BKG 10

50 15 3
                                    

-Derya-

Duru'yu bulduğumuzda hıçkırarak ağlıyordu. O hep en duygusalımız olduğu için belki de o kadar kötü bir şey olmamıştır diye düşünmüştüm. Ama durum düşündüğüm gibi değilmiş. Kadın satmak istiyormuş kızı.

Duru sakinleştikten sonra onu alıp yurda götürdük. Olanları Emel Hanıma da anlatmak gerekiyordu. Duru'yu o kadına vermemeliydi. Odamıza girip Duru'nun tamamen kendine gelmesini bekledik. Ağladığı belli olmasın diye yüzünü falan yıkadı. Sonra hep beraber odadan çıktık.

"Kızlar, olanların hepsini ilk önce Duru anlatsın," dedim. Çünkü şu an en mantıklısı buydu. Hepsi konuşmaya başlarsa Emel Hanımın kafası karışabilirdi.

"Off Derya. Saçmalama kızım. Herkes bildiğini anlatacak işte," dedi Derin.

"Emel Hanımın kafası karışmasın diye demiştim ama siz bilirsiniz," deyip sustum. İşte bu yüzden konuşmayı seven biri değildim. Hemen tersleniyordum.

Emel Hanımın kapısının önüne gelince bir sessizlik oluştu. Sonra Duru kapıyı üç kere tıkladı. İçerden "Gel" sesi gelince herkes içeri girdi sırayla.

"Kızlar? Ne oldu?"

"Sizinle konuşmamız gereken bir şey var Emel Hanım." dedi Derin.

"Esra YALÇINKAYA benim annem değilmiş"

"Onu satmak istiyormuş."

"Hastanede görmüş onu."

"Bir dakika kızlar! Bir durun. Hiç bir şey anlamıyorum. Teker teker anlatın her şeyi," dedi Emel Hanım.

"Demiştim," dedim. O sırada Derin bana ölümcül bakışlar attı. Masum bir şekilde gülümseyip Emel Hanıma bakmaya başladım.

"Emel Hanım. Ben bugün hastaneye gittim. Annemi görmek için. İçeri girdiğimde bir adamla konuşurken gördüm sonra merak edince onları takip etmeye başladım. "

Duru yaşadıklarını anlatırken Emel Hanım da onaylarcasına sallıyordu kafasını.

"Onları bir odaya girerken gördüm. Sonra dinlemeye başladım. DNA testinin sonuçlarını değiştirmesini istiyordu adamdan. Para teklif etti. Adam da neden bunu istediğini sordu. O da beni satacağını size annem olduğuna inandırmak için istediğini anlattı. Sonra da beni gördü onları dinlerken," dedi.

Emel Hanım gözlerini kocaman açmış Duru'yu dinliyordu. Gözleri dehşetle açılmıştı.

"Duru sen ciddi misin? Bir tanem ne diyorsunuz siz?" Onun da gözleri dolmuştu. Usulca bir yaş aktı gözünden. Sonra oturduğu yerden kalkıp tam Duru'nun karşısında durdu. Diğer gözünden de yaş akarken Duru'ya sarıldı. Sonra onlara Derin katıldı. Ardından Deniz en son da ben sarıldım.

Kapı sertçe açıldı. Kapının -sertçe- açılmasıyla birbirimizden ayrıldık. Arkamı döndüğümde Cavidan Hanımı gördüm.

"Hayırdır kızlar? Sevgi çemberinizi böldüm kusura bakmayın. Ne işiniz var burada?"

Bu kadını hiç sevmiyordum! Çok sinir!

"Şey Cavidan Hanım biz..."

"Tamam tamam. Ne yaptığınızı bilmek istemiyorum. Önemli olan neden yaptığınız. Dökülün bakalım."

"Benim aslında bir annem yokmuş Cavidan Hanım," dedi Duru.

"Ne demek bir annen yokmuş?"

"Annem olarak ortaya çıkması sırf beni satmak içinmiş. Yani aslında benim annem falan yok!"

Son cümlesi isyan edercesine çıkmıştı. Tekrardan gözünden yaş aktı. Dayanamadığı belliydi. Elinde olmadan hıçkırıklara boğuldu. Gözleri anında dolmuştu. Ağzını eliyle kapattı hıçkırıkları duyulmasın diye. Kendini durduramayınca odadan koşarak çıktı. Derin de hemen peşinden gitti. Deniz'le ben de gitmeye yeltenmişken Cavidan Hanımın sesiyle durduk.

"Size ne oluyor? Her şeyi doğru düzgün anlatın. Bilmek istiyorum."

"Cavidan Hanım size ben anlatırım. Bırakın gitsin kızlar," dedi Emel Hanım.

"Yok onlar anlatacak bana. Her şeyi teker teker anlatacaklar," dedi Cavidan Hanım.

"Bir kez olsun bir şeyi öğrenmesen ölürsün zaten," dedim sadece benim duyabileceğim sesle.

"Bir şey mi dedin Derya?" dedi Cavidan Hanım.

"Tabii anlatalım diyorum."

Derin bir nefes alıp her şeyi anlatmaya başladım. Cavidan Hanım da dinledi beni sessizce. Deniz ise ayakta dikilmiş beni dinliyordu. Her şeyi anlattıktan sonra telefonum çaldı. Derin arıyordu.

"Efendim?"

"Derya! Duru..."

"Ne oldu?"

"Duru bayıldı."

Bir Kış GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin