Herkese Merhaba :) Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Beni sorarsanız sanırım çoook yorgunum 😅 İş arayan bir bireyden çalışan bir bireye geçiş yaptım bu yüzden bu sürece alışmaya çalışıyorum. Hani televizyonda çocuklar için uyku vakti yazısı çıkıyor ya. İşte o beni de hedefliyor. 😅 Şimdide "Aaaa! Bugün ayın 29'u yeni bölümü atmam lazım." diyerek kendimi sürüye sürüye bilgisayarımı açtım ve yeni bölümü gönderiyorum.
Şimdiden hepinize musmutlu yıllar diliyorum. 2022 hepinize güzellikler getirsin. Dileklerinizin, arzularınızın gerçekleşeceği bir yıl olsun ve en önemlisi herkese sağlık, herkesin kalbine sevgi getirecek bir yıl olsun.
Not: Yeni bölüm için bir yıl beklemek zorunda kalacağınız için özür dilerim. 🤪 Seneye görüşürüz... 😆
21.Bölüm:
"Kızı mı varmış?" James kendisine lanet okurken bakışlarını kaçırdı. Sirius, Snape'in çocuğunun cinsiyetini söylememişti. Hermione'nin bağlantı kurup, olayı çözmemesi için dua etmekten başka hiçbir çaresi yoktu. Dikkatle Hermione'ye baktı.
"Evet. Ama lütfen başka kimse bilmesin Hermione! Lütfen!" Hermione hiçbir şey söylemeden pür dikkat ona baktı. Çok ciddi gözüküyordu. James gözlerini bir saniye bile kaçırmamasına rağmen kalbinin deli gibi atmasına engel olamıyordu. Hermione öyle bir bakıyordu ki bu gerçeği diğerlerine söyleyeceğine neredeyse emindi James. Ardından Hermione gülümseyip kafasını salladı.
"Tamam." James, öyle derin bir verdi ki Hogsmeade'den bile nefesinin sesi duyulabilirdi. Üzerine çöken ağırlık kalkmıştı. Bu rahatlıkla koltuğa bile atabilirdi kendisini. Gülümsedi. Hem de kocaman bir sırıtmayla.
"Ama bir şartım var." James'in suratındaki sırıtma bir anda gitti. Böyle başlayan cümleleri hiç sevmezdi. Çünkü şartları hiçbir zaman sevmezdi.
"Kızına gitmesini sağla."
"Efendim?" diye sordu James şaşkın bir şekilde.
"Profesör Snape, çok geç olmadan kızına gitsin." James ne diyeceğini bilemedi. Acaba anlamış mıydı da böyle bir şey söylüyordu?
"Neden?"
"Çünkü..." Hermione gergin bir şekilde etrafı inceledi. Ardından gergin bakışlarını ona dikti.
"En azından birimiz babasına kavuşmuş olur." James ne diyeceğini ya da ne yapacağını bilemedi. Çaresiz bir duruma düşmüştü.
"O kızı tanımıyorsun bile ve Snape'in onu bulmasını mı istiyorsun?" Hermione evet dercesine kafasını salladı.
"Tanımıyorum ama neler hissedebileceğini çok iyi anlıyorum. Onunda ne olursa olsun babasını görmek istediğine eminim. Babasını tanımak istediğine eminim James." James, nefesi kesilmiş bir şekilde baktı. Sadece birkaç kelimesiyle bile James'i bu kadar etkilemeyi nasıl başarabiliyordu? Şuan ona sarılıp, baban Snape diyebilmeyi oysa öyle çok isterdi ki. Bakışlarını Hermione'den kaçırdı. Yoksa dayanamayıp her şeyi açığa çıkarabilirdi. Çünkü konu Hermione olduğunda, tüm bariyerleri yıkılıyordu.
"Söz mü?" Kız buruk bir şekilde gülümsüyordu ama James bu gülümsemenin içten olduğunu biliyordu. Tamam dercesine kafasını salladı. Başka verebileceği cevapta yoktu zaten. Çünkü Snape'i bu konuda ikna etmek imkânsıza yakındı. Bunu dün akşam anlamıştı.
"Bu arada..." dedi saçlarını karıştırıp hem de konuyu değiştirmeye çalışırken.
"Sen buraya neden gelmiştin? Aslında beni nasıl bulabildin?" Hermione doğru ya dercesine parmaklarını şaklattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Çocuk
FanfictionYeni eğitim yılına başlarken, yıllardır gizlenen bir sır ortaya çıkar. Harry'nin bile haberi olmadığı ikizi yıllar sonra özellikle de Voldemort Hogwarts'a saldırdıktan bir yıl sonra Hogwarts'da karşısındadır. Bunca yıl saklanan çocuk şimdi neden ort...