16. Bölüm: İtiraf

162 24 0
                                    

Evetttt yeni bir bölümle merhaba herkese :) Yeni bölümleri yazdıkça ben çok eğleniyorum umarım sizlerde okudukça hem beğenir hem de eğlenirsiniz. :)   İyi okumalar ve iyi bayramlarrr 

----------

Üç süpürgeden, gözlerinden ateşler saçarak fırladı James. Sanki gözlerinden fırlayan ateşler, yerlerdeki karları eritiyordu. İki kelimede tuş etmişti onu Ginny. Gerçekten cümleleri onu bu kadar ele veriyor muydu? Gerçekten cümleleriyle birinden hoşlandığı bu kadar belli oluyor muydu? Acaba Hermione olduğunu da anlamış mıydı?

"Aptal!" diye hırladı kendine sağ eliyle kafasına vurarak. Çevresinden geçen birkaç kişi ona baktı deli misin dercesine. Onların o bakışlarına sinirli gözlerle karşılık verdi. Birisi laf etse kavga edebilirdi. Çünkü kendisini savunmasız bırakmıştı. Kendisini ele vermişti.

"James!" Kardeşinin sesiyle ona döndü.

"Ginny'ye bu kadar kızacağını bilmiyordum. Seni kızdırmak istemedi." James anladım dercesine kafasını salladı. Harry gerçekten de üzgün gözüküyordu.

"Hayır, Harry." Dedi hem kardeşinin içini rahatlatır hem de gerçeği bir kez daha ortaya dökerken.

"Ben ona kızmadım. Sadece, şimdiye kadar her şey kontrolüm altındaydı. Ama ne zaman buraya geldim, hiçbir şey kontrol ettiğim gibi gitmemeye başladı. Yapmamam gereken şeyleri yapıyorum. Lüksüm olmayan şeyleri yapıyorum." Harry içten bir şekilde güldü. Sanki büyük kardeşmiş gibi eliyle onun omzunu sıvazladı.

"Ginny doğruyu söylüyormuş. Gerçekten, sende benim gibi erteliyorsun." Elinde olmadan James'de gülümsedi.

"Öyle mi diyorsun?" Harry evet dercesine başını salladı.

"Ve gerçekten birinden hoşlanıyorsun değil mi?" James elinde olmadan tekrar gülümsedi. Kafasını mahcup mahcup salladı. Birazcık gözlerini de kaçırmış olabilirdi.

"Kim peki? Tanıdığımız birisi mi?" Kardeşine baktı usulca. Söylese Harry'nin nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Söylemese ona güvenmediğini düşünecekti. Eliyle gergin bir şekilde saçlarını karıştırdı. Ardından bakışlarını ayaklarına odaklayıp fısıldadı.

"Hermione."

"Ne?" Harry'nin sesinin yüksek çıkmasıyla bir an endişelendi. Duyduğu cevaptan memnun kalmamıştı. Onu Hermione'ye layık görmüyordu. Endişeyle bakışlarını kaldırdı ama Harry ona anlamamış şekilde bakıyordu. Demin içine oturan ejderha bir anda kalkmış gibi hissetti. Harry anlamadığı için öyle söylemiş olmalıydı. Tekrar fısıldadı.

"Hermione"

"Çok sessiz söylüyorsun James! Hiçbir şey anlamıyorum." Ben söylüyorum ama sen anlamıyorsun dercesine baktı.

"Hermione! Hermione diyorum!"

"Ne?"

"Herm..." Harry tekrar öyle bir "Ne?" demişti ki James onun tekrar anlamadığını sanmıştı. Ama Harry, karşısında gözleri pörtlemiş bir halde, tamamıyla şaşkın duruyordu. Demin ki kuşku verici sorular tekrar zihnine yerleşti. Acaba memnun kalmamış mıydı? Zihnindeki sorunun cevabını çok geçmeden aldı. Harry gülümseyerek sıkı bir şekilde sarıldı. Sırtını deli gibi patpatlıyordu.

"Ahh, bir an sevmediğimiz başka birini söyleyeceksin diye korkmuştum." James elinde olmadan şaşkın bir şekilde baktı.

"Kızmadın mı yani?"

"Kızmak mı? Delirdin mi? Hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Ne sana Hermione kadar iyi birisini bulabiliriz ne de Hermione'ye senin kadar iyi birisini." James, uzun zamandır hiç olmadığı kadar mutlu bir şekilde kardeşine gülümsedi. İçine koskocaman bir su serpilmişti. Rahatlamıştı. En büyük korkusuydu Harry'nin bunu istemeyecek olması. Düşüncelerinden, Üç süpürgenin kapısından gelen çınlamayla sıyrıldı. Hermione, Ron ve Ginny onlara doğru geliyorlardı.

Bilinmeyen ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin