XXV.

8.8K 674 48
                                    

13.01.2019'da yayınlanmıştır.
XXV. Bölüm

Hastaneden çıkmamın üstünden iki hafta geçti. Tüm bu zaman boyunca sadece uyudum ve yemek yedim. Irmak ile bir daha beden değiştirmedik. Bu yüzden ağlamak istiyorum. Ama ondan önce bugün... oldukça özel bir gün.

Elimdeki son fotoğrafı da ipe astıktan sonra geri çekildim ve oluşturduğum manzaraya baktım. Beyaz led ışıklar arasında çekildiğimiz fotoğraflar ile dolu bir oda. Keşke bu sürpriz bana yapılsaydı düşüncesi iç çekmeme neden oldu. Bir dürtü ile kol saatime baktım ve sadece on dakikamın kaldığını gördüm. Acele ederek mutfağa gittim ve buzlar arasında bekleyen şampanyayı aldım. İki ince kadeh ile yeniden süslediğim odaya döndüm. İşi abartarak giriş kapısından odaya kadar olan yere birkaç yaprak gül döktüm. Bir kadına sürpriz hazırlar gibi! Bu fikir gülmeme neden oldu. Hızla ışıkları kapattım ve gül olan yola da beyaz led ışık döşedim. Salona geçip müzik setinden bir saatlik bir keman resitali açtım. Her şey tamam... Pasta hariç!

Kafama vurduktan sonra saatime bakınca çok az dakikamın kaldığını gördüm. Koşar adımlarla buzdolabına gittim ve pastayı çıkardım. Mumları önceden diktiğim için zekamı öpmek istiyorum. O sırada duyduğum kilit sesiyle nefes almayı bıraktım. "Bu da ne böyle?" diyen Fatih'in sesi ile tebessüm ettim. Direkt odaya geçeceğini umarak mumları yaktım.

"Gülsüm?" sesini duyar duymaz pasta ile birlikte mutfaktan ayrıldım. Ve sevgilim ile odanın hemen girişinde buluştuk.

"İyi ki doğdun Fatih. İyi ki doğdun Fatih. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun. Mutlu yıllar Fatih!"

Fatih bir pastaya bir bana baktı şaşkın bir şekilde. Sonra güldü ve benim için dünya birkaç saniye durdu. Gerçek doğum günü tarihini bilmem onu şaşırtmış gibiydi. Halbuki öğrenmek çok zor olmamıştı. Menajerine avukatlık yeteneğimi kullanarak biraz baskı yapmam yetmişti.

"Gülsüm sen... Şu an inanılmaz şaşkınım sevgilim."

"Hadi mumları üfle."

Fatih hemen mumları üfledi ve etraf karanlık oldu birden. Pastayı odadaki masaya koydum ve Fatih'in elini tuttum. "Bak sana neler hazırladım."

"Açıkçası hayranlarım şu ana kadar her şeyi yaptılar ama ilk kez yoluma güller dökülüyor."

Ona çapkın bir bakış gönderdim ve oturmasını sağladım. Sonra bıçak, tabak ve çatal almak için mutfağa gittim. Geri dönmem bir dakika sürmedi. Fatih arkasında asılı olan fotoğrafkara bakıyordu ve loş ışıktaki görüntüsü enfesti. Az önce getirdiklerimi ve pastayı önümüze koyduktan sonra yanıma oturdum hemen. "Yaş kaç oldu bu arada Fatih bey?"

"Sanırım otuz üç."

"Ah, sen artık tam bir yaşlısın!"

Bu tehlikeli bir cümleydi. Fatih hemen tüm dikkatini bana yöneltti. Fotoğraflarda gezen parmaklarını belime doladı ve beni kendine çekti. "Ne dedin, tam duyamadım."

Onun güzel yüz hatlarını dikkatle inceledim. Dudağının kenarındaki gülüş, göz kenarındaki kırışıklık ve kıvrık kirpikleri ile ne kadar güzel bir adamdı. "Artık tam bir yaşlısın dedim. Yakında beyaz saçın çıkacak."

"Ah, sanırım içki içmeden sarhoş oldun sevgilim."

Nazlı bir halde omuz silkerken bana iyice yaklaştı ve dudaklarımızı birleştirdi. Beklenmedikti ve aşırı güzeldi. Sol elimi omzuna koydum ve aramızdaki küçük mesafeyi kapattım. Sağ elim onun saçlarına ulaşmıştı ki Fatih kendini geri çekti. Ben... kesinlikle içki içmeden sarhoş oldum.

Kusursuz İllüzyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin