Yardıma ihtiyacın olabileceğini ima etti." Eliyle çocuğu gösterip sırıttı. "Eh, haksız sayılmaz."

"Rüya görmedim." Draco kolundaki sargıyı tamamen çekerken anlık bir bakış attı Pansy'ye ve kolundaki tamamen iyileşmiş yarığın olması gereken yere dokundu. Dün sabahtan hiçbir farkı yoktu. Konuyu değiştirmeye çalışmıyordu, sadece bu konuyla ilgili kafasına yanlış gelen bir şeyler vardı. Yanlış bir şeyler vardı. "Normal bir rüya bile görmedim. Hiçbir şey."

"Acıdan bilincin kapanmış olabilir mi?" diye önerdi Pansy. Aklına hiçbir şey gelmiyordu, Draco'nun başına gelene kadar böyle bir şeyin olabileceğini bile bilmiyordu. Hem zaten kimsenin de bildiği yoktu, herkes ısrarla imkansız deyip duruyordu.

Ama imkansız diye bir şey olsaydı eğer arkadaşının göz altları bu durumda olmazdı, asla asla dememek lazımdı.

"Sanmıyorum, gece yarısı uyandım bir kere." dedi Draco düşünceli bir sesle. "Garip bir çığlık gibi bir sese uyandım, sanırım bir kuştu."

"Hep bir deliyle arkadaş olmak istemişimdir." diyerek kıkırdadı Pansy. Draco ona dik dik baktı, dudağının kenarı kıvrılmıştı.

"Kuştu diyorum."

"Kuşlar çığlık atmazlar, Draco." Pansy hala gülmeden edemiyordu.

"Çığlık demedim, çığlık gibiydi dedim."

"Taklit etsene."

Ve Draco'nun yüzünde beliren ifadeyle kız kahkahalara boğuldu.

*

"Yaşıyormuş işte." diye homurdandı Harry kapıdan giren Malfoy ve Parkinson'a bakarken, Ron'un ve Hermione'nin bakışları da oraya döndü. Ron "Tüh.." dedi önüne dönerken. "Kırılan 50 puana değseydi.."

"Ron." diye uyardı Hermione arkadaşına alttan bir bakış atarak. Bakışlarını sadece çekmek zorunda kaldığı için çekti. Doğru olanın ne olduğunu bilmiyordu ama onunla konuşması gerekeceğini biliyordu, o yüzden şimdi çocuğun hareketlerini gözlemlemek istiyordu. Aslında Harry onun yerine seve seve yapardı, eğer bilseydi. Onlara söylemeli miydi bilmiyordu, böyle bir şeyi Harry ve Ron'dan saklamak içine hiç sinmiyordu. Yıllardır birliktelerdi, ölümden birlikte kurtulmuşlardı, birlikte yaşamışlardı, Hermione için onlar hep onlar en özel olanlar olarak kalacaktı.

Aksi şuydu ki onlara söylemek fikri de içine sinmiyordu.

Bu zamanı gelinceye kadar saklaması gereken bir sırmış gibi geliyordu kıza.

never say never | dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin