"Yoksa beni kıskandın mı Hermione?" James zümrüt yeşili gözleriyle, gelecek cevaba odaklandı. Aslında soruyu onu biraz sinir etmek için sormuştu ve gelecek cevabı da biliyordu. Ama yine de belki beklediği olmaz ve onu şaşırtır diye de düşünmeden edemiyordu.
"Ben? Seni?" Kahkahalar ile gülmeye başladı alay edercesine Hermione. James'in söylediğine karşı inanamıyorum kahkahaları atıyordu. James'se tek bir kelime bile etmeden bekledi, kalbindeki kırgınlıkla. Hermione'nin direk hayır diyeceğini düşünmüştü. Böyle dalga geçercesine, sahte sahte kahkahalar atmasını değil.
"Hermione!" Harry'nin uzaktan gelen sesiyle aniden kahkahalarını kesti Hermione ve James'le aynı anda kafalarını çevirdiler. Harry ile Ron şaşkın bir şekilde bir ona bir Hermione'ye bakıyorlardı. James, Harry'leri görmesiyle özellikle o kahkahasından sonra mahcuplaştığını hissetti Hermione'nin. Elinde olmadan süzüyordu Hermione'yi; tepkilerini, her şeyini. İşte o anda bakışları buluştu. Hiçbir şey söylemeden sadece bir iki saniye gözlerinin içine baktı. Ardından, Hermione'nin yanından ayrıldı. Elinde olmadan Harry ile Ron'a kızgınlıkla baktı. Suçlu olmamalarına rağmen... Herkesin aksine istikametini ortak salona çevirdi. Tüm iştahı kaçmıştı.
"Bay Potter!" Merdivenlerde Snape'in ona seslenmesine bile aldırış etmeden ilerledi. Öğrencilerin tuhaf tuhaf ona baktığını ve Snape'in, arkasından daha tonlarca şey söylediğini işitiyordu ama tam olarak ne söylediğini duymuyordu. Büyük ihtimalle her zaman yaptığı şeyi yapıyor ve Gryffindor'dan silebildiği kadar puan siliyordu. Onca yolu gelmiş, onca merdiveni çıkmış olmasına rağmen içeri girmedi. Aksine en üst basamaktaki merdivenin oraya geçip oturdu.
"Hey sen..." Kadın daha cümlesini tamamlayamadan kapı açıldı. Oysaki James kızgın bakışlarla susmasını söylemek için dönmüştü bile. Bugün ikinci kere kızgın bakışları yanlış kişiyi bulurken, Neville kapı deliğinden çıkamadan korkup dondu.
"B...Be...Ben..." James, Neville'in cümlesini tamamlamasına izin vermeden ayağa fırladı. Zaten ondan yeterince korkmakta olan Neville'in korkusunu daha da pekiştirmişti. Kızgın bakışlar ve aniden ayağa fırlayıp yaklaşması sonucu, Neville'in kaçıp gitmemesine şaşmak gerekirdi.
"Neville! Ben kötü birisi değilim ya da sana kötü bir şey yapmayacağım. Benden korkmana gerek yok. Tamam mı?" Her ne kadar en masum gülümsemesini gönderse de, Neville korka korka başını salladı.
"Hadi ama Neville!" dedi yeniden.
"Ta...Tamam." Diye yanıtladı Neville kekeleyerek. James önce karşısında hala ona korka korka bakan çocuğu süzdü. İstese zihnine süzülüp korkusunun sebebini öğrenebilirdi ama insanların izni olmadan onların zihinlerine süzülmenin doğru olduğunu düşünmüyordu. Bu yüzden barış anlamında gülümseyerek elini uzattı.
"Anlaştık mı?" Aylar sonra ilk defa Neville çekinmeden ya da korkmadan onun elini sıktı. James'in kötü birisi olmadığını kabul etmişti.
"Siz oradakiler gitmiyor musunuz artık?" Şişman kadının gelen sesiyle Neville aniden sıçradı. James'se onun bu haline gülümseyip, geçmesi için yana çekildi.
"O zaman sen yemeğe, bende odaya. Görüşürüz!" Neville'e tekrar şeker şeker gülümsedikten sonra içeri girdi. İşte o anda bir şeyin farkına vardı. Ne zaman insanların onun hakkındaki düşünceleri bu kadar önemli olmuştu? Ne zaman insanlara kendisini sevdirmeye çalışmaya başlamıştı? Oysa buraya gelirken hiçbir şey ya da kimse umurunda değildi. Sadece Harry vardı ama şimdi insanların onun hakkındaki düşüncelerini bile önemser hale gelmişti.
Geldiğinden beri ilk defa Ortak salonda yapayalnızdı. Şöminenin karşısındaki koltuk bomboştu. Geçip uzandı. Elinde olmadan düşüncelere daldı. Sirius yanılmıştı işte. Hermione onu sevmiyordu. James'se salak gibi Sirius'a güvenmişti. O kadar güvenmişti ki kendi duygularını bile kabul etmişti. Kendini ümitlendirmişti. Ama Hermione'nin ona karşılık vermemesi daha iyi değil miydi? Sonuçta karşısında Voldemort vardı. Acımasızca onun sevdiği kişileri öldürmeyi planlıyordu. Böylelikle onu zayıf düşürüp kazanabilecekti. İşte bu yüzden böyle bir savaşta James için sevgiye yer yoktu. Gözlerini kapatıp beynini dinlendirmeye çalıştı ama midesinden gelen gurultuyla, bu sefer beyninin tüm odak noktası midesine kaydı. Bir şeyler atıştırması şarttı ama yemeğe de gidemezdi. Koltuktan doğrulup ayağa kalktı. Belki bir ümit mutfağı bulur ve orada atıştırabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Çocuk
FanfictionYeni eğitim yılına başlarken, yıllardır gizlenen bir sır ortaya çıkar. Harry'nin bile haberi olmadığı ikizi yıllar sonra özellikle de Voldemort Hogwarts'a saldırdıktan bir yıl sonra Hogwarts'da karşısındadır. Bunca yıl saklanan çocuk şimdi neden ort...