Sabah uyandığında gece hangi pozisyonda yatmışsa aynı şekildeydi ve her yeri kaskatı kesilmişti.Yatağın kenarında bir süre oturup vücudunu gerdi.Botlarını giydi ve ortadaki odaya gitmeden önce elini yüzünü yıkadı.Odada her şey bıraktığı gibiydi.Hiçbir silahı hiçbir ekipmanı eksik değildi.Her şeyini toplayıp merdivenlerden inmeye başladı.
Otelin restorant kısmına uğradı,kahvaltı etti.Kahvaltıdan sonra yanına reçel kavanozunu ve mutfak kısmındaki dolaplardan bulduğu aliminyum folyoya sardığı 4 parça baharatlı eti aldı.Aslında daha fazlasını almak isterdi ama çantası zaten bir hayli ağırdı.Yanına 3 cam şişe su da alıp dışarı çıktı.
Kış yaklaşıyordu.Havalar iyice soğumaya başlamıştı ve sabah esintisi Emre'yi biraz üşüttü.Ceketinin yakalarını yukarı kaldırdı,fermuarı sonuna kadar çekti.Tekrardan yola koyuldu.
Bir an önce anayoldaki araba yığınının önüne geçmek istiyordu ama bu arabalar zinciri bitecek gibi değildi.Sanki insanlar hep birlikte şehirden kaçmaya çalışmıştı ve birileri onları durdurmuş gibiydi.Yoluna devam ederken ara sıra arabaların camlarından içeri bakıyor,işe yarar bir şey görürse almayı planlıyordu.
Yolda ilerlerken ister istemez kendini yalnız hissediyordu.Neden bukadar insan ölmüştü de o bağışıklık sahibiydi?Onu özel yapan neydi?Bir fikri yoktu.
İki saat boyunca yürüdükten sonra gri Hyundai marka bir arabanın kaputuna oturdu,çantasını çıkardı.Omuzları ağrımıştı,yayan gitmek hele de bu ağır çantayla çok zordu.Omuzlarını gevşettikten sonra çilek reçeli kavanozunu çıkardı,birkaç kaşık aldı.Ardından biraz su içip tekrar yola koyulmaya hazırlandı.Artık neredeyse körfeze gelmişti,deniz de çarşaf gibiydi.Kaputtan indi,çantasını sırtına alırken bir ses duydu.Hemen arkasına döndü ve son anda sol arkasındaki tepeye saklanmaya çalışan kızı gördü.Geçen gece odasının kapısına gelen kızdı.Kız tepenin arkasına geçerken bir taşı da yerinden oynatıp yola düşürmüştü.
Tepe çok yüksek değildi,yoldan maksimum üç metre yukarıdaydı ama rahatça biri arkasında gizlenebilirdi.Belli bir süre ikiside hareket etmedi.Etraf birden sessizleşmişti,çıt çıkmıyordu.Sessizliği Emre bozdu:"Merhaba"dedi.Bir cevap gelmesini beklemiyordu ama ne diyeceğini de bilmiyordu ki.Bir süre daha bekleyip devam etti:"Eee...adım Emre."yine cevap yoktu.
"Bak orada olduğunu biliyorum seni gördüm.Dün gece de görmüştüm.Beni neden takip ediyorsun bilmiyorum ama sana zarar verecek değilim."yutkunup boğazını temizledi ve devam etti:"Üzerimdeki silahlarla bu pek inandırıcı gelmese de öyle.Dün gece kapımın oradayken seni isteseydim vururdum.Yan odadan seni gördüm."Sanki sözlerinin ardından tepenin arkasında bir hareketlenme sezmişti.Bekledi ama ortaya çıkmadı.
"Bana güvenmemeni anlıyorum ama..."ama neydi?Ne sanıyordu ki?Sözlerinin ardından tepenin arkasından çıkıp yanına gelecek ve arkadaş mı olacaklardı?
"Herneyse,buraya tabancamı bırakıyorum.Şarjörü tam dolu 12 mermisi var.Bir tane de yedek şarjör bırakıyorum.Sonuçta dışarıda sadece normal insanlar dolaşmıyor,emin ol bunu Kadıköy'de tecrübe ettim.Şarjörü tak,namluyu geri çek sonrasında ateş etmeye hazır oluyor."
Ne yaptığını sanıyordu?Tabancasını bırakmak da ne oluyordu?Kız arkadan gelip onu vurabilirdi.Beyni yapmaması gerektiğini haykırıyordu ama ok yaydan çıkmıştı bir kere.
"Umarım kullanmak zorunda kalmazsın."Tabancayı ve yedek şarjörü yere bıraktı,sonra aç veya susamış olabileceğini düşündü.Yemeğini bırakamazdı ama bir şişe suyunu tabancanın yanına bıraktı.Tekrar yürümeye başladı ve arkasına asla bakmadı.İzlendiğini biliyordu ama arkasına bakmadı.Kendini garip hissederek yoluna devam etti.
Akşam çökerken hala yürüyordu.Araba kuyruğuysa hiç bitmeyecek gibiydi.Göz alabildiğince uzanıyordu.Emre de bir hayli yorulmuştu.Bütün gün yürümüştü ve omuz kasları artık iyice uyuşmuş,iflas etmişti.Ayrıca kıza tabancasını bıraktıktan sonra da içi bir türlü rahat değildi.Bir şeyin olmasını bekliyordu.Bütün gün arkadan vurulma olasılığıyla yola devam etmişti ama kız onu vurmamıştı.Tabi silahı aldığını varsayarak...
Honda marka bir arabanın yanında durdu,içindeki cesetleri çıkarıp yolun kenarına attı.İçerisi leş gibi kokuyordu.Kapılarını açık bıraktı ve yakabileceği çalı çırpı toplayabilmek için yoldan ayrıldı.Uzun bir dal ve birsürü çalı çırpı toplamıştı,arabanın önüne yığdı.Çantasından çakmağı çıkarıp çalıları ateşe verdi.Artık hava iyice soğumuş ve kararmıştı.Çantasından çıkardığı etleri uzun dala geçirip ateşin üstünde tutmaya başladı.Soğuk ve keskin havada ateşin sıcaklığının yüzüne vurması çok iyi hissetiriyordu.Etleri bir süre tuttuktan sonra korların yanına bırakıp arabaya yöneldi.Çantasından poliesterden yapılmış matını çıkarıp arka koltuğa serdi,çantasını da başını koyacağı kısma koyup kapıları kapadı.Arabanın anahtarından kapıları kilitledi ve arkasını dönünce birden korktu.Karşısında bir adam duruyordu.Hemen elini sırtındaki silahına götürdü ama tuttuğu silahını çıkarmadı,adam silahsızdı.
"Sessizce yaklaşıp seni korkuttuğum için özür dilerim.Adım Saruhan."Karşısındaki adam elini uzatmıştı.Emre bir süre uzatılan eli sıkmadı ama izlendiğini düşünüp adamın elini sıktı.
"Bende Emre.Seni görmeyi,daha doğrusu birini görmeyi beklemiyordum,beni hazırlıksız yakaladın."Karşısındaki adam gülümsedi.Otuzlu yaşların sonunda olduğunu düşündü.Kafasının ortasında kocaman bir kel alan vardı.Az miktarda saçları yanlardan kulaklarına varıyordu.
"Haklısın bende beklemiyordum.Sana katılabilirmiyim?"
"Tabiki"
Emre adamın üzerinde silah görmese de saklıyor olabileceği ihtimaline karşı tetikte duruyordu.Adam yere çömeldi,çantasından birkaç kraker çıkarıp yemeye başladı.Ayrıca çantasından iki bira çıkardı ve birini Emre'ye uzatıp "İçer misin?"dedi.Emre adamın elinden alıp teşekkür etti.
"Biraz ısındılar,sonuçta bütün gün çantamın içindeydiler.Zaten bu sıralar soğuğunu bulabilceğimizi sanmıyorum."adam bunu dedikten sonra kıkırdayıp birasından bir yudum aldı.Emre de zoraki gülümsedi.
Etler artık pişmişti.Emre daldan çıkardığı bir dilim eti adama uzattı,adam sorgulamadan alıp etten kocaman bir parça ısırdı.Aç olduğu her halinden belliydi."Sağ ol"dedi.Bir süre sessizce yemeklerini yiyip biralarını içtiler.Sonrasında sessizliği adam bozdu.
"Uzun zamandır adam gibi bir şey yiyememiştim,tekrardan sağolasın.Görmüşsündür,yollardaki bütün market ve bakkallar yağmalanmış."
"Aynen."
"Yolun nereye genç?"İşte,sonunda onunla ilgili bir şey sormuştu.Bu anın geleceğini biliyordu.Adamdan hoşlanmamıştı,sanki bir şeyler saklıyordu.Sanki doğru anı kolluyordu.
"Doğuya gidiyorum,sen?"
"Ben Ankara'ya gidiyorum.Ailem orada.Onları arayacağım,hala yaşıyor olabilirler."Son cümlesini söylerken elindeki bira şişesini sallamış ve çokta inanmıyormuş gibi bir tonla söylemişti.
"Umarım onları bulursun."dedi Emre.Adamsa gülümsemekle yetindi."Neden İstanbul'daydın?"
"Ben tır şoförüyüm."dedi adam.Emre de başını salladı.
İkisi bir süre daha birlikte sessizce oturup yemeklerini yediler.Sonrasında Saruhan ayaklandı.
"Ben artık yola devam edeyim,zaten benden kuşku duyduğun her halinden belli."Emre aksini iddia etmek için ağzını açmıştı ki sustu.
"Önemli değil,bende gecenin bir yarısı dünyadaki bütün insanlar hastalıktan öldükten sonra karşımda birini görsem kuşkulanırdım.Sana iyi şanslar.Et için teşekkür ederim."Tekrar tokalaştılar.Emre adamdan şüphelendiği için kendinden iğrenmişti.
"Bir şey değil."Adam çantasını sırtına alıp yürümeye başladı.Birkaç adım sonra Emre arkasından seslendi:"Saruhan!Bu hastalığın nerden çıktığını biliyor musun?"
Adam birden kaşlarını kaldırdı.Şaşırdığı her halinden belliydi.
"Bilmiyorum,ama internet kesilmeden önce Twitter'de insanlar Rusya'da bir kazadan bahsediyorlardı.İkinci Çernobil vakası diyenler bile vardı."
Emre başını salladı adam arkasını dönerken kendisini ona karşı soğuk davranıp düzgün bir şekilde sohbet etmediği için kötü hissetti.Tekrar seslendi:"İstersen birlikte deva..."
Adam sözünü kesmişti:"Sağol,ben yalnız devam edeceğim."Adam elini kaldırdı.Emre de karşılık olarak elini kaldırıp selam verdi.Sonrasında adam tekrardan yola koyuldu.Emre de adam gözden kaybolana kadar onu izledi.Sonrasında bir süre oturdu.Ardından arabanın içine girip yaptığı yatağına uzandı.Kafasını çantasının üstüne ellerini çantasının altına sokup karanlıkta arabanın tavanına baktı bir süre.İnsanlara soğuk davranmayı bırakması gerekiyordu.Fakat yaşadıklarından sonra insanlara güvenmeyi henüz başaramamıştı.Hem bu konuda yalnız da değildi.Onu takip eden kız da ona güvenmiyordu.Emre aslında onu suçlamıyordu.Sonuçta okadar silaha sahip olması herkesi tedirgin edebilirdi.Ama Emre yanında taşıdığı silahlardan pişmanlık duymuyordu.Yan tarafına döndü,arabayı kitledi.Düşüncelerinden arınıp gözlerini kapadı ve rahatsız geçecek bir uykuya daldı.
AYNI ANLARDA EMRE'DEN 138 METRE GÜNEYDOĞUDA ÇALILARIN VE DİĞER AĞAÇLARIN ETRAFINI SARDIĞI BİR KAVAK AĞACININ DALINDA
Yaklaşık bir buçuk saattir(Emre durduğundan beri)ağacın dalında durup onu izliyordu.Nasıl biri olduğunu anlamaya çalışıyordu.Ona zarar verebilir miydi?Pekala verirdi.O uzun namlulu silahın bir mermisi alnında kocaman bir delik açabilirdi.Ayrıca tek silahının o sniper olduğunu da sanmıyordu.O kadar büyük bir çantada mutlaka başka silahları da olmalıydı.Ama artık onunda bir tabancası vardı.Bu tabancayı neden ona bıraktığını tam olarak bilmiyordu.Güvenimi kazanmaya çalışıyor diye düşünmüştü.Lakin bir yandan da acaba gerçekten kendi korunması için bırakmış olabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyordu.Aslında buna inanmak istiyordu.Dünyada çok az insan kalmıştı ve bu çocuk aslında düzgün birine benziyordu.Sadece biraz fazla hüzünlü duruyordu.Ayrıca çocuğun kimseye güveni yoktu ve fazla paranoyakça davranıyordu.
Bir adamın ona yaklaştığını görmüştü.Aynı zamanda direk elinin silahına gittiğini de görmüştü.Yalnız Emre'nin bilmediği bir şeyi daha görmüştü.Adam Emre'yi uzaktan görmüştü ve onu görünce silahını çantasına koymuştu.Birdaha da çıkarmamıştı.
Havada kar soğuğu vardı ve bu daldan artık inmek istiyordu.Hem çocukta uyumaya gitmişti.Ağaçtan indi,çantasından battaniyesini çıkarıp sarıldı.Sırtını ağaca dayayıp uyumaya çalıştı ama hemen başaramadı.Çok rahatsız bir pozisyondaydı uyumak için ama bütün gün çocuğu takip etmiş ve yorulmuştu,uyumalıydı.
Aslında yola gidip o da bir arabanın içinde yatabilirdi ama bu riski almak istemedi.Gafil avlanabilirdi.Bunun böyle devam etmesini o da istemiyordu.Artık bu işe bir son vermeliydi.Tanışmanın vakti gelmişti.Ya da tehlikeyi yok etmenin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Virüs
Science FictionRusya'da biyolojik araştırmalar yapan bir labaratuvarda bir sorun çıkar ve insanların %99'unu iki hafta içinde öldürecek bir virüs tüm dünyaya yayılmaya başlar.Hastalık bulaşan insanın yüzünde gri lekeler çıktığından hastalıktan sonra hayatta kalan...