3.1

2.8K 169 56
                                    

Liseye ilk başladığımda çok umutsuzdum. Çok çelimsizdim ve ergenlikten dolayı dış görünüşümde hiçbir şey oturmamıştı daha. Çok çekingen ve kaygılıydım. Ailem beni sevmiyordu. Buradakiler de sevmeyebilirdi. Sonuçta zorunlulukları yoktu.

Sonrasında İmge'yle tanışmıştım ve onun saysesinde kuzeni Alp ile. Seden çok cana yakındı, bu sayede gelip bizimle tanışmıştı ve sonunda Bora'yla Atlas da bir şekilde kendilerini sevdirmişlerdi. Tam kaygılarım sona ererken ise O'nu görmüştüm. Çınar Aslan'ı.

Benim için tam bir felaketti. Boyu şu anki gibi olmasa da uzundu ve ben o zamanlar daha da kısaydım. Çok kişi tanımasa da bir müzik grubu vardı ve dikkat çekiyordu.

Ben ise ailesiyle kafayı bozmuş, özgüvensiz ve suratsız bir kızdım. Saçlarımı hep önüme getirirdim, kimse yüzümü görmesin diye. Şimdi dönüp bakınca abarttığımı görüyordum ama benim için zor dönemlerdi.

Tam kendimi uzaktan izlemeye kaptırmışken Çınar'ın bir sevgilisi olmuştu ve kız o yaşta hepimiz ergen olmamıza rağmen çok güzeldi. Sadece dışı değil, gördüğüm kadarıyla karakteri de. Hep gülümserdi ve çok özgüvenliydi. Sonra kendime gelmiştim ama o dönemleri hala buruk bir tebessümle hatırlayabiliyordum.

"Cidden bunu yapacak mıyız? Sizce de çocukça değil mi?" Boşuna dil döktüğünün farkındaydı ama yine de şansını deniyordu. Ben ise aksine sessizce bunun sonuçlanmasını bekliyordum. Boş vermiştim. Birçok şeyi.

"Mızmızlanma İmge. Hem kuralları değiştiriyoruz. Öncelikle iki kişi doğruluk veya cesaret derse üçüncü kişi diğerini söylemek zorunda. Cevap vermeyen veya yapmayan karşısındaki kişi dur diyene kadar içer." Hevesle kafasında kurduğu kuralları anlatan Mete'ye döndüm. Ve sonrasında kafamı çevirirken Çınar ile gözlerimiz kesişti.

O sırada aklımda bir söz yankılandı. Eğer gül olsaydım belki beni seçerdin.

Gerçekten seçer miydin?

"İyi tamam gittiği yere kadar oynayalım bakalım." İmge'nin sesiyle gözlerimi elimdeki kadehe çevirdim. Şarap almıştık ve sahilde oturuyorduk. Birazdan tam bir klasik olan şişe çevirmece oynayacaktık. Sonrasında şarkı da söylememiz gerekiyordu sanırım. Böylece klişe bir geceyi sonlandırabilirdik.

Dolu bir şişe, kadehlere doldurulduktan sonra onu ortaya koyduk ve içimizden en hevesli olanlardan Burak şişeyi çevirdi. Şişenin ucu Atlas'a altı Eslem denen kıza gelmişti.

Atlas duraksamadan doğruluğu seçince Eslem biraz düşündü.

"Seden ile ilişkinizin başlamasında kim daha etkiliydi?"

Atlas ve Seden göz göze geldikten sonra bana döndüler ve bu hareketle onlara kocaman bir şekilde gülümsedim. Sorunun cevabı ikisinden biri değildi. Bendim.

Atlas sırıtarak cevapladı. "Su olmasa şu anki halimizde olur muyduk bilmiyorum bile. Bu yüzden ona hep çok borçlu olacağım sanırım."

İkisi de çok çekingendi başta ve inatçılardı. İkisinden biri adım atmıyordu ve karşısındaki kişinin duygularını da anlamıyordu. Onlardan bile önce ilk ben anlamıştım. İnsanları gözlemlemeyi çok severdim. Bu sayede onları anlamıştım ve yardımcı olmuştum.

Eslem surat astı ve Atlas şişeyi çevirip oyunu devam ettirdi. Şişe Alp ve Mert arasında durdu. Mert Alp'e soracaktı.

"Doğruluk mu cesaret mi Alpi?"

Alp biraz düşündükten sonra doğruluk seçti ve düşünme sırası Mert'e geçti.

Çınar'a döndükten sonra aklına bir şey gelmiş gibi hızla tekrar Alp'e döndü.

"Grubunuzdan Atlas ve Seden'in durumu malum. Sende de var mı böyle bir durum?"

Alp böyle bir soru beklemiyordu belli ki çünkü baya garipsemişti.

Böyle soru mu olur? Zaten İmge kuzenim ve Seden ile Atlas'ın durumu her ne kadar biz anlamasak da başından beri böyleydi. Gay olmadığımı da hesaba katarsak geriye Su kalıyor. Su zaten benim direkt kardeşim diyeceğim biri. Yani hayır."

Ona gülümsedim. Sinirlenmişti böyle bir soruya ve hızlı hızlı konuşup nefessiz kalmıştı. Mert keyifle kafasını salladı. Belli ki Alp onu eğlendirmişti. Şişe tekrar çevrildi ve bu defa Burak ile bana geldi.

"Doğruluk mu cesaret mi Umay?"

Öylesine sorduğu sesinden de belliydi. Zaten doğruluk seçemezdim. Ona gözlerimi kıstım ve o da keyiflenerek güldü.

"Pekala uzatmayayım o zaman. Bakalım senden ne isteyebiliriz."

Elini çenesine koydu ve biraz düşündü sonra aklına gelmiş olmalı ki gözleri parladı.

"Söyle bakalım bu gruptan biriyle sevgili olacak olsaydın bu kim olurdu?"

Bu soru karşısında durdum ve hiç kimse cevabını vermek için dudaklarımı araladım ama sanki aklımdan geçen cevabı okumuş gibi hızla araya girdi.

"Hiç kimse cevabınu kabul etmiyorum. Birini seçmek zorundasın."

Sinirlenmiştim, gerçekten saçmalıktı.

Kadehimin elimdeki duruşunu düzelttim ve dudaklarıma götürdüm. Bu soruyu cevaplayamazdım. Gerilmiştim.

Şarabı içmeye başladığımda herkes beni izliyordu ve kısa süre sonra Burak'ın sesi duyuldu.

"Bu kadarı yeterli, hemen sarhoş olmayalım."

Ama sorudan kaçtığımdan mı bilinmez ben hızlı bir şekilde dikmiştim ve elimdeki büyük kadehi bitirmiştim bile. Ona gözlerimi bayarak baktım ve karşılığında özür diler bir gülümseme aldım.

Gözlerimi devirirken tekrar Çınar'da takılı kaldım. Mete ile bir şey konuşuyorlardı fısıldayarak. Çok üzerinde durmadım ve önüme döndüm. Beni ilgilendirmezdi.

Oyun böyle devam etmişti. Eslem ve yanındaki ismini unuttuğum kız yüzünden iki kadeh daha içmiştim ve Alp cesaret olarak bir kızın numarasını alması söylenince bir tokat yemişti.

Çınar'a birini sevip sevmediği sorulmuştu ve evet cevabının üstüne sıra tekrar ona geldiğinde meraklı Seden kim olduğunu sormuştu. Cevap alamayınca sinirlenmiş ve Çınar'a iki kadeh içirmişti. Ben ise gülerek izlemiştim ama içimden gelerek mi emin değildim.

Sonrasında Mert İmge'ye Burak'ı öpmesini söylemişti ve İmge de iki kadeh içmek zorunda kalmıştı. Eslem de bir kadeh içmiş ve Bora da bir kadehle yanımızda yerini almıştı.

Sıkıldığım için içkimi yudumlarken iki kadeh daha bitirmiştim ve bakışlarım iyice baygınlaşmıştı. Harika.

Tekrar şişe döndüğünde Mete ile bana geldi ve yine cesaret demem gerekti.

"Su seviyesi omuzlarına gelene kadar denize gir."

Seçenekleri düşünüp yavaşça ayağa kalktığımda herkes şaşkınca bana bakıyordu. Özellikle Mete. Bugün benim sarhoş olmamı istediklerini düşünüyordum. Ama nedenini bulamamıştım.

Denize girmeyi tercih ederdim. Çünkü ben sarhoş olmadan beni bırakmazlarmış gibi geliyordu ve mantıklı düşünmemi engelleyen şeylerden nefret ederdim. Aşk gibi.

Hem suya girmek beni iyice ayıltır diye düşünüyordum.

Su, suya girmek için hızla denize gidiyordu. Aklımdakiyle kıkırdadım. Kafam yavaş yavaş gitmeye başlamıştı.

Bu bölüm hiç içime sinmedi ama nedense paylaşmak istedim yine de. Okuyan kaldıysa iyi okumalar.

Smile||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin