BKG 9

52 16 1
                                    

"Kızı satacağım," da ne demek? Ne satması ya? Ne diyor bu kadın?


"Kızı mı satacaksın?" diye sordu kısa boylu adam.


"Evet. Kızı satacağım. Benim işim bu. Eğer değil polise birisine bile söylersen işte o zaman ölüm fermanını imzalamış olursun. Anladın mı beni?" dedi annem olacak kadın sert bir sesle. Adam korkuyla salladı başını. Tam o sırada annem olacak kadın arkasını dönüp kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı ki beni fark etti. Göz göze geldik. Hemen koşmaya başladım. 


"Duru! Kızım dur!" diye bağırdı arkamdan. Durmadım. Daha da hızlandım. Hastaneden çıktığım anda boşaldı gözyaşlarım. Koşmaya devam ettim nereye gittiğimi bilmeden. Sadece koştum. Koşarken de hıçkırarak ağladım. Şu an yapabileceğim tek şey ağlamaktı. Canım çıkana kadar ağlamak...


Irmak kenarına doğru koşarak -ve ağlayarak- ilerlemeye başladım. İnsanlar bana deliymişim gibi bakıyorlardı. Bazılarının konuştuklarını duyabiliyordum: "Bir erkek için bu kadar ağlamaya değmez." "Sevgilimden ayrılmadım. Benim sevgilim yok," diye bağırarak ağlamak istesem de yapmadım. Sadece ağladım ve uzaklaştım. Koşabildiğim kadar koştum. Nereye gittiğimi bilmeden...


Boş bir bank bulup oturdum. Koşmaktan nefes nefese kalmıştım. Derin'e mesaj atmaya karar verdim.


Derin hemen buraya gelin. 

Kısa bir süre sonra mesaj geldi.

Noldu?

Siz gelince anlatırım.

Bir süre mesaj gelmedi. Bekledim. İki dakika sonra mesajıma cevap verdi.

Neredesin?

Irmak kenarındayım. Lütfen gelin. Anlatmam gerekenler var. Yurda gelebilecek halde değilim.

Sonra da cevap gelmedi. Ben de sessizce ağlamaya devam ettim. Demek beni satmak için annem olarak ortaya çıkmıştı. İyi ki Emel hanım DNA testini yaptırmak istemiş. Eğer o kadına güvenip verselerdi beni satılığa koyacaklardı resmen. Satılık kız! İsteyen var mı?


Ağlamaya devam ettim. Elimden de sadece ağlamak geliyordu zaten. Ağlamamak için derin nefesler almaya çalışıyordum. Su olsaydı içerek belki susmayı başarırdım ama su da yoktu ki! O yüzden derin nefesler alıyordum. 


Sulu gözlerim Derin'i uzaklarda yakaladı önce. Sonra da kızların tamamı görüş açıma girdi. Gözyaşlarım arasından bulanık görünüyorlardı ama yine de onları seçebiliyordum. Derin'in gözleri benimkileri buldu. Ardından olabildiğince hızlı koşarak yanıma geldi.


"Noldu Duru?" dedi önümde diz çökerek. Ben konuşmayınca beni sarstı.

"Duru ne olduğunu sordum sana. Cevap ver!" dedi sesini yükselterek. Deniz de onu dürttü.

"Derin! Görmüyor musun kızın halini bırak sakinleşsin öyle anlatır her şeyi," dedi. 

"Derya git sen de su al marketten. İçsin Duru."

Derya da sesini çıkarmadan gitti su almaya. O gelene kadar kimse konuşmadı. Ben sadece ağlamaya devam ettim. Sadece benim hıçkırıklarım duyuluyordu. Tabii bir de ırmak kenarında yürüyenlerin ayak sesleri ve konuşmaları...


Derya geldiğinde suyu bana uzattı. Sesimi çıkarmadan aldım suyu ve usulca içmeye başladım. Serin su boğazımdan aşağı giderken acı veriyordu. Yaşamanın verdiği acıyı hissettiriyordu. 

"Annem olacak kadın beni satacaktı," dedim bir çırpıda. Sonra tekrar ağlamaya başladım. Ağlamaya başlarsam susmayacağımı bildiğim için tekrar sudan içtim. 

"Ne diyorsun sen Duru? Ne satması?" dedi Derin. Neden hep bu kadar sinirliydi ki? Sanki ben dedim kadına 'Git beni sat' diye.


"Hastaneye gittiğim zaman annemi bir adamla konuşurlarken gördüm. Sonra bir odaya girdiler. Ben de onları dinlemeye başladım. Adamdan test sonuçlarını değiştirmesini istiyordu. 'Sana yüklü para veririm' falan dedi. Adama zengin olabileceğini söyledi. Adam ilk kabul etmedi. Sonra da kafa sallayarak kabul ettiğini belirtti işte," dedim uzunca bir konuşma yaparak. 

Kafamı kaldırdığımda Derin'in gözlerinin dolmuş olduğunu fark ettim. Onu ilk kez ağlarken görüyordum. Benim ona baktığımı fark edince bana sarıldı. 


"Kuzum! Öyle bir şey olmayacak," dedi ve ağlamaya başladı. "Öyle bir şey olmayacak," diye fısıldayarak tekrar etti sözünü. Sonra kızlar da teker teker sarıldı. 

"İyi ki varsınız," diye fısıldadım ben de.


Bir Kış GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin