Karanlık çökerken Emre yürümeye devam ediyordu.Yol okadar sıkışıktı ki bir süredir arabaya binmemişti.Arabaların aralarından zaman zaman da üstlerinden geçerek ilerliyordu.
Camdan içeri her baktığında normalde gördüğü cesetlerden dolayı kendini kötü hissetmesi gerekirdi ama hiçbir şey hissetmiyordu.Karnı acıkmaya başlamıştı.D100'den ayrıldı ileride gözüne bir fırın kestirdi.
Sokak lambaları yanmadığından etraf bir süre sonra zifiri karanlığa bürünecekti.Emre gece görüş gözlüklerini yüzüne indirdi ve açtı.Her yer artık yeşil olmuştu.
Kapıya vardı,kolu indirdi.Kapı açılmadı,kilitliydi.Emre'nin eli direk tabancasına gitti.Nasıl olsa kilide isabet eden tek bir kurşun işini görürdü.Sonra vazgeçti,bu sabah yaşadıklarından sonra mermisini idareli kullanmak istiyordu.Gerçi her yerinden şarjör fışkırıyordu.Özellikle de çantasının çoğu cebinde vardı.Üzerinde de vardı.
Cama yumruk attı,cam bir anda çatladı.Üst kısmı aşağı düştü.Elinde eldiven olduğundan Emre'ye bir şey olmamıştı.İçeri girdi.
Fırın kokusunu her zaman çok severdi Emre.O taptaze yeni pişmiş ekmeğin kokusunun yanında birde ekmeğin ucundan kopartılmış bir parçayı yemeye de bayılırdı.Yalnız burası pek taze ekmek kokmuyordu.
Raflardaki ekmekler kaskatı olmuştu.Emre aldırmadı,bir tanesini alıp yemeye başladı.Dükkandan çıkıp sokakta ilerledi.
Biraz ilerledikten sonra bir markete rastladı.İçeri giricekti ki rafların boşaltılmış,kapının çökmüş olduğunu görünce vazgeçti.Ezilmiş insanlar her yerdeydiler ve belliki burda alabileceği bir şey kalmamıştı.Yola devam etti.Bir telefoncuyu,tuhafiyeyi,iddia bayisini,sonra da bir parkı geçti.Parkta bir şey dikkatini çekince durdu.Parktaki bir salıncak sallanıyordu fakat rüzgar esmiyordu ki.
Aniden ensesindeki tüyler diken diken oldu.Sanki burada yalnız değildi.Oradan uzaklaşmaya karar verdi.İstemsizce silahını sırtından eline indirdi,güvenliğini açtı.
Adımlarını hızlandırdı.Açlığı birden gitmişti.Takip edildiğini hissediyordu.Sanki,sanki uzaklardan biri onu gözetliyordu arkasında ama arkasını dönüp bakacak cesareti kendisinde bulamadı.Hızlı adımlarla giderken artık başkasının da arkadan yürüme seslerini duymaya başladı.Arkasındaki her kimse Emre ile aynı anda adım atarak yürüdüğü için sesi çok az duyuluyordu ve farkedilmesi zordu.Emre bir anlığına adım attığı ayağını durdurdu ve o an arkasındakinin son bir adım attığını duydu.Silahının kolunu çekti ve aniden arkasını dönüp nişan aldı.Arkada kimseyi göremedi ama takip edildiğine yemin edebilirdi.
Koşarak anayola çıktı ve arabaların arasından ilerlemeye başladı tekrardan.
10dakika kadar sonra bir otel gördü.Kapısı döner kapılıydı ama elektrik olmadığından eliyle iterek döndürdü ve lobiye girdi.
Lobi şık bir şekilde dizayn edilmişti.Burasının kaliteli bir otel olduğu belliydi.Girişte ortada bir çeşme vardı.Etraftaysa bir sürü güzel saksı bitkisi,duvarlardaysa tablolar vardı.Ayrıca siyah deriden bir koltuk takımıyla birlikte tv ünitesi sol tarafta bir oda varmış hissi uyandırıyordu.İlerledi,masanın arkasına geçti.Geçerken gözüne bir şey takıldı:zil.Hayatında hiç o tarz bir zil çalmamıştı.Üzerine hafifçe dokundu ve ding diye tek tondan bir ses çıktı.Arkadaki raflarda odaların anahtarları vardı.Emre her katta 16 oda olduğunu ama sadece en üst katta 3 oda olduğunu farketti.Kral dairesi dedi içinden ve en üstte ortadaki anahtarı aldı.Bazı anahtarlar yerinde yoktu,Emre de çok takmadı.Sonuçta hastalık sırasında insanlar otelde kalıyor olabilirdi.Tabi bu sırada takip edilme hissinden çıkmıştı ama farkında değildi.Farkında olmadığı bir diğer şey ise hala dışarıdan izlendiğiydi.Eğer Emre o anda arkasını dönüp anayoldaki siyah arabanın tamponuna doğru baksa kendisini izleyen bir çift mavi gözü görebilirdi.
Anahtarı aldıktan sonra odasına çıkmadan mutfak kısmına bir bakmak istiyordu.Karnı hala açtı.Geçerken güvenlik odası tarzı bir yer gördü.Bir adam sandalyeyle birlikte yere yığılmış odada yatıyordu.Masada ise biri düz ikisi çapraz bir şekilde yanyana duran ve Emre'ye bakan 3 ekran vardı.Emre yerdeki adamın silahı olduğunu gördü.Adamın silahını almak için sırtüstü çevirdi ve eline sıvımsı bir şeyler bulaştı.Adamın gömleğine elini sildi.Sonra da silahını aldı ama işe yaramazdı.Kendisininkinden farklıydı ama dışarıda takip edildiği aklına gelip ürperdi.Şarjörü çıkarıp işine yaramasa da cebine attı.
Mutfakta dolapta bir sürü sebze,meyve,et,tatlı ve daha bir sürü şey buldu.Karnını doyurdu.Yukarı yöneldi.
Oda numarası 613 dü.En üst kattaki daireyi aldığına merdivenlerden çıkarken pişman oldu.Asansör devre dışı olduğundan merdivenleri kullanması gerekmişti ve odası 23.kattaydı.Ayrıca merdivende,hollerde,koridorlarda bir sürü ceset vardı.Böyle bir yer korkutucu olduğu kadar kötü de kokuyordu.
Üst katlarda ceset sayısı azalmıştı.En üstte ise hiç yoktu.Odası direk karşısındaydı,ilerledi ve kapıya varınca gene ciddi şekilde izleniyormuş hissine kapıldı.Busefer dayanamadı arkasını dönüp tabancasıyla 5 kez ateş etti.Beş kez dijjuvt sesi çıktı susturucusundan ve Emre o anda gece görüş gözlüğü taktığından farketmedi ama zifiri karanlık olan koridor bir anda 5 kez parlamıştı.
"Kim var orada?" Sesine cevap gelmedi.Merdivenden hiç ses gelmiyordu ama okadar sessiz bir ortamda bir alt merdivenden yavaşça inen birinin sesini duydu.Daha doğrusu ayakkabısının halıya sürtünme ve kesik kesik nefes alma sesini.Şu kesindi burada yalnız değildi.
Odasına hızlıca girdi ve orada kim varsa rahatça duyabilsin diye sertçe kapıyı çarptı.Üstteki üç kat kapının çarpmasıyla inledi.Emre hiç vakit kaybetmeden ve minimum ses çıkarmaya çalışarak pencereye doğru ilerledi.Bir planı vardı.Çünkü yan odaların kapısının açık olduğunu görmüştü ve o kapılar onun odasına bakıyordu.
Çantasını ve silahını bıraktı.Üstünde tabancası,çelik yeleği kalmıştı.Pencereyi açtı ve ilk adımını dışarı attı ama duraksadı.Burası çok yüksekti.Düşerse kesin ölürdü.Emre de yükseklik korkusu yoktu ama adrenalinden dolayı karnını boşluktaymış gibi hissediyordu.Derin iki nefes aldı ve verdi.Sonrasında diğer ayağını da dışarı çıkardı ve bastı.Son olarak vücudunu da çıkardı ve artık tamamen odadan çıkmıştı.Elleriyle hala pencereye tutunuyordu ama acele etmesi lazımdı.Vakit kaybedemezdi.
Aşağı bakma Emre,sakın aşağı bakma dedi içinden.Yavaşça elini pencereden duvara kaydırdı.Ayağını koyduğu yerden topuğu dışarı sarkıyordu ve yüzü duvara dönüktü.Elleri duvarda yan odanın penceresine doğru yavaşça ilerlemeye başladı.Kendini çok kötü hissediyordu.Arkası boşluktu ve dışarıda esen rüzgar ensesini yalıyordu.Köşeye varmıştı ki paniklemeye başladı.Köşeyi dönmek için nereye tutunacaktı?Kafasını yukarı kaldırdı,sağa sola baktı hiçbir şey göremedi.Artık çok ilerlemişti ve geri dönemezdi.Ciddi anlamda paniklediğinden daha derin ve hızlı nefesler almaya başladı.Göğsü daha fazla şiştiğinden artık her nefes alışında sırtı bir miktar daha boşluğa gidip geliyordu.Tırnaklarını beton duvara geçirmeye çalıştı,bu istemsizdi.Tutunmaya çalıştı ama ölesiye korkuyordu şuan.Bir binanın 23.katındaydı ve öylece kalakalmıştı.Beyni alarm veriyordu,fena halde terlemeye başlamıştı.Korkunç bir an kendinisini aşağı bırakmayı düşündü.Aşağı bırakacaktı ve bu işkence bitecekti.Sonra beynini boşalttı ve sezgisel hareket etmeye başladı.Fazladan bir adım daha kaydı ve artık sol ayağınım öndeki küçük bir bölgesi hariç %80 i boşluktaydı.Ayağını diğer tarafa uzatıp bastı ve biraz daha kaydı.Ardından diğer ayağıyla da bu işlemi yapıp yan odanın camının olduğu,binanın diğer yüzüne geçti.Ellerini sürterek cama ulaştı.Cam açıktı ama perde esen rüzgardan odanın içinde arkaya doğru gidiyordu.İçeri geçti ve ayakları zemine değer değmez müthiş bir rahatlama hissetti.Bu tarif edilemez bir duyguydu.Demin sanki bir kabustaydı,şimdiyse cennete adımını atmıştı sanki.Nefesini düzeltti,görevine odaklandı.Neredeyse hiç ses çıkarmayarak kapıya yöneldi ve kendi odasının kapısını gözlemeye başladı.
Hiç hareket etmiyor,çıt çıkarmadan bekliyordu.Bir süre sonra tekrar ayak sürüme sesi duydu.Ağzında küçük bir gülümseme belirdi.Gel bakalım dedi içinden.Kapıya doğru nişan almıştı.Bekliyordu.Gelen her kimse çok dikkatliydi.Çok çok az ses çıkarıyordu.Sonra koridorda küçük bir ışık demeti belirdi.Bu bir kırmızı lazerdi.Emre'de bunun lazerden geldiğini farketti yalnız o gece görüşünden lazer ışık hüzmesini beyaz görüyordu.Gelen artık iyice yaklaşmıştı.Sonra koridordan kibrit çakma sesi geldi.Koridor aydınlanmıştı artık.Köşeyi geçince artık Emre hedefini görmüştü.Ateş edecekti ki biraz daha izlemeye karar verdi.Karşısındakinin ne yapacağını merak ediyordu.
Yandan net farkedilmese de odasının kapısındaki uzun boylu bir kızdı.Saçları sırtından aşağı sarkıyordu.Ayağında balerinlerin kullandığı babet vardı.Emre buna baya şaşırmıştı.Kızın yüzünü seçemiyordu zira kızın yüzü kapıya dönüktü.Yandaki saçları da yüzünü bloke ediyordu.Kapıya kadar vardı ve durdu.Diğer elinde bir şey tutuyordu ama Emre ne olduğunu anlayamadı.Kızın eli kapının koluna değdi ve kavradı.Sonra gene dondu.Belli ki sakinleşmeye çalışıyordu.Diğer elinde her ne varsa onu biraz hareket ettirdi.Emre'ye yıllar kadar uzun geçen ama aslında 32 saniye sonra kızın kapının kolunu kavrayan eli gevşedi ve bıraktı.Diğer elindeki şeyi pantolunun cebine ses çıkarmadan koydu ve geri gitmeye başladı.Emre artık onu vurucaksa son şansıydı.Eğer şuan vurmassa köşeyi dönüp gidecekti.Kaslarını zorladı ama başaramadı.Kızı vuramadı,kızda sessizce ilerleyip yokoldu.Kız gitmişti ama Emre 10dakika daha o şekilde bekledi.Belkide onu öldürmeye gelmemişti kız,bilemezdi ki.Diğer elinde ne olduğunu görmemişti ama bu silah olduğu anlamına da gelmezdi.Hem silah bile olsa,odaya girmemişti.Emre o odada kapı açık bir şekilde iken yatağa uzandı ve uyumaya çalıştı.Şuan odasına dönemezdi,buranında kapısını kapatamazdı.Öylece kaskatı bir şekilde yatağa girdi ve uzandı.Bir saat kadar koridoru gözledi,sonra dayanamadı uykuya daldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Virüs
Ciencia FicciónRusya'da biyolojik araştırmalar yapan bir labaratuvarda bir sorun çıkar ve insanların %99'unu iki hafta içinde öldürecek bir virüs tüm dünyaya yayılmaya başlar.Hastalık bulaşan insanın yüzünde gri lekeler çıktığından hastalıktan sonra hayatta kalan...