Metroya vardığında sağ tarafta beklemeden,soldan hızlıca aşağıya inmeye başladı.Sağda bekleyen insanlara özellikle değmemeye çalışıyordu ve sürekli izleniyormuş gibi hissediyordu.Aslında haksız da sayılmazdı.Kimin yanından geçse ona uzaylıymış gibi bakıyorlardı.Yaşlı,genelde kahveye giden ve köy yerlerinde erkeklerin genelde kafalarına taktıkları önü uzun,elips şeklinde şapka takan bir adamı geçti.Ardından takım elbiseli elinde evrak çantası olan bir adamı geçti.Aşağı doğru iniyordu neredeyse varmıştı 7 8 basamak kala bir teyzenin yanından geçerken kırk yıl düşünse aklına gelmeyecek bir şey oldu.Teyze onun yanağına işaret parmağıyla dokunup parmağını yaladı.Kendini iğrenç hisseden Emre busefer gerçekten endişelenmeye başlamıştı.Yüzünde gri lekeler olan herkes garip davranmaya başlamıştı.
Kartını okuttu,turnikelerden geçti.X-ray cihazından geçip en aşağı indi.Şansına o merdivenlerde onunla birlikte inen biri yoktu.
Perona indiğinde en uca doğru ilerlemeye başladı.Bu onda bir alışkanlık olmuştu artık.Sabahları metroya binecekken en uca gider,sanki oranın daha boş olduğunu düşünürdü.
Peronda 6 kişi vardı.Bir anne iki eliyle de çocuklarını tutmuş ortada bekliyordu.Yakınında 20'li yaşlarında bir kız kulaklığını takmış müzik dinliyordu.Diğer uca yakın tarafta ise yüzlerini tam seçemiyordu ama 30'lu yaşlarda olduğunu tahmin ettiği,birinin elinde kalas benzeri bir tahta tuttuğu iki adam vardı.Adamlardan biri tek ayağını duvara yaslamış,dizini kırmış bir şekilde duruyordu.
Metrodaki dijital ses perona gelicek aracın sekiz vagonlu olduğunu iki dilde de söyledi.İki dakika vardı.Başından geçenleri düşünüyordu.İnsanların nesi vardı?Bu bir hastalıksa ona neden bulaşmamıştı?Acaba şuan rüyada mıydı?
Bir anlığına gerçekten de kabusta olduğunu düşündü.Çünkü böyle saçma olaylar,sürekli izleniyormuş hissi,insanlardaki lekeler...sadece kabuslarda olacak şeylerdi.
"Ozaman ölmem gerekiyor.Ancak bu şekilde uyanabilirim"diye geçirdi aklından.Sonra hemen bu düşünceyi aklından uzaklaştırdı.Bu sırada kafasını iki yana sallayıp gözlerine parmaklarıyla baskı yaptı,sonrasında parmaklarını çekti.
Merdivenden inerken geçtiği insanlar birer birer perona iniyorlardı.Garip olanıysa bir kişi hariç herkes perona inmişti:parmağını yalayan teyze.
Metro gürlemeyi andıran bir sesle perona yaklaştı ve yavaşlarken sürtünmeden dolayı cıııızzzrt sesi çıkararak durdu.Kapılar açıldığında Emre içeri girip hemen ilk boş gördüğü yere oturdu.İlk gördüğü yere oturmasa da ayakta kalmayacaktı çünkü metro yarı yarıya boştu.Kapının kapanma sinyallerinden sonra metro harekete geçti.
Emre'nin metrolarda en sevdiği özellik mutlaka metroda kitap okuyan birini görürdü.Kendisi de kitap okumayı çok sevdiğinden kitap okuyan insanlara karşı bir sempati duyuyordu.Sağ çaprazındaki kadın kitap okuyordu ve okuduğu kitabı Emre de okuduğundan hemen anladı:Cehennem-Dan Brown.
Bu sırada Emre çok uzun bir süredir metronun aynı hızla gittiğini farketti.Yavaşlaması gerekmiyor muydu?Bunları aklından geçirirken başka bir metro istasyonuna vardılar ve hiç hız kesmeden devam ettiler.O istasyonda bekleyen insanlar da dahil metronun içindeki herkes şaşırmıştı.Bir süre sonra(10 15 saniye)şaşkınlık yerini korkuya bıraktı.
Metronun içindeki insanlar ilk önce homurdanmaya sonrada ayağa kalkmaya başladılar.Hepsi ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi ama istisnasız hepsinin gözlerinde endişe ve korku vardı.
Emre makinistin olduğu uçtaydı.Bazı insanların onun tarafına doğru gelmeye başladığını farketti.Emre de endişeliydi.Daha önce makinistin olduğu bölmenin kapısını hiç açmamıştı.En fazla o kapıya yaslanmıştı.
Yerinden kalktı kapıya doğru hareketlendi.Varmasına iki adım kalmıştı ki birden yerin sarsılmasıyla kıç üstü yere düştü.Ayakta olan diğer yolcularda da yere düşmüştü.Metro ray değiştirme yerlerinden geçiyordu ve yavaş bir şekilde geçmesi gerekirdi.Bir anda metronun içindeki herkes vagonların kaydığını hissetti.Metro karşıdan gelen raylara geçmişti.
O an herkesin gözleri büyüdü ve bağırışmalar başladı.Herkes arka tarafa doğru koşmaya başlamıştı.İç güdüsel olarak karşıdan gelen bir metroyla çarpışma durumunda en güvenli yerin en arka olduğunu düşünüyorlardı.Tabi ki izdaham çıktı.İnsanlar korkuyla birlikte hayatta kalma içgüdüsüne geçince toplumsal değerlerin ve kuralların bir önemi kalmamıştı.Erkekler kim olduğuna aldırmadan kadınları,yaşlıları,çocukları ite çeke önlerine geçmeye başladı.İzdiham sırasında bastonlu gözlüklü bir amca yere düştü ama kimse aldırmadı.Onun arkasından gelen bayan ona takılarak düştü.Zincirleme bir trafik kazası gibiydi.Fark ise burda çarpışanlar arabalar değil,insanların kendisiydi.
Panik anında çığlıklar bağırışmalar birbirine karışmıştı.İnsanlar yerde kalanları çiğnemeye aldırmadan üzerlerine basarak arkaya ulaşmaya çalışıyordu.Kimi birbirinin arkasından çekip öne geçmeye çalışıyor,kimi panikten ne yaptığını bilmeden önündekini itiyordu.13 14 yaşlarında sarı saçlı,kolsuz siyah bi yelek giymiş,kafasında bandana olan bir çocuk yol yerine oturma yerlerinin üzerinden koşmaya başlamıştı.Onun ardından birçok insan da bunu yapmaya başladı çünkü yol çok kalabalık ve tam bir can pazarıydı.Eğer yere düşerseniz en iyi ihtimalle kırık kemikler,incinmiş bilekler ezilmiş omuzlarla ayağa kalkabilirdiniz.
Çocuğun yaptığı şekilde oturma yerlerinden gitmeye çalışan kırmızı elbiseli topuklu ayakkabı giymiş bir kadın oturma yerlerinin sonundaki direkten atlayıp diğer tarafa geçmeye çalışırken ayakkabısının topuğu demire takıldı ve kafa üstü yere çakıldı.Alnından akan kanlarla birlikte kadının bilincide gitti bayıldı.
Her şey bir anda 10saniye içinde olmuştu.Emre ayağa kalktı,makinist bölümün kapısına ulaşıp kapıyı açtı.Metroyu kullanan adam aynı yaya geçidinde arabasının içinde bayılan adam gibi bayılmıştı.Kafası metronun tuşlarının bulunduğu panele hızla çarpmasından dolayı kanıyordu.Emre etrafa tutunarak panele ulaşmaya çalıştı.Bir adım attı.İkincisini atarken metro bir daha sallandı ve Emre geri uçtu ama busefer yere düşmedi.İçerden yere düşme sesleri duysa da aldırmadı.
Panele ulaşmıştı ama ne yapacaktı?Önünde bir sürü tuş vardı ama uçaklardaki gibi bir silindirin iki tarafıdan demirlerle panele tutturulmuş,uçağın yükselmesini veya alçalmasını sağlayan kol bunda yoktu.Makinistin ayaklarına baktı pedal da yoktu.Biraz durup kendini topladı ve düğmelere bakmaya,hangisinin ne işe yaradığını anlamaya çalıştı.Sonunda bir düğmeye bastı,metroda tavandaki bütün ışıklar söndü.Siktir ya diye içinden küfür ederken hemen üstündeki düğmeye bastı ve ışıklar yeniden geldi.Panele tekrar baktı,çıldırmak üzereydi.Birsürü tuş vardı.O karmaşada tiz bir düdük sesi duymasıyla kafasını kaldırdı ve bir an eli ayağı boşaldı.Karşıdan başka bir metro geliyordu.
O an rastgele tuşlara basmaya,tuşları itip geri çekmeye,dokunmatik ekranda durak isimlerine çaresizce basmaya başladı.Her şeyi yapıyordu,her tuşa basıyordu ama hiçbiri metroyu yavaşlatmıyordu.Alnından inip yanağına kadar gelmiş bir ter damlasını hissetti.Farketmese de dişlerini sıkıyordu.Bacaklarına sanki kan gitmiyordu,kütük gibi olmuşlardı.Çılgınca tuşlara basıyordu.İkinci sireni duyduğunda diğer metro çoktan fren yapmaya başlamıştı ama çarpışacakları gün gibi ortadaydı.Emre o an artık kaçması gerektiğini anladı.Arkasına bakmadan koşmaya başladı ama iki saniye sonra iki metro büyük bir gürültüyle çarpıştı.Emre'nin içinde olduğu metronun ön vagonu bir anlığına ters v şeklinde büküldü ve Emre koşarken havalandı.Kafası birden tavana çarptı ardından vücudu.Yere düşerken oturma yerlerinden birine göğsünü çarptı,nefesi boşaldı,ciğerleri düğümlendi.yere düşmeden önce vagon sola doğru 45derece yatarak duvara tosladı ve Emre yere düştüğünde üzerine cam kırıkları yağdı.Bilinci kapanırken sol tarafına yatmış kolu önde orta parmağına bakıyordu.Hissettiği son şeyse ensesinin kanadığıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/128489038-288-k543313.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Virüs
Ciencia FicciónRusya'da biyolojik araştırmalar yapan bir labaratuvarda bir sorun çıkar ve insanların %99'unu iki hafta içinde öldürecek bir virüs tüm dünyaya yayılmaya başlar.Hastalık bulaşan insanın yüzünde gri lekeler çıktığından hastalıktan sonra hayatta kalan...