XXIII.

8.8K 718 61
                                    

14

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14.12.2018'de yayınlanmıştır.
XXIII. Bölüm

Her şeyin iyiye gideceğini düşünmüştüm. Tabi bir hafta boyunca Irmak'ın bedeninde olduğum için bu düşüncem tamamen değişti. Asla iyi şeyler olmayacak. Ben bu bedende hapsoldum ve sanki yaptığım bir şeyin cezasını çekiyorum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım bedenime geri dönemiyorum. Eğer bedenime dönersem mümkün olduğu kadar az uyuyacağıma sayısız kez yemin ediyorum.

Bu durum beklediğimizden uzun sürdüğü için Irmak ile her gün toplanıp birbirimize ders veriyoruz. Ben ona davada söyleyeceklerini anlatıyor ve bir yere  yazıyorum. Prova yapıyoruz, itirazlara vereceği cevapları söylüyorum. Adeta avukat olmayı öğretiyorum. O ise beden değiştirmeden önce yeni bir anlaşma ile ünlü bir marka için koleksiyon tasarlamaya başlamış. Bu yüzden saatlerce çizimler yapıyor. Bana çizdiklerini nedenleri ile anlatıyor ve günler böyle geçip gidiyor. Fatih'i görmüyorum. Ablamı, Furkan ağabeyimi. Serhat ağabeyim ile konuşamıyorum. Kendi hayatım bana ait değil. Bu çok saçma.

"Teşekkür ederiz Irmak hanım. Tasarımlarınızın tanıtımı için önümüzdeki günlerde ayrıca toplantı yapacağız."

"Ben teşekkür ederim. Önümüzdeki günlerde görüşürüz o zaman."

Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile odadan ayrıldım. Ben bile gülebilmeme şaşırıyorum. Uzun koridorda ilerlerken birden başım dönmeye başlayınca bulduğum ilk şeye tutundum. Bu şeyin bir insan bedeni olduğunun farkında dahi değildim. "Irmak?" sesleri kulağıma uğultu olarak ulaştı. "Irmak sorun ne?" Bu ses çok sevdiğim bir sesti. Fatih. Benim sevgilim. Öyle özlemiştim ki onu. Gözlerimi ona çekmeye çalıştım ama etraf karardı. Önce bacaklarım hissizleşti, sonra kollarım.

Ve hayat durdu.

✴️✴️✴️

Burnuma gelen keskin morfin kokusu ile irkildim. Neredeyim? Neden gözlerimi açamıyorum ve kollarım beton taşıyormuşum gibi ağır? Gözlerimi açmak için öyle bir güç harcadım ki daha önce bu kadar yorulmamıştım. İlk gördüğüm şey beyaz bir tavandı. Ardından biraz aşağı doğru bakınca bir televizyon gördüm. "Gülsüm?!" sesi ile içimde ağlama isteği doğdu. Gülsüm. Benim adım. Kendimi görmek istiyorum.

Ablam yatağın ucuna oturup saçlarımı okşamaya başladı. Ve böylece onu görmüş oldum. O sırada Furkan ağabeyim büyük ihtimalle doktoru çağırmak için odadan çıkmıştı. "Minik fare. Uyandın sonunda! Ah! İyi misin? Nasıl hissediyorsun?"

Ağzımı zar zor hareket ettirsem de ses çıkmadı. Konuşamadım. "Tamam zorlama kendini. Şükürler olsun uyandın! Abime haber vereyim hemen."

Ellerimi bırakmadan boşta olan eliyle telefonunu aldı ve ağabeyimi aradı. Ne olduğunu bilmiyorum. Nasıl bedenime geri döndüm? Neden hastanedeyim? Gerçekten ağlamak istiyorum.

Kusursuz İllüzyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin