1.1

7K 336 52
                                    

Okuduğum bir şiirde hayatta bedava yaşadığımız yazıyordu. Hava bedava, su bedava, mutluluk bedavaydı şaire göre. Hiçbir zaman böyle düşünemedim.

Eğer bedava yaşıyorsak niye insanlarda bu para hırsı var? Neden daha fazla zengin olup üst mevkilere ulaşma isteğiyle dolup taşıyorlar?

Her şeyi geçtim mutluluğun bile bedava olmadığını biliyorum. Eğer öyle olsaydı misliyle acı çekerek ödemezdik gülümsemelerimizin bedelini. Bir gülücüğe karşılık bin gözyaşı dökmezdik.

Arkadaşlarımın yanında yüzümü kaplayan gülümsemenin bedelini ailem evde olduğunda ödüyordum.

"Senden nefret ediyorum! Hep böylesin işte. Hiçbir zaman empati yapıp kendini benim yerime koyamıyorsun. Pislik herif!"

Kulaklarımı iki elimle sıkıca bastırdım. Ciddi miydi bunlar? Eve daha yeni gelmiştim ve bu yaptıkları... Hızla askılıkta duran ince montumu alıp evden çıktım. Geldiğimi ve gittiğimi farketmemişlerdi bile. Gerçi farketseler ne olacaktı ki?

Dudaklarımda alaylı bir gülüş belirdi. Fazla sürmedi devamını tüm yüzüme dağılan bir sinir takip etti. Üzgündüm ama aynı zamanda sinirliydim ve bunu en iyi sinirle kapatabiliyordum. Öğrenmiştim artık. Sinirlenmek de o kadar zor değildi benim için. Alışmıştım.

Biraz daha yürüdükten sonra Venüs'ü - evet minik kedimin adına sonunda karar vermiştim - bulduğum yere geldiğimi farkettim ve yavaşça aynı banka oturdum.

Madem bu kadar kavga ediyorlardı. Neden ayrılmıyorlardı? Eskiden birbirlerine aşık olduklarını ama zaman içinde bunun değiştiğini ve benim yüzümden ayrılmadıklarını anlatmışlardı bir kere.

İşte aşka inanmamamın ve istemememin sebebi. Yalandı. Aşk diye bir şey yoktu işte. Yanılsamaydı. Ya da bu kadar kolay bir şeydi.

Sinirle garip bir ses çıkararak güldüm. Benim için bir şey yapmak mı istiyorlardı? Ayrılmalarını tercih ederdim. Böyle beni ve kendilerini üzmekten başka bir şey yapmıyorlardı.

Cidden. Bu harikaydı. İnsanların hiçbir şey bilmeden sizin için iyi olanı yaptığına inanması... Özellikle bu kişiler öz anne ve babamsa.

Cebimde birden titreyen telefonla irkilip kendime geldim ve düşüncelerimden sıyrıldım.

Anonim: yine aynı yerde oturuyorsun

Anonim: bir sorun mu var yoksa sadece huzur mu bulmak istiyorsun

Anonim: güzelim ben ne güne duruyorum

Anonim: kollarım çok huzurludur

Attığı mesajlara hafifçe sırıtarak elimi klavyede gezdirdim. Eğer üzüntü dışında hissettiğim bir şey olmazsa, şu an ağlayabilirdim. Bunu biliyordum ve ne yeri ne de zamanıydı.

Su: teşekkürler beni ne kadar çok düşünüyorsun öyle

Su: ama ben zaten huzurluyum

Anonim: ne demek arkadaşlar bunun içindir değil mi sonuçta

Su: bakıyorum da çabuk alıştın bu duruma

Su: iyi oldu benim de birkaç endişem vardı

Anonim: oradan bakınca alışmış gibi mi duruyorum

Anonim: ilginç

Anonim: neyse ben sana iyi misin diye soracaktım konu nereye geldi

Anonim: iyi misin?

Durdum. Bunu birinin bu halimi görerek, gerçek anlamda sorması garip gelmişti. Aynı zamanda biraz iyi hissettirmişti. Sadece biraz.

Su: iyiyim

Anonim: hiç inanasım gelmedi ama neyse

Anonim: inanmış gibi yapayım

Anonim: ciddi olmam gerekirse bana her zaman anlatabilirsin her şeyini

Anonim: zaten kimseye anlatmam ama istersen hiç anlatmamışsın gibi unuturum hemen

Anonim: sen de rahatlamış olursun

Hafif bir gülümsemeyle telefona baktım. Şu an bana samimi gelmesi normal miydi?

Şu: teşekkürler anonim

Şu: belki başka bir zaman

Anonim: ne demek

Anonim: her zaman güzelim

Anonime görüldü attım ve telefonumu cebine koyarak ayağa kalktım. Yavaşça eve yürürken anne ve babamın kavgalarının bitmiş olmasını dilemekten başka bir şey yapmadım.

Yıllar sonra gelen bölümle merhaba

Smile||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin