26.Bölüm: Hayatı Akışında Yaşamak

115 16 4
                                    

Merhabaaa :) Yeni bölümle karşınızdayım. Bu bölüm için başlık ne olsun düşündüm düşündüm ve sonunda bunu buldum.  Aslında daha kısa başlıkları daha çok seviyorum ama son zamanlarda kendimin de ve bu bölümünde aslında içeriğinde gelişen ani şeylerden dolayı böyle bir başlık koydum. Çünkü biz plan yaparız ve bu planlarımız sık sık bozulur.  Bakınız tatil hazırlığı yaparken covid olup, tatilini raporlu halde odasında geçiren ben. Bu yüzden hayatı her zaman akışında yaşayalım ve bu akışta yaşayacaklarımız gönlümüzce olsun. İyi okumalarrrr  😊❤

26.Bölüm: Hayatı Akışında Yaşamak

"Göğsümün ortasında." Harry farkında bile olmadan herkesin ona yaptığı gibi kardeşinin yara izini incelemek için göğsüne yaklaştı. James utançla başını çevirirken Hermione ile göz göze geldi ve derhal elini tişörtünün yakasından çekip yara izini kapattı. Bakışlarını hızla Hermione'den kaçırıp;

"Her neyse." Dedi ve açıklamasına devam etti.

"O süreçten sonra Dumbledore'un evinde büyütüldüm. Sadece ev cinleri vardı. Beni Voldemort'a karşı eğitmeye başladı. İlk başlarda benimde senden haberim yoktu. Seni öğrendikten sonra ise gelmek ve seni bulmak istedim ama Dumbledore izin vermedi. Hogwarts'a gelmek yanında olmak istedim ona da izin vermedi. Beklemek ve kendimi eğitmek dışında hiçbir seçeneğim yoktu. Tek avuntum bir gün tanışacağımızdı. Fakat tanışmamızın Dumbledore öldükten sonra ve tüm okulun önünde olacağını hiçbir zaman düşünmemiştim. Hep özel olarak tanışacağımızı, tanıştırılacağımızı düşünüyordum." Harry başını ellerinin arasına alıp derin bir nefes aldı. Ron'da Hermione'de sessiz bir şekilde ona bakıyordu.

"Bana senin varlığından hiçbir zaman bahsetmedi çünkü Voldemort ile aramızdaki bağı görmeye başlamıştı. Voldemort'un zihnimi aynı Sirius'ta yaptığı gibi kullanabileceğini ve senden haberi olursa tüm planının ters gideceğini bildiği için bana senden hiçbir zaman bahsetmedi."

"Büyük ihtimalle." Bir süre hiç kimse bir şey söylemedi. James sessiz büyü ile odadaki sandalyeyi yanına çağırıp oturdu. Ardından derin bir nefes alıp;

"Harry..."diye kardeşine seslendi. Harry bir kaşı havada merakla James'e baktı.

"Özür dilerim." Dedi James usulca. Gözünde biriken yaşların farkındaydı ama buna engel olması gerekiyordu.

"Gerçekten özür dilerim. Benim yaşamam gereken her şeyi benim yüzümden yaşadın." James mahcup bir şekilde bakışlarını kaçırdı.

"Olması gereken en iyi seçenek buydu ve Dumbledore onu yaptı. Eğer Voldemort'un sonunu istiyorsak aynı şeyi yapması gerekecek olsaydı bile ben Dumbledore'a aynısını yapmasını söylerdim. Bu yüzden kendini suçlu hissetme, geçmişe takılma. Bizim odaklanmamız gereken şey hortkulukları nasıl yok edip, Voldemort'a son vereceğimiz." James gururla kardeşine baktı.

"Sanırım bu sefer anlatma sırası bende." Dedi Harry gülümseyerek ve ardından geçen sene yaşadığı her şeyi anlatmaya başladı. Dumbledore ile gittikleri yeri döndüğünde yaşadıklarını ve kayıp madalyonu. Hortkuluklarla ilgili bildiği her şeyi anlattı.

"Yani sonuç olarak madalyon hiç tahmin etmeyeceğimiz birisinde. Elimizde büyük ihtimalle kişinin baş harflerinin olduğu bir mektup var. Tabi eğer mahlas kullanmadıysa. Madalyonu alan kişi yok etmişte olabilir, bunda başarılı olamamışta olabilir." James aynı birkaç dakika önce Harry'nin yaptığı gibi başını ellerinin arasına alıp birkaç saniye zihnini toparlamaya çalıştı. Gözlerini kapatıp düşündü.

"Açıkçası madalyonu çalan kişinin şuan hala Voldemort ile olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Voldemort'un toplantılarında Ölüm Yiyenlerinin zihinlerine baktığını biliyorum. Anca çok iyi bir zihinbendar bu konuda başarılı olabilir ki iç..." Fakat James bir anda cümlesini yarıda kesti. Snape'in başarılı bir zihinbendar olduğunu vurgulamaktan vazgeçti.

Bilinmeyen ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin