Hayatta beklenilmeyeni beklemeli insan. Hiç olamayacak dediklerini düşünmeli ve kendini bu en olanaksız durumlara hazırlamalı.
Bunun önemini şimdi anlıyorum.
Çünkü şu an Ericle öpüşüyorum!
Nasıl mı?
Durun biraz baştan alıyım.
+++
Karnımı tıka basa doyurduktan sonra ağzımı ve ellerimi çantada bulduğum ıslak mendille temizledim.
O kişinin kim olduğunu hala hatırlayamıyordum.
Ama bir tahminim vardı.
Eric?
Ben uyandığımda yanımdaydı. Ve elimi hiç bırakmayacakmış gibi sımsıkı da tutmuştu.
Gerçi onun elini tutan bendim. Ama o his çok tanıdıktı. Hatırladığım anıdaki hislerime çok yakındı.
Peki gözlerindeki pişmanlık?
Belki de beni koruyamadığı için pişmandı?
Ya da ben böyle olmasını hayal ediyordum. Onun bana kötü bir şey yapmış olmasını istemiyorum.
Ne tuhaf!
Peki Mason?
Belki de oydu. Ben uyandığımda o da yanımdaydı. Elimi tutmaya çalışmıştı.
Daha önce yapmış gibi. Ama ben izin vermemiştim. O an için bu çok garip gelmişti.
Oysa ürkütücü olan kesinlikle Ericdi.
Onun elini içgüdüsel olarak tutmuştum.
Çekinmeden. Gerçekten de tuhaf!
Ben bunları düşünedururken kapı birden açılmıştı.
Ziyaretçimin Mason olabileceği gerçeği kalbimi hızlandırıp beni gerse de Eric olduğunu gördüğümde rahatladım. Bir haftadır düzenli olarak geldiği için sanırım artık her gün onu bekler olmuştum.
Elinde her zamanki gibi bir hediye paketi vardı.
-Naber, Billy.
Bunu demesine başta kızmıştım. Ama alışması kolaydı. Hem onu bozmakta istemiyordum. Gülümsediği zaman sağ yanağında bir gamze meydana çıkıyordu.
-İyiyim, sen?
Kafasını kaşıdı ve bir köpek bakışı attı. İnce ama güzel dudaklarını sevimli bir şekilde sarkıtmıştı.
-Seni her saat görebilsem daha iyi olacağım ama...
Köpek bakışını bırakıp havada elleriyle tırnak işareti yaptı.
-Hastane kuralları, bilirsin.
Ona gülümseyip gözlerimi devirdim.
-Bilmezmiyim(!)
O hediye paketini hışırdatarak kucağıma bırakırken aslında kabul etmemeyi düşünüyordum. Ama bir öncekilerde olduğu gibi bu tartışmada kaybedeceğimi biliyordum.
Hiç istemesemde sırf kırılmasın diye hediyeyi kabul ettim. Sonra merak edip bir kere havada sallayarak sesinden ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Ama pek bir ses çıkmıyordu.
-Açsana.
Teşvik etmek istercesine yanağımı sıkıp bıraktı. Açıkcası hoşuma gitmişti.
-Pekala. Madem bu kadar ısrar ettin.
Paketi açmaya çabalarken -paket açmada berbattım-alnımda biriken terleri silmesi için bir hemşire falan çağırabilirdim.O kadar zordu ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)
Teen FictionHer şey bir aşk mektubuyla başladı. Blake'in aşkı karşılıksızdı, platonikti... Zira okulun altın çocuğu "hetero" Mason'ın onunla ilgilenmesi düşünülemezdi bile! Eh, bir de... Okulun "yaramaz" çocuğu vardı. Açık mavi gözleriyle avını bekleyen bir yab...