Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
18.03.2018'de yayınlanmıştır.
IX. Bölüm
Fatih'i kendi bedenimle gördüğüme hala inanamıyorum. Ne kadar da sinirli görünüyordu. Yine de kendine hakim olarak nazik davranmaya çalışmıştı. Onun dudağının yumuşaklığını bilen biriyken, tanımadığı bir küçük hanım oluvermiştim. O beni ancak kardeşi olarak görürdü. Irmak gibi cüretkar ve seksi kadınlardan hoşlandığı belliydi.
Telefonumun sesi kulağıma ulaştı. Kaç dakikadır çalıyor bilmiyorum ama arayan çok inatçı olmalı. Elimdeki kahveyi masaya bıraktım yavaşça. Dün hiç uyumadım, dolayısıyla Irmak ile bedende değiştirmedim. Sanırım bu yüzden beni deli gibi arıyor.
"Efendim?"
"Gülsüm sana çok önemli bir görev vereceğim. Beni iyi dinle," dedi Irmak canlı bir sesle. Bende onun tam tersi ruhsuz bir sesle yanıt verdim. "Ne görevi?"
"Fatih ile beni ayıracaksın. Sana dünyanın parasını veririm Gülsüm. Hukuk dünyasına harika bir giriş yaparsın." Hızla doğruldum. Ayrılmakta nereden çıktı? Onu görme şansımı da mı alıyorsun elimden?
"Biraz sakin ol. Ne oldu da bu karara vardın? Yoksa Fatih kötü bir şey mi yaptı?"
"Hayır, hayır. Bak... Fatihten hoşlanmıyorum, ben başka birini seviyorum. Ve sevdiğim kişi ondan ayrılmamı istiyor. Eğer ondan ayrılınca benim olacaksa, ayrılırım olur biter."
Çok kararlı gelmişti sesi. Önceden bu konuyu konuştuğumuzda para konusu yüzünden kararsızdı. Ama şimdi gözünü karartmış gibiydi. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Fatih'i sevdiğimi ona söylemeli miyim? Ya hiç beden değiştirmek istemezse?
"Peki ya para işi? Bu yüzden vazgeçmiştin."
"Burada devreye sen giriyorsun. Fatih'i ikna etmen gerek ya da ajansı."
Zaten düşüncelere bulanan beynim zonklamaya başladı. Basit olan hayatım o kadar çok karıştı ki blenderize çorba oldu. İnsanın hayatına birini sokması cesaret isteyen bir eylemmiş. Bunu sadece anlamıyorum, yaşıyorum.
"Tamam, bunu düşüneceğim."
Telefonu kapattım sakince. Boğazımı temizledim ve geri kalan kahveyi içtim. Yavaşça telefonumu aldım ve Haticeyi aradım. O bana fikir verirdi mutlaka.
"Hatice. Ben hiç iyi değilim," der demez duraksadım. Boğazım düğümlendi adeta. "Irmak Fatihten ayrılmak istiyor. Avukatı olmamı istedi. Onu bir daha göremeyeceğim."
"Sakin ol Gülsüm. Dur baştan anlat şu olayı."
Olanları olduğu gibi ona aktarırken kendi yorumumu da kattım biraz. Kesin ağabeyimle aynı yerde olduğunu, adamı baştan çıkardığını falan. "Üzgünüm tatlım ama kadın haklı. Kendi hayatı ve senin Fatihten hoşlandığını bilmiyor bile. Ona söylemeye ne dersin?"
