Motor sarsılarak durduğunda, ıssız bir yerdeydik. O kadar uzun yol katetmiştik ki çoktan hava kararmıştı. Ve hava o kadar soğuktu ki dişlerim birbirine çarpıyordu.
Atkımın düğümünü sıkarken buranın gerçekten de korkunç olduğunu düşündüm. Bir puhu kuşunun uğursuz sesini duymamla bu teorimi doğruladım. Şimdi hem soğuktan hem de korkudan titriyordum.
Fakat etraf her ne kadar ürkütücü olursa olsun Mason yanımda olduğu için bunu önemsememeye çalıştım. Ona sokulduğumu fark etmiş olacaktı ki karnımdaki ellerimi sıktı.
-Üşümüşsün. dedi yavaşça.
Konuştuğunda ağzından mavi renkli buharlar çıkıyordu. Onu doğrularcasına hissedeceğinden emin olduğum bir şekilde titredim.
-Ev-eet!
Mason sıcak ellerini dah sıkı ellerime sardı sonra bir anda motordan indi. Ellerimi de bırakmıştı. Ben ona şaşkınlıkla bakarken bana sarıldı.
-Napıyorsun?! diyerek kıkırdadım.
Kaslı sert göğsünü bana bastırırken ellerini kalçalarıma götürdü.
İçime bir ateş basarken yanağını yanağıma dayamıştı.
-Seni daha sıcak bir yere götüreceğim. dedi bana.
Elleri kalçalarımdan bacaklarıma kaydı ve ordan beni kavradı. Ellerimle omuzlarına tutunurken beni bez bir bebek gibi havaya kaldırmıştı.
-Kendim de gidebilirim. Şimdi bir yerini inciteceksin!
O beni kucağında konumlandırırken beni duymamış gibiydi. Tamam hoşuma gitmişti. Ama gerçekten bir yerini incitmesini istemiyordum. Zaten bir kere kalbini incitmiştim.
-Gerçekten mi? dedi imalı imalı.
Yüzünü karanlıktan göremiyordum ama gülümsediğini görür gibiydim.
-Kaç kilosun yirmi mi?
Beni tartmaya çalışır gibi yukarı kaldırıp indirdi. Tanrım fazla güçlüydü!
-Hayır 50 oldu mu?
Omuzları gülerken gerilmişti. Bedeni o kadar sıcaktı ki üşüdüğüm için kendimi ona daha çok bastırıyordum.
-18 yaşındasın ama 50 kilosun. İşte ben buna gülerim.
Gülücüklerinin arasından başımı onun gözlerini görebilmek için kaldırdım. Karanlığa alışan gözlerim ay ışığında mercan gibi görünen yeşil gözlerini nihayet bulmuştu.
-Nereye gidiyoruz Mas?
Gözleri sevinçle kısılırken sırtımdaki elini koluma dolayıp beni kendine çekti.
-Daha sıcak bir yere dedim ya.
Evet, sanırım sürpriz hala bitmemişti.
Ben de o zaman sürprize uyardım. Mason'ın kolları tahmin edemeyeceğim kadar rahattı. Sıcaktı. Ve her adımında tatlı bir sallantı bedenimi esir alıyordu. Okyanus kokusu, etrafımızda ki ormanın ve gecenin kokusuna karışıyordu.
Bir an içim geçti.
+++
Uyandığımda bir şömineden geldiğini tahmin ettiğim ateş çıtırtılarını duydum. Ve tenimin üzerinde elimi gezdirdiğimde ısıyı hissettim. Artık üşümüyordum.
-Uyandın sonunda Uykucu.
Mason'ın sesiyle onu gözlerimle aradım. Ama bulamamıştım. Bir an bir el saçlarımda dolaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)
Teen FictionHer şey bir aşk mektubuyla başladı. Blake'in aşkı karşılıksızdı, platonikti... Zira okulun altın çocuğu "hetero" Mason'ın onunla ilgilenmesi düşünülemezdi bile! Eh, bir de... Okulun "yaramaz" çocuğu vardı. Açık mavi gözleriyle avını bekleyen bir yab...