Sevgili okuyucular, Blake'in bu bölümde yazdığı mektubu *Blake'in Mektubu* bölümünde bulabilirsiniz. Hepinize şimdiden beni okuduğunuz için teşekkürler:)
-Dehşet vericiyim.
Masanın başında yazdığım satırlara bir kez daha göz attım.Kendi kendime konuşmam şu an yaptığım şeyden daha garip olamazdı. El yazısıyla yazmaya pek alışık değildim ama işte başarmıştım! Gerçi cümlelerimin bazıları devrikti öyle saçma sapan laflarla düzenlenmişti ki bir an önce onu gözümün önünden kaldırmazsam parçalayacağımdan emindim. Zaten mektubu yazmaya kalkmam başlı başına bir salaklıktı.
Son satırda özellikle belirttiğim koca harflerle yazan adım, parçalama isteğimi daha da arttırıyordu. Blake. Kağıdı katlayıp çantama koyarken kendi kendime söyleniyordum.
-Bu kadar antipatik bir insan olmasam gidip kendim söylerdim. Ah, Blake! Gerçi burnumun kırılma ihtimaline karşı böyle bir önlem alıyorum ya!
İster istemez elim burnuma gitmişti. Bir erkeğin bir başka erkeğe-özellikle eşcinsel olup olmadığını bilmediği bir erkeğe- aşkını ilan ederken yumruk yemesi içten bile değildi.
Fakat yine de ışığı kapatırken, aklım hayallerle doldu. Yarın her şey son bulacaktı . Evet, ya burnumdaki ufak kemerden kurtulacaktım ya da kalbimi dolduran şu ağırlıktan kurtulacak karşılık bulacaktım . Bu en doğrusu ... Ah kimi kandırıyordum?
***
Okulun kapısına vardığımda rahatlamak için derin bir nefes aldım. Ama nefesim boğazıma takıldı. Ve gözlerim yaşararak deli gibi öksürmeme sebep oldu. Hiç bir işim iyi gitmez mi? Bu sırada bir ses kulağımın dibinde patlamıştı.
-İyi misin?
Amy!Bu cırtlak sesi nerde duysam tanırdım.
-İyiyim, ama kulağımın dibinde bağırmasan?
Amy okuldaki tek arkadaşımdı diyebilirim. Birkaç sene önce okula tek geldiğinde pek çok dersimiz aynıydı.Ve ikimizin de hiç arkadaşı olmayınca kısa sürede arkadaş olmuştuk. Gerçi Amy'nin artık arkadaşları vardı.Sanırım 'sorunlu' olan tek kişi bendim.
Amy kızıl saçlarını kulağının arkasına sokuştururken
-Bugün büyük gün ha! Diye cırladı tekrar.
Yüzünde munzır bir gülümseme vardı. Ha, bu arada Amy benim eşcinsel oldugumu bilen tek kişiydi. --Şşş. Sen böyle deyince daha kötü oluyorum.
Amy, sırtımı sıvazladı.
-Bunu yapabileceğini biliyorum. Dedi gülümseyerek. Bana güvenmeyen tek kişi kendimdim heralde(!)
Bu sefer alay etmiyordu. Ona burukça gülümsedim. Zil çalarken sesim duyulmadığı için minnettardım. Çünkü şöyle demiştim
-Umarım.
Hep tedirgin olmaktan nefret ediyorum.
Biyoloji sınıfına girdiğimde defterimi çıkarıp dersi dinlemeye çalıştım. Notlarım birkaç haftadır ciddi oranda düşmüştü. Çünkü aklım fikrim ondaydı; Mason. Mason yukarı Mason aşağı.Beni boğulmaktan kurtardığından beri bir gün olsun aklımdan çıkmamıştı. Yeşil gözleri, kaslı yüzücü vücudu ve en sevdiğim hafif bronz tenine ışıltı katan sarı saçları ... Böyle bir görüntüye sahipken onu nasıl unutabilirdim? Kalemim düşünce kendime geldim. Yine dibim düşmüştü. Açıkçası, bu aşk güvercini halimden kurtulabilsem HEMEN kurtulurdum. Biyoloji hocası Mr. Wang'in şüpheli bakışlarına aldırmadan not almaya devam ettim. Mason'ı aklımda bir hediye paketi yapıp zihnimin derinliklerine gönderdim. Güzel yeşil bir hediye paketi, gözleriyle oldukça uyumluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)
Teen FictionHer şey bir aşk mektubuyla başladı. Blake'in aşkı karşılıksızdı, platonikti... Zira okulun altın çocuğu "hetero" Mason'ın onunla ilgilenmesi düşünülemezdi bile! Eh, bir de... Okulun "yaramaz" çocuğu vardı. Açık mavi gözleriyle avını bekleyen bir yab...