BKG 5

73 19 3
                                    

Sabah kalkar kalkmaz aklıma direkt Mete geldi. Çocuk sanki bilinç altıma yerleşmişti. Sadece bir şey fark ettim. Mete'ye yumruk attığım gün ona berbat koktuğunu söylemiştim. Gece yanıma geldiğinde ise mis gibi vanilya kokuyordu. En sevdiğim...

Şimdiden değiştirmiştim onu. Ufacık bir uğraşla tertemiz olmuştu. Belki de fazla özenmiştir bilmiyorum.

"Ee ne dedi sana?"

"Allah aşkına Deniz ne diyebilir ki? 'Sana çok aşığım Duru' demiştir eminim," dedi Derya.

"Hayır öyle bir şey demedi ama ona yakın bir şey dedi," dedim.

"Ne dedi ne dedi?" diye heyecanla sordu Derin.

"'Seni deliler köpekler gibi seviyorum. Seni seviyorum' falan dedi. Öyle abartılacak bir şey yok. Bir de kavga ettiğimiz gün ona kötü koktuğunu söylemiştim ya dün akşam yanına gittiğimde vanilya kokusundan geçilmiyordu. Aldı götürdü vanilya kokusu beni. Anlamadığım şey benim vanilya hastası olduğumu nereden biliyor?" dedim kızlara. Kızlar ise ilgilenmiyormuş gibi davrandılar. Derya tırnaklarına, Deniz saçına, Derin ise telefonuna bakıyordu.

"Yoksa siz mi söylediniz?" dedim sahte bir sinirle.

"Yoo. Yok öyle bir şey," dedi Derin. Gözlerimi kısıp onlara baktım.

"Tamam, tamam biz söyledik," dedi Deniz.

"Neden?"

"Çünkü kızım bir düşünsene. Seni birisi ezse artık seni koruyabilecek birisi olacak yanında. Seni her halinle seven birisi. Güzel olmaz mı?"

"Bilmiyorum. Ben aşk nedir bilmiyorum ki. Sadece 5. Sınıftayken bir çocuğa aşık olmuştum hatırlıyor musunuz?" dedim gözlerimi devirerek.

"Ayy hatırlamaz mıyım her teneffüs kapısında beklerdin o çıkınca da peşinden giderdin manyak gibi," dedi Derin kıkırdayarak.

"Hadi be Duru. Şans versen ne olur yani. Ölür müsün? Sen demiyor muydun 'Biz sevgiyi hak etmeyecek ne yaptık' diye? Al sana sevgi işte. Hatta sevgi de değil aşk bu aşk," dedi tutkuyla. Gözlerini koca koca açmıştı bunu söylerken. Onun bu haline gülümsedim. Haklıydı bir yandan. Ben demiyor muydum 'Sevgiyi biz de hak ediyoruz' diye?

"Haklısınız. Belki de bir şansı hak ediyordur..." dedim.

"... ama ona 'Sana şans veriyorum' diyemem ki onun gelip sorması lazım. Çocuk sormadan ben gidersem 'Ne diyorsun kızım sen' gibisinden kalır ortada."

"Sen de haklısın. Ilk onun sorması gerek," dedi Derya göz kırparken.

"Siz sakın gidip söylemeyin. Kendisi akıl etsin canım. Madem o kadar çok seviyormuş."

"Tamam merak etme sen. O iş bizde," dedi Deniz. Tek kaşımı kaldırıp ona gülümseyerek baktım. O ise gülümsemekle yetindi.

Zil çalınca herkes yerlerine geçti. İlk ders yine İngilizceydi. O kadını hiç sevmiyordum ya. Önümde Derya ile Deniz yanımda ise Derin oturuyordu. Arkamda da şansıma Mete vardı. Derste zaten benimle uğraşıp duracak diye korkuyordum. Aklım hep ondaydı. Neyseki bir şey yapmıyordu bana.

Hoca sınıfa geldiğinde her zamanki selamlaşmamızı yaptıktan sonra derse geçtik. Pür dikkat dersi dinlerken başımın arkasında bir yanma hissi oluştu. Birisi saçımı çekmişti. Arkamı dönünce Mete'nin gülümsediğini gördüm. Ahh o gülümsemesi yok mu? Beni benden alıyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp ona gözlerimi kısarak baktım. O ise hala gülümsüyordu.

"Neden saçımı çekiyorsun Mete?"

"O yüzünü göreyim dedim. Fena mı?"

"Canımı acıttın," dedim pis pis ona bakarak.

"Özür dilerim," dedi sahte bir üzüntüyle. Dudağını da büzmüştü.

"Hadi hadi dön önüne hoca kızacak şimdi." Gülümseyerek önüme döndüm.

Derse odaklanmışken Mete tekrardan saçımı tuttu ama bu sefer çekmedi. Saçımla oynamaya başladı. Tekrar arkamı döndüm.

"Mete! Dikkatimi dağıtıyorsun. Saçımla oynama lütfen. Ayrıca saçımla birisi oynayınca uykum gelir benim. O yüzden oynama da dikkatimi derse vereyim."

"Bunu öğrendiğim iyi oldu."

"Neyi?"

"Saçınla oynanınca uykun geldiğini."

"Ne alaka?"

"Bilmem. Belki bir gün işime yarar."

Bir Kış GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin