Topluluk

100 5 0
                                    

Uzun süren yolculuğun ardından sonunda şehire yaklaşıyorlardı.Hava güneşli olmasına rağmen havada keskin bir soğuk vardı.Şehre yaklaştıkça daha çok insan görmeye başlıyorlardı.Bir süre sonra yolun üstüne direklerle asılmış bir pankart gördüler:TOPLULUĞA HOŞGELDİNİZ.
Yol boyunca kimi görseler herkes onlara topluluğa gitmelerini,onlara katılmalarını tavsiye etmişti.Herkes türlü türlü vaatlerde bulunuyor,türlü türlü imkanlardan bahsediyordu ve herkes inanılmaz mutluymuş gibi gözüküyordu.Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi yapıyordu yol boyunca gördükleri herkes.Meral ve Sultan anlatılanlara hemen kanmıştı.Yol boyunca yapacaklarından bahsetmişlerdi.Bir keresinde Meral"Kırk dört yaşıma geldim,bu zamana kadar hiç büyük bir evde yaşamadım.Hiç havuzum olmadı.Oraya varınca dedikleri gibi bir villaya yerleşeceğim."kadın konuşurken okadar zevk alıyor gibiydi ki sözü bittiğinde gülmeye başlayıp kafasını sağ sola çevirdi.Direksiyonun başındaki Sultan"Al benden de okadar.Bukadar sene memur mağaşıyla yetindim.Şimdi tüm istediklerimi alacağım."kadın gülmese de içinden kahkahalar attığını duyabiliyordu Dilara.Elini çenesinin altına koymuş yolu izlerken düşünüyordu.Sanki tüm bu olanlar,tüm bu anlatılanlar...Büyük bir yalan gibiydi.Karşısında kim ona topluluğu anlatsa sanki onu salak yerine koyuyorlarmış gibi hissetmişti hep.Fakat insanlara bir umut lazımdı ve duyduklarına hemen inanıyorlardı.Belki de sadece inanmak istiyorlar diye düşündü.
Yanındaki Berk bile heyecandan kıpır kıpırdı.Yerinde hoplayıp zıplıyordu.Dilara'nın koluna dokundu.O dönünce de "Dilara Abla,anlattıkları gibi çok arkadaşım olacak değil mi?Bütün gün parkta oyun oynayabileceğim değil mi?"çocuk okadar masum ve içten sorular soruyordu ki Dilara çocuğun saçlarını okşadı.Henüz 4 yaşındaydı.Çok küçüktü fakat verebileceği bir cevap yoktu.Gülümsemekle yetindi ama çocuk tatmin olmamıştı.Ön koltuktan arkasını dönen Meral"Tabiki de bir sürü arkadaşın olacak Berk.Gün boyu oynarsınız artık."çocuk olley diye bağırıp köpeğine sarıldı.Köpek de birkaç kez havladı.Dilara tekrardan yolu izlemeye dönmüştü.İçinden umarım diye geçirdi.
Pankartı geçtiklerinde yol aşağıya doğru eğim kazandı.Bir süre indikten sonra şehre yavaş yavaş giriyolardı.Etraf temizlenmiş gibiydi.Yolu tıkayan hiçbir araba kalmamıştı.Ayrıca hiçbir cesette gözükmüyordu.Bir süre sonra ise üzerinde silahlı adamlar olan bir barikata yaklaştılar.Silahlı bir adam dur diye eliyle işaret yapmıştı.Sultan frene bastı ve araba adamın önünde durdu.Adam yaklaşınca Sultan camı açtı."Merhaba!Biz topluluğa katılmak için gelmiştik.Burayı tarif ettiler."dedi.
Adam teker teker arabanın içindeki herkese bir süre bakıp süzdü.Sonra yapmacık bir sırıtmayla"Topluluğa hoşgeldiniz."deyip eliyle buyur eder gibi yaptı.Sonrasında kapıların açılması için emir verdi.Bakır ve demir parçalarından yapılmış barikatın kapıları arkasındaki adamların çekmesiyle açılınca Sultan 1.vitese taktı.Tam ilerleyecekti ki Dilara"Sultan abla,dur."dedi.Kadın şaşkın şaşkın Dilara'ya baktı."N'oldu?"
"Yanlış olan bir şeyler var.Bizi kandırıyor gibiler.Geri dönelim."
Arabadaki herkes bu sözlere şaşırmıştı.Meral de arkasına dönüp garip bakışlar atmaya başladı.
"Saçmalama Dilara,gülümse biraz."
"Kapıdaki adamlara baksana!Sence burasının iyi bir yer olma ihtimali var mı?"
"Dışarıdaki kötü insanlardan korunmak için birkaç tedbir almışlar,olamaz mı?Paranoyakça davranmayı bırak."dedi Meral.
Dışarıdaki adam neden durduklarını anlayamamıştı.Eliyle gelmelerini bir kere daha işaret etti.Sultan busefer gaza bastı ve arkalarından kapılar kapanırken Dilara son bir kez daha dışarı baktı.
--------------------o---------------------
"SENİN BURADA NE İŞİN VAR?"sesi şaşkınlıktan ve sevinçten biraz çatlayarak çıkmıştı.Hala olayın şoku üzerindeydi.
"Öyle yoldan geçiyordum,bir uğrayayım dedim."dedi şakacı bir şekilde Oğuzhan.Arkadaşına yaklaştı ve ikiside gülerek birbirine bir süre sarıldılar.
"İyiki burdasın."
"Biliyorum.Birinin götünü kurtarması gerek,he?"ikiside Oğuzhan'ın laflarının bitmesiyle tekrar gülüp kucaklaştılar.
"Sahi,beni nasıl buldun?"
"Hastalık iyice ortaya çıkıp,işler çığrından çıkınca birkaç gün evde bekledim.Dışarı çıkamadım.İnsanlar birden..."yutkunup gözlerini kaçırdı ve tekrardan Emre'ye baktı."Sanki birden birer vahşi hayvana dönüştüler Emre.Ne olduğunu kavrayamadım.Korktum.Sonrasında ailem..."gözlerini kapayıp bir süre yere baktı.Emre arkadaşının omzuna elini koyup hafifçe sıktı.
"Çok üzgünüm.Başın sağolsun kardeşim."
"Saol."kafasını tekrar kaldırıp derin bir nefes aldı ve eski haline döndü.
"Onları gömdükten sonra sen aklıma geldin.Sende hastalık belirtileri yoktu,tıpkı benim gibi.Sana ulaşmaya çalıştım ama telefonun şebekeleri çökmüştü.İnternette yoktu.Bende belki sen de beni düşünürsün diye okula gittim.Üç gün gelmeni bekledim,sen gelmeyince de yola koyuldum."
Emre eliyle alnına vurup gözlerini kapadı ve "Tabii ya,bunu nasıl düşünemedim."dedi.
"Sonra aklıma senin anlattığın şu dağ kulübesi mi neydi,o geldi.Hani arkadaşlarla kumpirciye gittiğimiz gün anlatmıştın hatırladın mı?"
"Hatırladım.Sen de benim doğuya gideceğimi bu şekilde anladın."
Oğuzhan evet der gibi başını salladı.
"Senin gerinde kaldığımı zannediyordum o yüzden hızlıca yola koyuldum.Meğerse önüne geçmişim.Motorsikletlerle gelince sesleri duydum.Buradan yaklaşık iki üç kilometre yukarda çadırım var.Sonra buraya geldim ve işte burdayım."
Arkalarında yerde elleri arkadan bağlı bir şekilde oturan Sude boğazını temizler gibi öksürüp"Üzgünüm bölüyorum ama beyler,ellerimi çözseniz artık he,nasıl olur?"
"Pardon Sude,hemen çözüyorum."
Emre tam hareketlenecekken Oğuzhan kolundan tuttu.N'apıyorsun dercesine bir bakış attı Emre.
"Dünyanın sonu geldi ama bakıyorum hala kız peşindesin Emre."dedi fısıldayarak.
Birden utanmayla karışık biraz sinirlenen Emre Oğuzhan'ın karnına sertçe bir yumruk atınca arkadaşı iki büklüm oldu.Eğilmiş halde fısıldamaya devam etti"Neyse zaten sen kızlar konusunda tanıdığım kadarıyla hiç başarılı değildin."
Arkadaşının dediklerine inanamayan Emre daha sert bir yumruk atacaktı ki bunu farkeden Oğuzhan ellerini kaldırarak "Tamam,tamam şaka yapıyorum lan,sakin ol."diyip suratında muzipçe bir gülümseyle Emre'ye bakınca Emre'nin de yüz hatları yumuşadı ve olayı kavradı.Sonrasında ikili kahkahalarla gülerek Sude'nin yanına yaklaştı.Emre kızın ellerini çözdü,Sude de bileklerini ovuşturarak ayağa kalktı.Oğuzhan'la da ilk defa ozaman göz göze geldiler.Emre beceriksizce ikisini tanıştırdı."Bu Oğuzhan,Oğuzhan Sude."dedi.
Oğuzhan elini uzatınca Sude de elini sıktı.Bir süre gözlerinin içine bakarak birbirinin ellerini sıktılar.Bu süre oldukça uzayınca bu sefer boğazını temizleme sırası Emre'ye gelmişti.
İkisi de sanki uykudan uyanmışçasına Emre'ye baktılar ve ellerini çektiler.Ufak bir duraksamanın ardından Oğuzhan"Kamp alanım yakında,isterseniz oraya geçelim.Buradaki manzara pek hoş değilde."dedi.İkisi de başıyla onayladılar.Sonuçta kopmuş insan uzuvları ve başından kanlar akan insan cesetlerinin yanında durmak istemiyorlardı.Emre ve Sude kalan eşyalarını toplamak için çantalarına yöneldiler.Oğuzhan da Sude'ye eşyalarını toplamasına yardım etti.Sonrasında motorsikletleri alıp Oğuzhan'ın çadırına doğru yola koyuldular.
Yol boyunca Oğuzhan ve Sude sanki birbirlerini uzun zamandır tanıyormuş gibi samimi bir şekilde konuşmuşlardı.Oğuzhan arada bir espri yapıyor veya komik bir şey anlatınca kız katılırcasına gülüyordu.Emre'yle yol boyunca ikisi de konuşmamıştı.Emre kendini biraz soyutlanmış gibi hissetti.O,kızla daha önce tanışmıştı ama Sude hiç onunla bu şekilde sohbet etmemişti.Geçmişinden kendisine hiç bahsetmemişti.Arkadaşını mı kıskanıyorsun artık Emre? diye geçirdi içinden.Sonra tüm düşüncelerini kafasından uzaklaştırıp ikisinin iyi anlaşmasına sevindi.Kamp alanına varırken güneş batıyordu.
-------------------o----------------------
Bir süre ilerledikten sonra arabanın etrafını 6 tane silahlı adam sarınca durmak zorunda kaldılar.İçlerinden biri çıkın dışarı diye bağırdı.
"N'apıyor bunlar,delirdiler heralde."dedi Meral.Çocuğun köpeği durmadan havlamaya başlamıştı.
Karşılarındaki adam duraksadıklarını görünce silahını arabaya doğru doğrulttu.Öndekiler bir çığlık attı.Dilara ise soğukkanlılığını koruyordu.Tekrardan inmelerini emretti.Hepsi arabadan indiler.
   Dışarı çıkınca köpek silah doğrultan adama doğru havlayarak atağa kalktı.Silahlı adam hiç tereddüt etmeden köpeği taradı.
   "PATİ!!!"diye bağırıp köpeğinin yanına koştu Berk.Eğilip köpeğini kucağına aldı.Hüngür hüngür ağlamaya başladı.
   "KÜÇÜCÜK ÇOCUĞUN KÖPEĞİNDEN NE İSTEDİN,CANİ?NE YAPIYORSUNUZ SİZ?!"diye bağırdı Sultan.Adam Sultan'a emin adımlarla yaklaşmaya başlayınca Sultan bir adım geriledi.Adam sert bir dayakla kadını yere düşürüp"KES SESİNİ!"diye bağırdıktan sonra"Eşyalarını alın,sonra da üstlerini arayın."
   Meral dizlerinin üstlerine eğilmiş,ellerini kaldırmıştı.Gözlerini sımsıkı kapatıp korkudan titriyordu.Daha önce hiç böyle bir durum yaşamamıştı.Ölesiye korkuyordu.Dilara ise dimdik ayakta duruyordu.Soğukkanlılığını korumuştu.Hiç konuşmuyordu.Sadece izliyordu.
   Adamlardan birkaçı arabaya yöneldi,biri Sultan'ı diğeri de Meral'i aradı.Biri de Dilara'ya doğru hareketlendi.Tam önüne gelip elini uzatınca Dilara adamın eline sertçe vurarak ittirdi.
   "Bana sakın dokunayım deme."diyip sert bir şekilde adama baktı.Karşısındaki adam ufak bir şaşkınlık anından sonra tabancasını çekip Dilara'nın kafasına dayadı.Dilara korkudan ölecekti ama hiç belli etmedi.İlk başta nasıl duruyorsa öyle durmaya devam edip delici bakışlarını atmaya devam etti.
   "Dur,n'aptığını sanıyorsun sen?"dedi Sultan'a vuran adam.
   "Aklını mı kaçırdın?Efendi hepsini canlı istiyor."
   Adam bir süre daha silahı çekmese de sonunda indirdi.Başları olduğu belli olan adam Dilara'ya yaklaştı."Zorluk çıkarma,üstünü aramamız gerek."
   "Bütün eşyam arabada,üzerimde bir şey yok.Eğer birdaha şu elini bana sürmeye kalkarsa elini kırarım."
   Arkadaki adam sinirden deliye döndü."Hele bi denesene orospu,he,HELE Bİ DENESENE!"diye bağırıp kıza tokat atacakken adam elini havada yakaladı.
   "NURETTİN,KENDİNE GEL!"dedi.
   Adam sinirli bakışlarını busefer başındaki adama atmaya kalktı ama karşısındakinin kararlı olduğunu görünce elini kurtarıp arkasını döndü ve gitmeye başladı.Adam tekrardan Dilara'ya döndü.
   "Bak..."
   "Asıl sen bana bak,iyi dinle.İnsanların gözlerini boyayıp kandırdığınız belli ama arkadaşına dediğim şeyler senin içinde geçerli."dedi sinirli bir şekilde.
   Karşısındaki adam gülmeye başladı."Ya demek öyle."diyip Dilara'yla dalga geçer gibi tavır takındı.
   "Ceplerini boşalt."dedi.
    Dilara en azından adamın kendisine dokunmasını engellemişti ama şansını daha fazla zorlamamaya karar verdi.Ceplerini boş olduğunu belirtircesine dışarı çıkarıp tekrar içeri soktu.
   "Eğer beni kandırıyorsan seni öldürürüm."açık ve su götürmez bir ses tonuyla bunu söyledikten sonra adamlarına döndü.
   "Çocuğu Ayşe'ye verin.Bunları da bugünkilerin yanına götürün.Biriniz de Sena ve Gülşah'a bugünkilerin tamamlandığını bildirsin.Sinema salonuna gelsinler."
   Adamları hareketlendi ve üçüne "Yürüyün" diyerek şehrin içinde ilerlemeye başladılar.
    Yaklaşık yirmi dakika boyunca yürüdükten sonra büyük bir avm'nin girişine geldiler.Meral ve Sultan yol boyunca adamlara kendilerini bırakmaları konusunda yalvardılar.Dilara ise yol boyunca her şeyi incelemişti.
   Bir kere yerlerdeki bütün cesetler toplanmıştı.Bir ara geniş bir caddeden geçerken iki adamın evlerin içindeki cesetleri aşağıya getirip çöp arabasının arkasına atarken gördü.Sıklıkla yoldan içinde silahlı adamların olduğu arabalar,kamyonetler geçiyordu.Arada bir kendi gibi sivil insanları da görmüştü.Bir tanesi yerdeki çöpleri topluyor,diğer ikisi elektrikle ilgili bir sorunu çözmek istermiş gibi metal bir kutunun önüne çökmüş,kapağı açık içinde bir sürü kablonun olduğu kutuda bir şeyler yapıyorlardı.Daha sonra gördüğü bir kadın,evlerin camlarını siliyordu.Fakat gördüğü insanların hepsinin yüzünde aynı ifade vardı:umutsuzluk ve korku.
   Bir diğer gözlemi ise burada elektrik vardı.Sokak lambaları yanıyor,bazı evlerin camlarından ışıklar geliyordu.Bu kadar kısa süre içerisinde nasıl bukadar çok şey başarmıştılar?
   Avm'nin döner kapasına yaklaşınca kapı hareketlendi ve teker teker içeri girdiler.İçeri girer girmez Dilara buranın merkez binasını olarak kullanıldığını anladı.Hem şehrin göbeğindeydi,hem de kocamandı.
   İçeri girdiğinde burada çok fazla sayıda insan olduğunu farketti.Sanki herkes burada toplanmış gibiydi.Üç asker danışmada oturmuş sigara içiyorlardı.Bir kadın elindeki tepsiyle bir yere yemek götürüyordu.Başka bir takım elbiseli adam bazı evraklarla ve kağıtlarla merdivenlerden yukarı çıkıyordu.İki adam,temizlikçi kıyafetleri içerisinde,arkasındaki temizlik aracını çekerken sohbet ediyorlardı.Aşa merdivenlerden birkaç insan yukarı çıkıyordu.Burada tam bir koşuşturmaca vardı.Askerler danışmaya yaklaşınca onları getiren askerlere"Yeniler mi?"diye sordu.Adam kafasını salladı."Geçin."diye emir verince ilerlemeye başladılar.Merdivenlerden ikinci kata çıktılar.Dilara buradaki insanların mağazaları ev odalarına veya ofis odalarına çevirdiklerini farketti.Sinema salonunun önünde iki adam daha vardı.Adamlar ufak bi masanın yanına oturmuş tavla oynuyorlardı.Silahlarını da masaya dayamışlardı.Yaklaştıklarını görünce onlara bakıp"Bunlar bugünki sonuncular mı Mehmet?"diye sordu adam.
   Grubun başını çeken adam"Evet,iki çelimsiz kadın,bir çocuk ve bir genç."dedi.
   Tavla oynayan adamlar önlerine dönüp oyunlarına devam edince içeri girdiler.Salonların olduğu koridorda ilerleyip 3.salona girdiler ve Dilara ilk ozaman perdenin önündeki insan topluluğunu gördü.Yaklaşık 20-25 kişiydiler."Oraya geçin."diye emir verdi adının Mehmet olduğu anlaşılan adam.Üçü de insanların yanına gitti.Salonda yeni gelenlerle beraber sekiz tane de silahlı adam vardı.
   Dilara grubun arka köşesine geçip beklemeye başladı.Burdaki insanların hepsi sivildi ve hepsi yaptıkları korkunç hatayı anca farketmiştiler.Bazı insanlar kendi aralarında konuşuyordu,bazıları ağlıyordu,bazıları da endişeli bir şekilde silahlı adamlara bakıyordu.Bir süre sonra bir adam Dilara'ya yaklaştı,onun yanında duvara dayandı.
   "Pekte anlattıkları gibi bir yer değilmiş,he?"dedi.
   "Evet."
   "Adım Saruhan."diyip elini uzatınca Dilara da adamın elini sıkıp"Dilara."dedi.
   Adam sohbet etmeye başladı."Aslında buraya ailemi bulmaya gelmiştim ama bunlarla karşılaştım.Hastalıktan sonra geriye kalan insanların böyle olması korkunç."
   Dilara adamı kafasıyla onayladı.Saruhan durup dururken gelip sohbet etmeye başlamıştı ama kötü niyetli birine benzemiyordu.
   "Gerçi yol boyunca karşılaştığım insanlar da pek farklı değildiler ama hepsi de böyle değildi."
   Dilara biraz meraklanmıştı."Yol boyunca kaç kişiyle karşılaştın ki?"
   "Aslına bakarsan bir."deyince Dilara güldü.
   "Güzel uyduruyorsun,inanmıştım başta."
   "En azından birini gülümsetebilmemi sağladı."diyince Dilara biraz kendini rahatsız hissetti.Konuyu değiştirmeye karar verdi.
   "Kimdi peki karşılaştığın?"
   Adam sanki önemsiz bir şey anlatıyormuş gibi"Emre adında genç bir çocuktu.Benimle yemeğini paylaştı,ben de biramı.Çok hoşsohbet biri değildi ama."
   Dilara Emre adını duyunca birden kalbi hızlı hızlı çarpmaya başladı.
   "Şu Emre nasıl biriydi,tarif eder misin?"dedi.
   Saruhan biraz garipsedi."Yani pek spesifik bir özelliği yoktu aslında.Normal boylu,deri ceketli genç bir çocuk.19 20 yaşlarındaydı.Neden sordun?"
   Dilara tam cevap verecekti ki salonun kapısı gürültüyle çarparak açıldı.Önden göbeği açık bir bluz giymiş sivilceli bir kız girdi,arkasından da etek giymiş,saçı yapılı,elinde bir sekreterlik tutan kadın girdi.Silahlı adamlar bir süre gelenlere baksa da sohbetlerine geri döndüler.Kız insanların önünde durup hepsine baktı.Sonra durup dururken kıkırdadı.Ardından da parmağıyla onları gösterip gülmeye başladı.Dilara bu kızın derdi ne diye düşündü.
   "Sena,sen başla."yanındaki kadın kafasıyla onaylayıp önlerine geldi.Kız da cebinden bir sakız çıkarıp çiğnemeye başladı.Arada bir kocaman bir balon yapıp sesli bir şekilde patlatıyordu.
   "Topluluğa hepiniz hoşgeldiniz.Başlangıçtaki kötü karşılamamız için sizden tüm kalbimle özür dilerim.Fakat burada kötü niyetli insanlar istemediğimizden bir takım önlemler almamız gerekti.Toplulukta amacımız,herkesin bir görevi olduğu..."
   Kadın anlatırken Dilara arkasında sakızdan balonlar yapan kızın kendine baktığını gördü.Kız ona garip bir şekilde bakıyor,patlattığı balondan dudaklarına yapışan sakızları diliyle ilginç bir şekide temizliyordu.Dilara kendini iğrenç hissetti.Kafasını tekrar sekreter görünümlü kadına çevirdi ama kızın hala kendisine baktığını hissediyordu.Dayanamadı,bir kez daha göz ucuyla kıza bakınca hala ona baktığını farketti.
   "...stünüzdeki kişilerden bir emir alırsanız lütfen yerine getirin.Burada,sağlıklı bir toplum kurabilmemiz için ve size yeni hayatlarınızda en kaliteli bir şekilde devam edebilme fırsatı sunabilmek için..."
   Arkada balon yapmaktan sıkılan kız tekrar öne çıktı."Tamamdır Sena,kafamı ütüledin.Sen git gerisini ben hallederim."
   Sözünün kesilmesinden aşırı rahatsız olan kadın hınçla kıza döndü.Deminki hanım hanımcık halinden eser kalmamıştı."DAHA SÖZÜM BİTMEMİŞTİ."dedi.
   Karşısındaki kız da bakışlarını onunkiyle birleştirerek"Sana git dedim."dedi.Silahlı adamlar da dahil herkes bu ikiliyi izliyordu.Sonunda statü farkına varan kadın sinirli halini bıraktı.
   "Buraya bukadar yeni olmana rağmen efendinin sana nasıl bukadar yetki verdiğini bilmiyorum ama bulunca bu söylediklerine pişman olucaksın."dedi sakince.Sonra arkasını dönüp ilerledi.
   "Kolay gelsin."diye seslendi kız,kadının arkasından ve tekrar kıkırdadı.
   "Mehmet,bir gelir misin?"diyince adam kızın yanına geldi.
   "Şu,şu ve şu (İçinde Dilara'nın da olduğu üç kişiyi parmağıyla gösterdi)burda şehirde görev alsınlar.Diğerlerini çevre yerleşkelere yolla,başka görevler ver ya da ne bileyim...yap bişeyler işte."
   "Tamam."diyen Mehmet,adamlarına işaret verdi.Bu sırada Saruhan öne çıktı ve kıza yaklaştı.
   "Ben senden emir almaya gelmedim.Buradan gideceğim.Ailemi bulacağım."dedi.
   "Bu arkadaşa da biraz motivasyon verin,ben yukarı geçiyorum gerisi sizde Mehmet."diyip arkasını döndü ve salondan çıktı.İki adam Saruhan'ı yaka paça dışarı çıkardı.Diğerleri de insanları bölerek dışarı çıkardılar.Dilara ve üç kişi ise salonda beklemek zorundaydı.Başlarında silahlı bir adam kaldı.Adam en ön sırada bir koltuğa geçti,silahını yan koltuğa koydu.Cebinden bir sigara paketi çıkarıp içmeye başladı.Yaklaşık 15dakika sonra içeri iki silahlı adam daha girip hepsini teker teker başka yerlere götürürken Dilara'nın içinde kötü bir his vardı.Buradan kaçmalıydı.Kendisini 3.katta eskiden bir kuyumcu dükkanı olduğunu düşündüğü bir mağazaya getirdi başındaki adam.İçeride yatak,dolap,masa,sandalye gibi eşyalar vardı.Değişik tarzda bir otel odası gibiydi.
   "Yarına kadar burada kal.Topluluktaki görevini Gülşah sana söyleyecek.Eşyaların incelendikten sonra sana getirilecek.Bir saat sonra ise yemek dağıtımı var.-1. katta.Onun dışında etrafta dolaşma.Kaçmaya da kalkışırsan dışarıdaki adamlar seni vurur ve haberin olsun diye söylüyorum,ıskalamazlar.Yeni hayatına hoşgeldin."dedi adam.Sonra yanından ayrılıp aşa katlara inen merdivenlere doğru yürüdü.
   Dilara şaşırmıştı.Ne yani,başıda biri beklemeyecek miydi?Burada kalmayan diğer insanları nereye götürmüşlerdi?Onlara ne yapacaklardı?
   Dilara içeri girdi,özensizce düzeltilmiş yatağa oturdu.Etrafa bakmaya başladı.Dışarıdan arada bir insanlar geçiyordu ama anlaşılan bu katta diğer katlarda olduğu kadar insan yoktu.
   Yorulduğunu farketti.Yatağa uzandı.Duvara bakmaya başladı.Aklındaysa Emre vardı.Hastalıktan sonra birsürü Emre hayatta kalmış olabilir diye düşündü ama inanmak istediği tek şey onun tanıdığı Emre olmasıydı.
-----------------o---------------------
"...Seni de aramızda görmekten mutluluk duyarız.Topluluğun kapıları herkese açık."
"Elbette,davetin için saol dostum.Ben de o taraflara gidecektim zaten.Katılmayı çok isterim."
Dışarıdaki adam memnun olmuş gibiydi."Tamam ozaman,iyi yolculuklar."
"Saol."dedikten sonra camı kapayıp adamdan uzaklaşmaya başladı.Yavaş bir şekilde kalkmıştı.Giderken dikiz aynasından adamı izledi.O,yanından ayrıldıktan sonra telsizini eline almış,birilerine bir şeyler söylemişti.
Koltuğunun altından silahını çıkardı,şarjörünü takıp kolunu çekti.Sonra da yan koltuğa bıraktı.İçinden bir ses yakında kullanması gerekeceğini söylüyordu.

Gri VirüsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin