Öncelikle baya uzun bir bölüm oldu bu yüzden parçalara ayıracağım iki bölüm olacak. Diğer bölüm son bölüm. Hadi hayırlısı! Hepinizi seviyorum. Vote ve yorumları unutmayın!:*
-Boğazına hakim ol Rob. Yakında kolumu sokacağım.
Önümdeki dev hamburgeri ısırırken şuh bir kahkaha attım. Kolamı yudumlayarak bu anın tadını çıkardım.
Finn'e hesabı kakalamak kesinlikle eğlenceliydi.
-Ne istersem demiştim, kovboy! Sakin ol! Hem sen neden bir şey söylemedin? Aç değil misin?
Tek kaşımı kaldırıp sorduğum soruya homurdanarak cevap verdi.
-Aç değilim. Sayende! İçinde bir kara delik olmalı(!)
Onun iğnelemesine aldırmadan büyük boy buzlu kolamdan bir fırt daha çektim. Evet, evet pek romantik bir durumda değildik. Ama işin eğlencesinden sonra sıra ona da gelecekti. Hem ondan beni sevdiğini söylemesini isteyemezdim.
Bunu kendi istemeliydi. Ve aklımda öyle iffetsiz bir plan vardı ki-evet iffetsiz dedim- ben bile kendime şaşıyordum.
-Yine de formumu koruyorum değil mi?Ha bu arada sinemaya gitmeyi düşünmüştüm. Vizyondakilerden haberin var mı?
Finn titreyen ellerine hakim olmaya çalıştı. Tamam, tamam bu kadar da gaddar değildim. Sadece oynuyordum.
-Hayır. Dedi temkinli bir sesle.
-Kimle gideceksin ki? Sinemalardan pek hoşlanmam. Dedi bu sefer. Ona acımamı umarak.
Evet, bunu zaten biliyordum. Karanlık ve boğuk yerleri sevmezdi Finn. Belki de o yüzden karavanda ardına kadar açık pencerenin yanında yatıyordu. O karavan bir tabut kadar rahatsız ediciydi.
-Peki, peki. Aslında Max'i çağırmayı düşünmüştüm. Ama sen istemiyorsan sinemaya gitmeyiz.
Max de nerden çıktı demeyin?
O ,Finn'in ağzındakileri dışarı çıkarması için oldukça büyük bir öneme sahip.
-Max de nerden çıktı şimdi?
Dedi Finn alnını buruşturarak. Gözlerinde tehditkar bir pırıltı yanıp söndü.
Kıskanıyordu!
Hem de bal gibi.
-Hatırlamıyorsan söyleyeyim, o benim yeni sevgilim. Sayende! Harika bir insan!
Yüzüme aşık bir gülümseme yayılırken (oldukça zorlama bir gülümseme) Finn gözlerini kırpıştırıyordu.Şaşırmıştı.
Kendinden emin Finn'e elveda!
-Ah,tabi. Ama...
Yüzündeki şaşkınlığı ustaca siliverdi. Dudaklarında yine alaycılık şekillenmişti.
-Üstüne kusmuştun, unuttun mu? Bence seni bir daha görmek için pek hevesli değildir.
Göz kırptı.
Dil çıkarmakla yetindim. Max'in beni geri çevirmesi büyük bir hezimet olurdu. Kendimi bir anda endişeyle dudağımı dişlerken buldum. Hemen sonra bunu derhal bırakıp suratımda egoist bir gülümsemeyle telefonuma sarıldım.
-Ah sanmam.Şey... Onu çağırsam rahatsız olur musun?
Numarayı tuşlayıp telefonu gösterdim. İnkar edeceğini,işi yokuşa sokacağını adım gibi biliyordum.
-Niye rahatsız olayım ki? Kendinden eminsen çağır. Dedi Finn gözlerini devirerek.
Maskeleme sanatında oldukça başarılıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)
Teen FictionHer şey bir aşk mektubuyla başladı. Blake'in aşkı karşılıksızdı, platonikti... Zira okulun altın çocuğu "hetero" Mason'ın onunla ilgilenmesi düşünülemezdi bile! Eh, bir de... Okulun "yaramaz" çocuğu vardı. Açık mavi gözleriyle avını bekleyen bir yab...