III/gitmem gerek

7.4K 785 174
                                    

"Jungkook," Ellerimi cebime sokarak yürümeye devam ettiğim esnada Sehun'un sesiyle birlikte irkildim.

"Sen bu çocuktan ciddi ciddi hoşlanıyor musun?" Derin bir iç çektim ve durdum. Hava kararmaya yüz tutmuştu, sokakta yalnızca ikimiz vardık.

"Bir de soruyor musun? Yeterince belli olmuyor mu?" Omuzlarını silkti ve ayağının altındaki küçük çakıl taşına bir tekme attı.

"Ne bileyim, seninkini öyle gelip geçici bir heves sandım. İlişki yatağa taşınana kadar hani anlarsın ya..." Kafamı şiddetle iki yana salladım.

"Hayır, ciddi ciddi ona kafayı takmış bulunuyorum Sehun. Eskiden yüzmeyi sevdiğim için kulübe giderdim. Şimdi yüzmek umurumda falan değil. Sadece onu görebilmek için gidiyorum." İleri giden taşa bir tekme de ben vurdum ve yürümeye kaldığımız yerden devam ettik.

"Öyleyse neden ona açılmıyorsun?"

"Erkeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum bile." Kolunu omzuma atarak yalpalaya yalpalaya yürümeye başladığımızda kalçasıyla kalçamı ittirdi.

"Konuşmadan nereden bileceksin aptal. En azından ağzını falan bir yokla. Senden ona göre hareket edersin." Sehun'un büyük burnunu kırıştırmasını izlerken yarın onunla karşılaşınca neler konuşacağımı düşünmeye başlamıştım bile.

"Haklısın."

*

"Günaydın, Jungkook." Kulaç atarken birden bire sesini duymamla birlikte dengemi kaybettim ve ayağıma giren krampla birlikte suyun içine gömüldüm. Acı yüzünden istemsizce bağırmak isterken ağzıma dolan suları yuttuğumdan suyun yüzeyine çıktığımda öksürmekten alıkoyamadım kendimi.

"Ya, iyi misin? Jungkook?" Kafamı kaldırıp bir yandan öksürüp bir yandan ona bakarken, havuzun kenarında dizlerinin üzerine çökmüş dikkatle beni incelediğini gördüm.

"İyi..yim." Elimi ağzıma kapatıp kenara doğru suyun içinde adımladım ve yanına yanaştım.

"Birilerini çağırayım mı seni sudan çıkarmaları için?" Kafamı iki yana sallayarak ellerimi ayaklarının hemen dibine dayadım ve bileklerimden güç alarak sudan çıktım. Sert zemine oturduğumda burnuma artık saf oksijen değil, oksijenle karışık onun kokusu geliyordu.

Öksürüklerim kesilene kadar yanımda bekledi. Elini ıslak ve çıplak sırtıma yerleşti, birkaç defa patpatladı. Bu daha şiddetli öksürmeme sebep olurken, onun boğazımın gıcık yaptığını düşünmesi gülesim geliyor ama yanan boğazım yüzünden bunu yapmaya cesaret dahi edemiyordum.

"Daha iyi misin?" Sesimin çatallı çıkacağını bildiğimden yalnızca kafamı sallamakla yetindim.

"Özür dilerim, bu kadar korkacağını bilemezdim ve şey, suya da atlayamıyorum." Mahçupça kafasını yere eğip sesini kıstığında önümdeki havuza kendimi tekrardan atmak, ardından nefeslerim kesilene kadar da bir daha çıkmamak istedim.

"Korkmadım." Dedim boğazımı temizledikten sonra.

"Sadece bir anda ayağıma kramp girdi." Kafasını kaldırıp şaşkınca bana baktı.

"Kramp mı? Bu çok sıklıkla oluyor mu?" Merakla kalkan kaşları öyle sevimli duruyordu ki.

"Hayır, ilk defa oldu aslında."

"Peki ayağında herhangi bir kasılma-"

"Neden suya giremiyorsun, Jimin?" Ona ilk defa bu kadar açıkça ismiyle sesleniyor olmak tüylerimi ürpertirken yerine sinen tereddüt dolu ifadesini izledim.

Lafının kesmek istemezdim ama ayağıma kramp girmesi zerre umrumda değil şu an.

Dili, alt dudağının etrafında gezindi. Dili ve dudağı... Ah tanrım, Jimin'in lanet olası hiçbir zaman rahat durmayan dudakları.

"Zorundayım diyelim."

"Yüzme bilmiyor musun?"

"Saçmalama biliyorum tabi ki."

"Öyleyse ne?" Sol kolundaki bileğini kaplayan pahalı saatine baktı. Ardından yalandan olduğunu tahmin ettiğim bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı.

"Gitmem gerekiyor. Diğer havuzun temizlenmesi için çalışanlar gelecek. Tekrar özür dilerim." Esnek hareketlerle doğruldu ve koşar adımlarla salonu terk etti.

Fakat ben, onun erkeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını bile öğrenememekle kalmayıp bir de üzerine onun neden havuza girmediğini merak etmeye başlamıştım.

kairos ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin