BKG 7

82 16 11
                                    

-Derin-

Cavidan Hanım neden çağırdı Duru'yu hiçbirimizin maalesef bir bilgisi yoktu. Meraktan çatlamak üzereydik. Umarım ona ceza vermezdi. 'Bazen iyi birisi olabiliyor' demeyi o kadar çok istiyordum ki...

Yaklaşık bir saat sonra Duru nihayet odaya girdi. Kuzum benim ağlamış olmalıydı çünkü gözleri kızarmış ve sulu suluydu. Şaşırmış bir hal vardı yüzünde.

"Kuzum noldu sana?" dedim boynuna atlarken. İşte tam o anda -boynuna atladığım zaman- hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Der... Derin benim... bir... annem varmış," dedi daha da sıkı sarılarak.

"Cavidan Hanım söyledi. Ben... ben annemi... annemi gördüm. Yeşil yeşil gözleri vardı."

Ne yani? Duru'nun annesi mi vardı? İşte buna hayatta inanmam.

"DNA testi yapmak için saçımdan bir tutam aldılar. Yarın annem sonuçlar çıktı mı diye bakmaya gidecekmiş. Ben de gideceğim ama onun haberi olmayacak. Belki orada sürpriz yaparım," dedi.

Kuzum benim şimdiden başladı anneye sürprizler. Aramızda en duygusal Duru olduğu için bu tür sürprizler falan tam onluktu. Umarım üzülen taraf olmazdı.

"Çok sevindim Duru. Gerçekten," dedim gerçekçi olmaya çalışarak. Ne kadar becerebildiysem artık. Nedense içimde hiç güzel olmayan bir his vardı. Sanki Duru'nun üzüleceğini anlatmaya çalışan bir his...

"Biz de sevindik bir tanem. Umarım mutlu olursun," dediler kızlar da. Duru ise onlara gülümsemekle yetindi ama hala ağlıyordu. Her ne kadar itiraf etmek istemesem de içimden bir ses 'Bu işin sonu hiç iyi değil' diyordu. Yine de sesimi çıkarmadım.

Günü daha fazla olay olmadan atlattık. Bugün yine okulda sıkıcı bir hava vardı. Mete -nedeni bilinmez- Duru ile fazla yakındı. Duru da bu durumdan rahatsız değildi. Mete'yi hiç sevmesem de Duru'yu mutlu ediyorsa ona katlanabilirdim. Yani sanırım. Belki.

Ve ders yine sevmediğim derslerden biri olan matematikti. Nefret ediyordum bu dersten. Sevdiğim tek konusu 'açılar' diğer konularından nefret ediyordum. Çok saçma.

"Evet! Bu soruyu çözmek isteyen var mı?" dedi çok sevdiğim (!) matematik öğretmenimiz. Birden beni işaret parmağı ile gösterdi.

"Sen! Derin. Gel bakalım. Hadi çöz bu soruyu. Zaten sen çözersin sende beyin var," dedi. Neden böyle dediğini anlamasam da istemeye istemeye kalktım sıramdan. Soruya baktığımda basit olduğunu gördüm. Yüzümde istemesem de bir tebessüm oluştu. Hocadan kalemi alıp çözmeye başladım.

Soru basitti ama bayağı işlem yapmak zorunda kalmıştım. Sonucu bulduktan sonra hocaya kalemi vermek için döndüğümde ağzı açık soruya bakıyordu. Ben de tek kaşımı kaldırıp hocaya baktım. Sonunda beni fark edip kalemi aldı sonra hala ağzı açık soruya bakmaya devam etti.

"Doğru cevap. Yerine geçebilirsin Derincim."

Yerime geçip oturdum. Hoca sonunda kendine gelip tahtaya yeni bir soru yazdı. Ben soruyla ilgilenmezken bir çok öğrenci tahtaya çıkmak için el kaldırıyordu. Ben olsam uğraşmazdım.

Yurda geri döndüğümüzde Duru hemen üstünü değiştirip hastaneye gitti. DNA sonuçlarını neden bu kadar çok merak ediyordu bilmiyorum. Sonuçta annesini bulmuştu. Daha doğrusu annesi onu bulmuştu. Esra Hanım da DNA testi diye tutturmuş sanki kadın yalan söyleyecekti. Esra Hanım bizi severdi belkide riske atmak istememişti Duru'yu.

Aslında ben de Duru kadar merak ediyordum sonuçları. İnsan merak etmeden duramıyordu.

Duru'yu aramaya karar verdim. Telefonumu çıkarıp onun numarasını buldum ve aramaya bastım. Bir süre çaldı sonra da Duru meşgule aldı. Normalde Duru telefonunu hayatta meşgule almazdı. İki eli kanda olsa yine de açardı o telefonu. Kesin bir şey olmuştu.

Hiç güzel olmayan bir şey...

Bir Kış GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin