Güneşin ilk ışıkları kirpiklerime vurduğunda uyandım. Mason'ın kaslı kolları beni esir almıştı.
Aman Tanrım! Mason'ın kolları arasında uyanmıştım! Hatta... Dün gece onunla bir olmuştum!
Ne kadar da kendim gibi hissetmiştim? İsteyerek, zorlanmadan onun kollarının arasına girmiştim. Ben artık onundum. O da benim. Bu düşünceyle gülümserken Mason'ı uyandırmamaya çalışarak kanepeden kalktım. Baksırımı bacaklarıma geçirip kanepenin ne kadar da küçük olduğuna hayret ettim. Evet bir kanepede sıkış tepiş uyumuştuk, ama hayatımın en rahat uykusuydu sanki.
Sırtımdaki ağrılar bunun aksini ısrar etse de neşeli bir ıslık tutturdum. Hemen sonra ise bunun Mason'ın uyanmasına sebep olacağını hatırlayıp çenemi kapadım.
Burası kulübe gibi bir yerdi. Küçük ama sıcaktı. Ve bir mutfağı vardı, yaşasın! Düşündüğüm şeyi nasıl yapacaktım bir fikrim yoktu ama sanırım kahvaltı hazırlayacaktım. Ben ve kahvaltı!
Aşk insana neler yaptırıyordu yahu?
Buzdolabındaki yiyecekler pek zengin değildi. İki yumurta biraz kaşar, iki kutu diet kola ve tost ekmeği vardı.
Hüsranla mutfağın diğer bölümlerini ararken elimdekilerin sadece bunlar olduğunu fark ettim.
Tabi daha sonra tezgahta gördüğüm mucizevi aygıt tüm hüsranımı yok etti.
Tost makinesi!
Evet en azından tostları ben yapmayacaktım.
Yumurtaları tavaya kırıp (ki içine birkaç kabuk da kaçmıştı) içine yamuk yumuk kestiğim bir kaç dilim kaşar attım. Omlet yeterince kolaydı.
Ah, makarnayı susuz yapmaya çalışacak kadar beceriksizdim bu konuda.
Tanrım bana yardım et!
Omletin altını yakıp tost ekmeklerinin arasına yine yamuk kaşarlarımı sıkıştırdıktan sonra tost makinesini çalıştırdım.
Omletten güzel kokular geliyordu. Gerçekten de açtım.
Yumurtanın pişip pişmediğini anlamak için çatalla nerdeyse yarısını mideye indirdiğimde eller belimi sardı.
Masonın sesi uykudan dolayı mahmurdu.
-Ne yapıyorsun sen?
Başını omzuma dayayıp beni iyice kendine çekti. Sıcaklığı bedenimi yine sahiplenmişti.Ya bu çocuk çok sıcaktı ya da ben soğuktum,bilemiyorum.
-Omlet? Gibi bir şey.
Mason kıkırdarken tavada ki yumurtalar kararmaya başlamıştı.
Yakmıştım, lanet olsun.
-Bence gibiden de öte, sevgilim.
Tavayı ocaktan kaldırırken, ateşi kapattım.
-Mason şimdi yanacaksın.İzin ver!
Onu yavaşça arkamdan itelerken o beni tutmayı sürdürdü. Tavayı lavaboya götürüp suyun altına tutana kadar yapışık ikizler gibiydik
Bu ilgi beni mutlu ediyordu.Ama benim için bile fazlaydı.
-Hiç gerek yoktu Bill.Seni kahvaltıya götürürdüm.
Elini belimden çekip beni kendine çevirdi. Ona gülümsedim.
-Senin için bir şeyler yapmak istedim.
Başımı ellerinin arasına aldı.
Gözlerime baktığında elimde olmadan titredim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)
Teen FictionHer şey bir aşk mektubuyla başladı. Blake'in aşkı karşılıksızdı, platonikti... Zira okulun altın çocuğu "hetero" Mason'ın onunla ilgilenmesi düşünülemezdi bile! Eh, bir de... Okulun "yaramaz" çocuğu vardı. Açık mavi gözleriyle avını bekleyen bir yab...