V/hoşuma gitti

7K 699 247
                                    

Sırtın. Yine o lanet olasıca sırtın, çıplak kolların ve bileklerine kadar inişini izlediğim damarların. Neden, Park Jimin neden beni bu şekilde cezalandırıyorsun?

Derin bir nefes aldım ve kendimi toparlayabilmek adına kafamı hızla iki yana salladım.

Onunla konuşacaksan ilgini onun gözlerine vermelisin aptal. Gözlerine, sadece gözlerine...

"Günaydın." Dedim yüksek bir sesle. Sesim boş duvarlarda yankı yaparken irkildi ve arkasını döndü. Beni gördüğünde büyük bir gülümseme dudaklarını buldu.

Gözlerin, Jimin. Gözlerin bile neden beni cezalandırıyor?

"Günaydın, Jungkook." Havuzun yansımasından dolayı yüzüne sıçrayan birkaç ışık huzmesi yüzünden dudaklarımı birbirine bastırarak onun böyle güzel görünüyor oluşuna hazırlanan gülümsememi yuttum.

Gözlerine, sadece her defasında beni içine hapseden kuyularının en kuytu köşesine. Buradan bakınca en güzel göründüğüm köşesine...

"Nasılsın?" Diyerek herhangi bir sohbet konusu açmaya çalıştım.

"İyiyim, asıl sen nasılsın? O günden sonra kaslarında bir kasılma ya da ağrı oldu mu?" Dudaklarını bükerek sorusunu sonlandırdı. Bakışlarımı bir an olsun ayırmadım yüzünden.

"Neden bu kadar ilgileniyorsun?" Bir aptal gibi sormak istediğim şeyi patavatsızca ona sunduğumda dilimi ısırdım.

Aptalın önde gidenisin, Jungkook.

"Şey yani-"

"Öyle dediğime bakma, aslında hoşuma gitti." Yanlış anlamasına müsaade etmemek için cümlesini kestiğimde daha da absürt bir kelime silsilesi dudaklarımı terk ettiğinde kafamı mermerlere vurmak istedim.

"Yani, bilirsin birisi tarafından ilgi görmek bazen hoş olabiliyor. Sonuçta orada tek başımaydım ve sen bana yardımcı oldun. Olmayadabilirdin ama oldun. Bu çok önemli, gerçekten insani açıdan kimsenin yapmayacağı bir şey yaptın ve ben minnettar hi-"

"Jungkook," Dudaklarının arasından geniş bir nefes eşliğinde çıkan ismimle sustum ve ona dikkat kesildim.

"Bu kadar uzun açıklama yapmana gerek yoktu. Ne demek istediğini anladım. Ayrıca," Dişlerini sıyıran eti, yana doğru genişledi ve bana bu zamana kadar gördüğüm en güzel gülümsemesini sundu. Ve hissettim, yemin ederim samimiyetini hissettim.

"Benimde hoşuma gitti." Alt dudağını dişledi ve gözlerini kıstı. Gülümsemesini daha fazla inceleyemeden arkasını döndü ve askılıktaki ıslak havluları toplamaya başladı. Bense orada kaldım. Havluları toplayışını, yerine yenilerini asışını izledim durdum. Salondan çıkmadan önce aynı gülümsemeyle bana döndü ve kalbimin nerede dahi olduğunu unutacağım cümleyi kurdu.

"Ayrıca bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli, bugün burada sadece ikimiz varız."

*

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
kairos ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin