Yazması heyecanlı olan bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz :) He türlü yorumunuzu düşüncenizi merakla bekliyorum hikayeyle ilgili. :) İyi okumalar :) ❤
------------------------------------
"Hermione'nin kızın olduğunu itiraf et, Severus!" James ne kadar yumuşak söylemiş olursa olsun, Snape bir anda elindeki bardağı yere fırlattı. James bardak parçacıklarından kaçınmak için geriye sıçradı. Şaşkınlıkla Snape'e baktı. Böyle bir şey yapacağını, bu kadar zıvanadan çıkacağını tahmin etmemişti. Snape'in gözlerinden ateş fışkırıyordu.
"SAKIN BUNU BİR DAHA ANMA!" diye haykırdı. Sinirden elleri titriyordu.
"Neden? Hak etmiyorum zırvalarını mı yapacaksın?" Sesini Snape gibi sertleştirip devam etti.
"Sevdiği kadının, kendi çocuğunun bile yanında olamayan bir adam, kimsenin yanında olamaz. İşte, bu yüzden bayım, yanında oturulmayı bile hak etmiyorum, zırvasından mı atacaksın yoksa yine?" diye sordu.
"Sen? Nasıl?" Snape hem bir o kadar şaşkın, hem de bir o kadar sinirli bir şekilde bakıyordu. James, söyledikleriyle onu şaşırttığını biliyordu.
"Sarhoşken bir gün Sirius'a..." Fakat James'in cümlesini bitirmesine gerek kalmadan, Snape kapıya doğru atıldı. Sirius'un adını duyması bile yetmişti.
"Protego!" James asasıyla, Snape daha kapıya ulaşamadan kalkan büyüsü yarattı. Snape'in kapıya ulaşmasını engelliyordu. Snape kafasını hızla ona çevirdi. James, Snape'in gözlerinde gördüğü öfkeyle şaşkına döndü. Onu ilk defa böyle görüyordu. Deminde sinirliydi ama şimdi öfkeden delirmiş gibiydi.
"James bırak!" James hayır dercesine kafasını salladı.
"GİDİP ONU ÖLDÜRECEĞİM!" diye haykırdı Snape içinde biriken öfkeyle. Tüm gücüyle kalkandan geçmeye çalıştı ama nafileydi. Sessiz büyü kullanıp büyüyü kıramayacağının da farkındaydı. Bu yüzden gözleriyle harıl harıl etrafı taradı. Asasını arıyordu. Ama James ondan bir adım öndeydi. Her ihtimale karşı asasını önceden almıştı. Elinde tuttuğu öteki asayı adamın gözüne sokarcasına salladı. Snape bir şey söyleyecek gibi oldu ama demedi. Tüm odağını kalkana verip tekrardan geçmeye çalıştı. Ama nafileydi. Yine de pes etmedi. Birçok sefer daha kalkanı yok etmeyi, ondan kurtulup geçmeye çalıştı. Tüm girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. En sonunda enerjisi tükendiği zaman, kendisini yine, demin içmekte olduğu viski şişesinin oraya bıraktı. Bir el hareketiyle yerdeki fincan kırıkları birleşmeye başladı. Asasız böyle bir büyüyü kolayca yapabilirdi. James adamın gitmeyi tekrar denemeyeceğine emin olduğunda kalkanı kaldırdı. Snape'in asasını ise aldığı yere geri koydu.
"Ne zaman öğrenmiş?" diye sordu kısık bir sesle, ilk viskisini dikip bitirdikten sonra.
"4.yılda Azkabandan..." diye başladı James ama Snape'in bakışlarıyla sus pus oldu.
"O... Adamı... Sakın... Anma!" dedi her kelimesini tane tane vurgulayarak. Snape, ikinci viskisini diklerken, adamın asıl sorduğunun kim olduğunu anladı.
"3 yıl önce." Dedi kısa ve öz bir şekilde.
"Nasıl öğrenmiş? Hiç öğrenmeyecekti." dedi Snape tükenmeye yüz tutan bir sesle. Hatta söylediği ikinci kısımla daha çok kendisini telkin etmeye çalışıyor gibiydi.
"Üvey babası ölmeden önce." Dedi James tekrardan kısa ve öz bir şekilde. Snape şaşkınlıkla ona baktı.
"Bilmiyordum." Diye mırıldandı sadece. Snape bir başka bardak viskiyi daha dikerken, James adam sormamış olmasına rağmen anlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Çocuk
FanfictionYeni eğitim yılına başlarken, yıllardır gizlenen bir sır ortaya çıkar. Harry'nin bile haberi olmadığı ikizi yıllar sonra özellikle de Voldemort Hogwarts'a saldırdıktan bir yıl sonra Hogwarts'da karşısındadır. Bunca yıl saklanan çocuk şimdi neden ort...