James, hiçbir tepki vermeden gelecek cevabı beklemeye başladı. Sorusunu öyle bir sormuştu ki onun bilip bilmediğini anlaması imkânsızdı. Bilerek biliyormuş gibi de davranmadı. Çünkü eğer bildiğini ortaya koysaydı, Snape'le olan ilişkisi ortaya çıkacaktı. Şimdilik bu, gizli kalması gereken bir durumdu.
"Gelin şöyle!" Sirius, giriş kapısından biraz uzağa ilerleyip oturdu. Kimsenin onları duymasını istemiyordu. Diğerleri de onu takip edip oturduklarında, hazır olduğunu belli edercesine;
"Şimdi ne merak ediyorsanız sorun." Diye açıkladı. İçlerinde en hızlı davranan Harry oldu.
"Nasıl?"
"Nasıl mı? Biliyorsun Harry, hepimiz aynı dönemdeydik. Anneni görüp sevmiş olmalı." James öyle olmadığını bilse de hiçbir şey söylemedi. Annesiyle Snape'in çocukluktan tanıştıklarını biliyordu.
"O zaman annem onu seçmedi diye biz..."
"Harry!" Sirius ciddi misin dercesine bakıyordu. İstemeye istemeye açıklamaya başladı.
"Bak Snape'i zerre sevmem ama Snape bile olsa sevdiği kadın onu seçmedi diye ondan ve onun çocuklarından nefret etmez. Sen şimdi Malfoy'la nasılsan bizde Snape ile öyleydik. Ama Snape'den daha iyi daha popülerdik. O bir şey yapmaya kalksa, biz daha iyisini yaparak karşılık verirdik. Yani, ne yaparsa yapsın hep eziliyordu ki bu durum ara ara Lily tarafından da görülüyordu. Emin ol kimse sevdiği kadının karşısında ezik gözükmek istemez. İşte bu yüzden nefret ediyor. Tıpkı babanıza benzediğiniz ve onu ezdiğimiz zamanları hatırlattığınız için. Şimdi de onun başını belaya soktuğunuzu biliyorum. Bundan nefret ediyor. Onu Sümsükus gibi gösterdiğinizden ya da eskiden gösterdiğimizden."
"Peki, hala seviyor mu?"
"Tabi ki de!"
"Hayır." James şaşkınlıkla hayır diyen Sirius'a baktı. Aynı anda tamamıyla söylediğinin tezadını söylemişti.
"Hayır mı? Yapma Sirius, hala bizi koruyor. Bunun tek bir..."
"Snape'in Yoldaşlıkta olduğunu biliyor musun?" James suçlulukla kafasını evet anlamında salladı. Az kalsın daha çok şeyi kaçıracaktı. Bakışları önce Sirius sonra da Hermione ile karşılaştı. İkisi de Snape'e dair bildikleri şeyi Harry'ye söylememişlerdi.
"Ona güveniyorsun yani?"
"Dumbledore güveniyordu. O güveniyorsa bende güveniyorum." Harry anladım dercesine kafasını salladı. Sirius, Snape'e olan güven konusunun bitmesiyle, James'in demin sorduğu soruyu cevapladı.
"Snape, her ne kadar Lily'ye âşık olsa da ikisinin arasında James'in bile anlamlandıramadığı bir arkadaşlık vardı. Ayrıca..." Sus pus olup, karşısındaki üçlüye doğru eğildi. Fısıldayarak;
"Bakın bunu benden duyduğunuzu çaktırmayın ama Lily'den sonra Snape'in bir Muggle'la ilişkisi olmuş."
"NE?" James gelen cevabın etkisiyle o kadar sesli bağırmıştı ki karşısındaki dörtlü şaşkınca ona baktı.
"Nereden biliyorsun bunu?" Dikkatleri üzerlerine çekmemek için eski sakin ses tonuyla sordu. Demek Snape'in zihninde görmediği şeyler vardı. Snape'in çok iyi koruduğu...
"Sizin üçüncü yılınızda... Yılbaşına doğruydu. Biçim değiştirmiş bir şekilde bir meyhaneye girdim. Snape, tamamıyla zil zurna sarhoş bir şekilde masalardan birinde oturuyordu. Şimdiye kadar onu hiç böyle görmemiştim. Lily'nin ölümünde bile bu kadar içip bitap düşecek bir hale gelmemişti. Yanına gidip oturdum. Hafifçe kafasını kaldırıp, beni görmeye çalıştı. Kimim diye anlamaya çalışıyordu ama daha önce hiç görmediği birine büründüğümden beni tanıyamadı. Zaten o kadar sarhoşlukla beni net bile görmüyordu ya. Her neyse, yanına oturduktan sonra beni tanıyamayınca;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Çocuk
FanficYeni eğitim yılına başlarken, yıllardır gizlenen bir sır ortaya çıkar. Harry'nin bile haberi olmadığı ikizi yıllar sonra özellikle de Voldemort Hogwarts'a saldırdıktan bir yıl sonra Hogwarts'da karşısındadır. Bunca yıl saklanan çocuk şimdi neden ort...