xiv

2.9K 205 100
                                    

"Bazen tam bir kabus oluyorsun Ronald Weasley, biliyor muydun?" diye fısıldadı Hermione kızgınca. "Çeneni sadece iki saniye kapalı tutabilseydin hayatımda yaptığım en aptalca konuşmalardan birine hiç dahil olmamış olabilirdim." Neredeyse ikinci bir ortak salon haline gelen İhtiyaç Odası'ndalardı ve büyüyü denerken Hermione ve Ron bir yandan da fısıltıyla kavga ediyorlardı.

"Bu kadar. Benden bu kadar." Gözü sürekli tartışan Ron ve Hermione'ye kayan Pansy –bu konuda ne yazık ki yalnız değildi– sonunda pes ederek asasını indirdi. "Başkası denesin." Denediğinden bile emin değildi çünkü huzursuz hissediyordu ve fısıltılar da işini hiç kolaylaştırmıyordu. Büyüyü düşünmesi gerekirken bile yapmak istediği tek şey sesini yükselterek "Merlin aşkına çenenizi kapatın artık." demek olmuştu.

"Sormayabilirdin." diye homurdandı Ron sonunda Hermione'ye suratına bile bakmadan, Pansy'nin sesinden sonra o yöne doğru dönmüştü ve kızın boşalttığı yere geçerek asasını kaldırdı. Kendinden tamamen umutsuzdu, muhtemelen başaracak son kişi olabilirdi. "Yeniden bir satranç tahtasının üstünde olmayı tercih ederdim." diye mırıldandı memnuniyetsizce.

"Büyücü satrancıyla ilgileniyor musun?" diye sordu Draco kaşlarını çatarak. Hermione bir an onun Ron'la alay edeceğini sandı, söyleyeceği alaylı cümleleri ve karşılık olarak söylenmesi gereken cevap cümlelerini kafasında kurmaya başladığı sırada gerçekten beklenmeyecek bir şey oldu; Ron'un belli belirsiz başıyla onaylamasından sonra –daha çok dolaba odaklanmış görünüyordu– Draco "Bir ara sana meydan okumalıyım." dedi.

Ağzından plansız ve kaba bir "Ha?" çıkmasına engel olamadı, verdiği tepkinin saçmalığını sonradan fark etse de artık yapacak hiçbir şey yoktu. Ron'un arkaya doğru garip bir bakış attığını göz ucuyla gördü, Draco'ysa Hermione'ye doğru bakıp başını iki yana sallamıştı bu sırada. "Uzaydan gelmişim gibi bakmayı bırak, Granger. Normal insanların yaptığı aktiviteleri de yapabiliyorum."

Hermione onun haklı olduğunu fark etti; ne de olsa bundan önce de bir hayatı vardı –bundan sonra da olacağını umdu. Hermione Draco'yu sadece bu odanın duvarları içinde görüyor olabilirdi ama bu, Draco'nun hayatının buradan ibaret olduğunu anlamına gelmezdi. Şaşkınlığının sebebi de bunu keşfetmesi değildi, Draco'nun söylediğinin aksine bunu düşünmemişti. Sonuçta onu tanımıyordu –bu ilk kez bulunduğu durumda kızı biraz rahatsız etti ve neyin içine düştüğünü sorgulamasına sebep oldu– ama şaşkınlığının sebebi Ron'a sunduğu teklif ve bunu yaptığı yoldu. Alayla karışık laf atarak meydan okumamıştı, burun kıvırmamıştı, sanki bir arkadaşıyla konuşuyormuş gibi basitçe söyleyip geçmişti. Hermione'nin kafasının içinde saniyeler içinde bütün bu düşünceler birbirine bağlandı ve sonunda tüm bu neredeyse arkadaşça söylemek seviyesinin hoşuna gittiğini fark etti.

"Sadece–" doğaçlama konuşmaya karar verip ağzını açtı çünkü hiçbir şey söylemese bu çok garip bir hal alacaktı. Korumak gereken bir çizgi olduğunu düşünüyordu ve başında da böyle söylemişti, arkadaş olmak zorunda değillerdi, sadece birlikte çalışmayı öğrenseler yeterdi. Şimdiyse çizginin yerini pek kestiremiyordu ve bu rahatsız ediciydi. Bileğinde hala Pansy'nin o zaman verdiği toka vardı, kim bilir üstünden kaç hafta geçmişti ama Hermione böyle detaylara hiç dikkat etmezdi. Draco'nun bahsettiği satranç tahtası da koltukların yanında kendi kendini oluşturmuştu, İhtiyaç Odası'nda aklından geçirmesi yeterdi sonuçta ve sahi, çizgi tam olarak neresiydi?

Sözü Draco ve Harry'nin ağzından çıkan eş zamanlı acı dolu iniltiler yüzünden kesildi, hepsinin tüm dikkati ikisine dönerken Ron'un da dolabın büyüsüyle olan bağı kopmuştu. Hermione Draco'nun sağ eliyle sol kolunun iç kısmını sanki acıyı yatıştırırmış gibi sımsıkı kavradığını fark etti, Harry'ninkiyse yara iziydi, elini alnına bastırmıştı ve yüzü sıkıntıyla buruşmuştu. Soru sormaya gerek yoktu, hepsi ne olduğunu anlamıştı zaten. Harry tutunma ihtiyacıyla geriye doğru adımlarken garip bir şey daha oldu; ona en yakın kişi Pansy'ydi ve kız tereddütte bulunmadan Harry'nin kolunun altına girip onu koltuğa yönlendirdi.

never say never | dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin