Yol boyunca dehşet verici görüntüler görmüştü Emre.Birbirini bıçaklayanlar,inşaattan atlayarak intihar edenler...Virüs çok büyük ihtimalle insanların sinir sistemlerine etki edip onların agresifleşmesine ve kontrolden çıkmasına neden oluyordu.Bu çok açıktı ama bukadar kısa sürede bulaşıp bukadar kısa sürede etkilerini gösterip ölümlerin başlaması,gerçekten inanılır gibi değildi.
Dairesine varmadan önce benzin almak için yolunun üstündeki bir benzin istasyonuna uğradı.Pompaların yanına gelince frenledi ve durdu.Destek ayağını indirip kontağı kapattıktan sonra etrafa bakınmaya başladı.Kimsecikler ortada yoktu.Ne bir pompacı,ne de arabaları yıkayan görevli fakat marketin içindeki ışık hala yanıyordu.Markete doğru ilerlemeye başladı.
Kapı otamatikti,yaklaşınca açıldı,içeri girdi.Kasanın arkasında kimse yoktu.Etrafta da kimse gözükmüyordu.İçeceklerin olduğu bölüme doğru ilerledi.Kapağı açıp yaban mersini aromalı bir Red Bull aldı.Açıp bir yudum aldı.Normalde Red Bull'un tadını pek sevmezdi ama yaban mersini aromalısı gerçekten güzeldi.Tam dönüp gidecekti ki abur cubur rafının köşesinde yere çökmüş,iki eli kafasının iki tarafında,bacaklarını toplamış,ritmik bir şekilde ileri geri sallanan görevliyi gördü.Üzerindeki kırmızı lakosun sol üstünde büyük harflerle PO yazıyordu.Daha da önemlisiyse,adam şuana kadar oğuzhan dışında gördüğü yüzünde gri lekeler olmayan ilk insandı!
Emre bir an heyecanlandı.Adama yaklaştı fakat durdu:onun geldiğini farketmesi gerekmez miydi?Sonuçta kapı açılınca duy...Siktir et dedi içinden.
-Merhaba,benzin alıcaktım da dışarıda hiçbir görevli yoktu.Siz mi ilgileniyorsunuz?
Adam birden kafasını Emre'ye çevirdi ve gözbebekleri büyüdü."Sende lekeler yok!"dedi.Doğruca ayağa kalkıp Emre'ye sarıldı ve ağlamaya başladı.Bir yandan da Allahıma şükür,Allahıma şükür diyip duruyordu.
Emre de adama sarıldı.Kendini daha önce hiç bukadar rahatlamış hissetmemişti.Adam Emre'den biraz uzundu.45'li yaşlarındaydı,belkide 50.Tam kestirmek zordu.Sert,kırçal,kısa,beyaz sakallı bir adamdı.Saçları simsiyahtı.Yaşına göre ortalama bir boyu vardı.
-Adın ne senin?
-Emre,senin adın ne abi?
-Kenan,kardeşim.İnanırmısın delirdiğimi zannetmeye başlamıştım.İlk başlarda insanların suratları,şimdi de davranışları...Karımı aradım birkaç saat önce,o da hastaydı,telefonda konuşmaya çalıştım onla ama tek yaptığı anlamsızca konuşmaktı.Sanki çok sinirliydi ama aynı anda üzgündü.Sonra dışarda olanları görmüşsündür,karımı o halde hayal ettim.Eve gidemedim.
Artık hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı.Emre'ye tekrar sarıldı.Adamın da sinirleri bozulmuştu.
-Neler oluyor Emre?İnsanlar neden birden delirdi?
-Bilmiyorum abi.Ama tahminimce insanlar bunları isteyerek yapmıyor.Agresifliklerinin nedeni hastalık olmalı.Sinir sistemine etki eden en basit virüsün bile ağır sonuçları olabilir.Kaldı ki ben bunun öyle basit bir virüs olduğunu zannetmiyorum.
İkili bir süre sessizce durdu.Birbirlerini bırakmak istemiyorlardı.Adam yaşlı gözlerini sildi,kısa bir iç geçirdi.
-Motoruna benzin mi lazım?
-Evet.
-Tamam gel,buseferki benden.
Kenan motora benzini doldururken hava da iyice kararmıştı.Sokak lambaları yanıyordu.D100 de trafik durma noktasındaydı.Dışarıdaki gürültünün en büyük sebebi zaten ordan gelen korna sesleriydi.
-Ne yapıcaksın?Aileni aradın mı?
-Annem babam vefat ettiler,ben 11 yaşındayken.Trafik kazası...dedi Emre.Annesini ve babasını uzun zamandır düşünmemişti.Yüzleri gözünün önüne geldi,içi burkuldu,boğazı düğümlendi.Annesinin birkez daha saçını okşaması için her şeyini verebilirdi.
-Allah rahmet eylesin.Bilmiyordum kardeşim özür dilerim
-Problem değil Kenan Abi,saol.Ben doğuya doğru ilerleyeceğim,İstanbul şuan çok tehlikeli.Gitmeden önce de Kadıköy'e uğrayacağım.Sen ne yapacaksın,eve gideceksin değil mi?
-Evet derken gözlerini kaçırdı.Belliki karısını o halde görmek istemiyordu.
Emre benzin dolunca kontağı çevirdi motora atladı.Gitmeden önce bir kez daha sarılıp birbirlerinin sırtını sıvazladılar.
-Dikkatli ol delikanlı.İnsanlar artık tehlikeli.Yolun açık olsun.
Emre bir an adama birlikte hareket edip edemeyeceklerini sormayı düşündü,sonra vazgeçti.Onun kafasında başka planlar vardı,hem adam karısının son zamanlarında yanında olmalıydı.
Aklına Dilara geldi Emre'nin.Acaba o da...Düşünmek bile istemiyordu.Bu fikri aklından uzaklaştırdı.Hayır,o hasta değildi.Onu bulacaktı.Buna inanmak istiyordu.En azından şimdilik.
-Saol Kenan Abi sen de dikkatli ol.Eğer benle gelmek istersen yarı...
Adam elini Emre'nin omzuna koydu:
-Saol kardeşim ama ben doğuya gitmeyi düşünmüyorum.Burada kalacağım.Yinede saol.Sen olmasaydın ben belki burada ölecektim,aklımı oynatmak üzereydim.Beni sen kurtardın.
İkiside birbine gülümsedi.Sonra Emre yola koyuldu.
Binaya vardığında motorsikletle ortak otoparka girdi.Girişteki görevli yerde yatıyordu,ölmüştü.Az ileri de ise valeyi gördü,durumu farksızdı.Motoru dairesinin numarasının olduğu numaralı dikdörtgen park alanın içine bıraktı:46.
Asansöre bindi,6.kata bastı ve kapılar kapandı arkasına dönünce uzun bir zaman sonra ilk defa kendine aynada baktı.Berbat bir durumdaydı.Yüzü,başı toztoprak içindeydi,heryerinde kurumuş kan lekeleri vardı ve ensesi kıpkırmızıydı.
Ding sesiyle birlikte kapılar açıldı.Koridor sessizdi,kimse yoktu.Dairesine ilerleyip anatarı cebinden çıkardı.Kapıyı açtı ve kapadıktan sonra kapıya yaslanıp yüzünü duvara çevirdi.Gözlerini kapadı.Bir süre yaşadıklarını düşündü.Dünya nasıl bir hale gelmişti artık?İnanmak istemiyordu.
Üstüdekileri çıkarıp direk duşa girdi.Sıcak suyla beraber rahatladı.
Çıktıktan sonra buzdolabını açtı,dünden kalan bezelye yemeği vardı.Isıtıp yedi.Sonra yatağına uzandı.
Peki,şimdi ne yapacaktı?Sonsuza dek dairesinde kalamazdı,ama dışarsıda çok tehlikeliydi.Bilmiyordu,kafası çok doluydu.Birkaç dakika düşündü,fikirleri değerlendirdi kafasında.Bir kere artık kendini güvene alabilmek için bir silah bulmalıydı.Evet silah ilk önceliğiydi.Sonraysa yiyecek ve su diye geçirdi içinden.Bu sırada dışarıdan yine silah sesleri duyuldu.Perdeyi aralayıp baktı.Polis üzerine gelen insanlara ateş ediyordu.Sonunda ona ulaşmayı başardılar ve silahı bir başkası aldı.Sonra elinde silahi olana saldırıya geçti herkes.
Perdeyi kapayıp yatağına uzandı tekrar.Polis merkezine gidip ölü memurlardan birinden alabilirdi.Yok olmazdı.Polis merkezleri çok şehir içindeydi ve insanlar zaten çoktan oraya ulaşmışlardır diye düşündü.Oradan sağ çıkamazdı.Düşünmeye devam ederken aklına bir fikir geldi.Laptopunu çantasından çıkarıp kucağına aldı ve açtı.Neyseki internet hala vardı.Google'ye İstanbuldaki askeri alanlar yazdı.Karşısına bir sürü site çıktı.Bakmaya üşendi görsellere tıkladı ve ikinci sırada bir harita vardı.Askeri alanlar harita üzerinde kırmızı boyayla boyanmıştı.İşte dedi içinden.Çok yakın olmasa da şehirden uzakta kendisine yakın bir tane vardı.Telefonundan haritalar kısmına askeri alanın adını yazdı,rota belirledi.46km uzaktaydı.
Emre kararını vermişti.Büyük oynayacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Virüs
Science-FictionRusya'da biyolojik araştırmalar yapan bir labaratuvarda bir sorun çıkar ve insanların %99'unu iki hafta içinde öldürecek bir virüs tüm dünyaya yayılmaya başlar.Hastalık bulaşan insanın yüzünde gri lekeler çıktığından hastalıktan sonra hayatta kalan...