Her şeyin bir sonu vardır. Benim sonum da buydu. Eric artık durdurulamazdı. Benden istediğini alana kadar da durmayacaktı. Yarım saat sonra ise istediğini alacaktı.
Ve yeni bir video daha çekecekti.Cezam buydu.
Lavabonun başındaki ayna yumruk attığım için paramparçaydı. Elim kan içinde kalmıştı ve titriyordum. Öfkeliydim.Kendime ve bana umut verdiği için Amy'e.
Gitmesem ne olacak?
Cevap basitti.Bu sefer bana acımayacaktı. Görüntüleri seve seve okulda izleteceğinden emindim. Bu yüzden hazırlanmaya başladım. Onu tatmin etmeliydim. Mutlu olmazsa bana yapacaklarını düşünmek bile istemiyordum.
Öncelikle elimdeki kanı temizledim. Yüzümü yıkadım. Ağladığım için gözlerim şişmişti.Üstümdeki tişörtü kirli sepetine attım. Siyah özensiz ama temiz başka bir tişörtü solgun tenimin üstüne geçirdim. Kollarım otomatik olarak işleri yapıyordu.
On beş dakika!
Dişlerimi fırçaladım ve vanilyalı parfümümü üstüme boca ettim. Çekici miydim? Değildim. Şu an sadece bir bedendim.Süslenip püslenmiş, güzel kokan bir beden.
Kalbimi çoktan söküp atmıştım. Ayaklarım hareket ederken, nefes bile almıyordum.
Aşağı indiğimde bana seslenen yabancı adamı da duymadım. Kapıyı çarptığım gibi çıktım.
Üç ev sonra cenaze evine gelmiştim.Sanki ölmüştüm. Hareket etmek, bir saniye daha bu acıyı çekmek istemiyordum. Ama bedeli ödemeliydim.
Ben dikilmeye devam ederken kapı çoktan açılmıştı. Eric'in koyu silueti gecenin içinde kayboluyordu.
Ama istekli mavi gözlerini buradan bile görebiliyordum. Bir leş yiyicinin, bir sırtlanın gözleri gibi karanlıkta parlıyordu.
-Gelsene!
Dedi neşeyle.
Bu sefer ayaklarım hareket etti.
Kapıdan girer girmez dudakalarıma yapıştı. Elleri saçlarımı avuçlarken ona karşılık verdim.
Derin bir iç çektiğinde şaşırdığını biliyordum.Onu daha önce böyle öpmediğimi biliyordu.
Bu onu daha da ateşlemişti. Beni kucağına aldı ve duvara yasladı. Bacaklarımı beline doladım.Kalbimin olmadığı göğsümde ellerini dolaştırırak daha aşağı indi. Parmakları ustalıkla kemerimi çözdü. Kim bilir kaç kez biriyle yatmıştı?
Sıra bendeydi. Onu mutlu etmeliydim değil mi?! Tişörtünü başının üstünden sıyırdım. Dudakları hala dudaklarımda olduğundan nefessiz kalmıştım ama devam ettim.Ellerimi kaslı göğsünde gezdirirken pantalonum yeri boylamıştı.
Nefeslenmek için geri çekildiğimde o boynuma yöneldi. Arzusu bitmek bilmiyordu. Sekse o kadar açtı ki beni parçalayabilirdi. Belki de ona izin vermeliydim.Bundan sonra nasıl yaşayabileceğimi bilmiyordum.
İnsan, kalbi olmadan yaşayamazdı.
Öpücükleri, bir yılanın ısırığı gibi canımı yakıyordu. Tenimi sızlatıyor ve beni zehirliyordu. Ama dayanmalıydım.Bedenimi karşılık vermesi için zorladım.
Bir süre sonra beni tekrar kucağına aldı ve üst kata taşıdı.
Yatağına uzandığımda kamerayı görebiliyordum. Saklanılmaya bile çalışılmamıştı. Bilgisayar masasının üzerinde yanan kırmızı ışığıyla birlikte bizi izliyordu. İzliyor ve kaydediyordu.
Bir tanıktı sanki. Benim ölümümün tanığıydı.
Eric bu sefer daha yavaştan alıyordu. Çünkü ona karşı çıkmayacağımı biliyordu. Çıkamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)
Подростковая литератураHer şey bir aşk mektubuyla başladı. Blake'in aşkı karşılıksızdı, platonikti... Zira okulun altın çocuğu "hetero" Mason'ın onunla ilgilenmesi düşünülemezdi bile! Eh, bir de... Okulun "yaramaz" çocuğu vardı. Açık mavi gözleriyle avını bekleyen bir yab...