"JAMIE!"
"Bağırmayı kes Black!"
"Hah! JAMES POTTER! DERHAL UYAN!" Jamie kulağına gelen seslere aldırmadan uykusuna devam etti. Uzun zamandır bu kadar gerçekçi bir rüya görmemişti. Sesler gerçek gibiydi.
"Sana evimde bağırmamanı söyledim BLACK!"
"Bende sana umurumda olmadığını söyledim SNAPE!" Sirius, Snape'in cevabını beklemeden yanından geçti ve büyük bir zevkle adamı sinir edecek bir şekilde konuşmaya başladı.
"Jamie Potter, vaftiz baban sana sürpriz yapıyor ve sen hala uyuyorsun! " Sesler gittikçe yaklaşırken, yavaş yavaş ayılmaya başlayan zihninde, bu sesleri anlamlandırmaya çalışıyordu genç çocuk. Vaftiz Babam mı? Neden gelsin ki? O görevdeydi burada olmasına imkân yok ve ben rüyadayken nasıl bu kadar canlı düşünebiliyorum? Yoksa astral seyahat mi yapıyorum?
Kapının çarpılma sesiyle refleks olarak asasına atılıp ayağa fırladı genç çocuk. Karşısındakinin kim olduğuna aldırmadan asasını ona doğrultmuş bekliyordu. Sirius ise hem kahkaha atıyor hem de Jamie'yi alkışlıyordu.
"Aferin, çevikliğin hala aynı duruyor. Ama şu saçlarını kesmelisin. Gözlerini örtüyor neredeyse"
"Sirius!" Genç çocuk atılıp vaftiz babasına sarıldı. Uzun zamandır bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Dumbledore öldüğünden beri hayatı, etrafı ruh emicilerle kaplı gibiydi. Mutlu hiçbir anısı yoktu. Snape'le yaşarken eğlenmeyi beklemiyordu zaten ama bu kadar boş kalmayı da beklemiyordu. Snape'in haftalarca gelmediği oluyordu. Evde tamamen yalnız kalıyordu. Burada evcinleride yoktu. Bu yüzden zamanının çoğunu kitap okuyarak, iksir yaparak geçirmişti. Artık yavaş yavaş bunalmaya başlamıştı. Dışarıda düello pratikleri yapmak ya da uçmak istiyordu. Uçmak ona huzur veriyordu. Ama aylardır bunların hiçbirini yapamamıştı. Şimdi ise Sirius gelmişti. Bugün, 1 Eylülde ve Snape okula gidince ikisi tamamen baş başa kalacaklardı. Yazın tüm can sıkkınlığını Sirius'la atacaktı.
"Biliyorsun kızlar senin gibi asi gözüken erkeklerden hoşlanırmış bu yüzden uzatıyorum."
"Ahh sonunda vaftiz babanın moda tarzından etkilenmeye başladın. Önceden de söylediğim gibi saç uzatmada sınır vardır. Benim gibi uzatırsan seksi, Snape gibi uzatırsan sadece yağlı bir kafa olursun. Bu yüzdende ne yapmıyormuşuz Snape gibi uzatmıyormuşuz." Sirius sinsi sinsi sırıtırken, James de elinde olmadan kıkırdadı. İkisinin atışması her zaman komiğine gidiyordu. Snape ağzını açmış cevap vermek üzereyken, James söze atılıp adamı susturdu. Hem de konuyu değiştirmiş oluyordu.
"Seni görevde zannediyordum. Birine yakalanabilirdin!" Gözleri her ne kadar mutluluktan parlasa da, kalbi endişeden ölüyordu. Sirius ise babacan bir tavırla sırtını sıvazlayarak, her şey yolunda mesajını veriyordu.
"Ben, bir buçuk yıldır ölü olan ve kimseye yakalanmamış adam, birine mi yakalanacaktım?" Deminki laf sokamamasının acısını şimdi çıkartmaya çalışırcasına;
"Potter senin gizlenme beceriksizliğini söyledi Black ve haklı. Buraya gelerek ne kadar büyük bir planı bozduğunun farkında mısın?" diye söylendi Snape.
"Sana soran olmadı Snape ve bir buçuk yıldır ölü olup ortaya çıkmayan, kimsenin daha yaşadığını fark etmeyen sen değilsin. Tabi bana sorarsan keşke sen olsaydın. Senden kurtulmuş olurduk."
"Ahh tabi o kadar beceriklisin ki tam tamına üç kez yakalanıyordun. Neden? Çünkü Bay Black ona yolladığımız biçim değiştirme iksirlerini dikkatli içmediği için. Eğer elimde fazladan biçim değiştirme iksiri olmasa ve sana yollayamasam ne yapacaktın? Yine o meşhur köpekçiğini mi olacaktın? Etrafta beni kimse fark etmiyor hav hav hav diye dolaşır, Lucius ve ölüm yiyenlerin seni fark etmemesini beklerdin değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Çocuk
FanfictionYeni eğitim yılına başlarken, yıllardır gizlenen bir sır ortaya çıkar. Harry'nin bile haberi olmadığı ikizi yıllar sonra özellikle de Voldemort Hogwarts'a saldırdıktan bir yıl sonra Hogwarts'da karşısındadır. Bunca yıl saklanan çocuk şimdi neden ort...